O günü hiç unutmayacağız.
15 Temmuz’u, siyasi tarihimizin o en acı gününü, o utanç gününü asla unutmayacağız.
Ülkemizi, milletimizi, değerlerimizi, sembollerimizi hedef alan, kardeşi kardeşe kırdırmayı, sokaklarımızı kan gölüne çevirmeyi, Türkiye cephesini açmayı, ülkemizi parça parça dağıtmayı, Atlantik eksenine yeniden rehin vermeyi, diz çöktürmeyi, bir yüz yıl daha esir almayı amaçlayan darbe girişimini, o saldırıları unutmayacağız.
Onlarca yıl, bu ülkenin bağrında beslenen, büyütülen, bugünler için hazırlanan, desteklenen iç işgalcileri, bugün bile gizlenip yeni bir rol için bekleşen kriptoları, onların patronlarını, Washington’ı, Brüksel’i asla unutmayacağız.
Coğrafyamızı harabeye çeviren, ülke ülke yıkım senaryoları uygulayan, her senaryoda içerideki unsurları devreye alan, kadim şehirlerimize bu acı tarihi yaşatan, Birinci Dünya Savaşı dönemini bir kader gibi yeniden bize dayatan, bugüne kadar gizli gizli, sessiz sessiz devam eden işgal senaryolarını 15 Temmuz’da açık savaşa dönüştüren ülkeleri unutmayacağız.
Demokrasi, özgürlük, vatan, ülke, değer için mücadele edenlere karşı tankların arkasına dizilen, onlardan medet uman, askeri yönetimin gerçek planlayıcılarını, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni bir işgal gücü gibi seferber etmek isteyenleri, TSK içinde dünyanın en büyük terör örgütünü kuranları ve bu millete saldıranları affetmeyeceğiz.
Ama en çok da bin yıldır bu topraklarda hiç görülmemiş o utancın, ihanetin, satılmışlığın, alçaklığın kiralık katillerini unutmayacağız. Anadolu topraklarını böyle bir ihanetle kirletenleri, bu topraklardan beslenip peşkeş çekenleri, ABD ve İsrail istihbaratının aparatları olmayı içlerine sindirenleri, ruhlarını ve kişiliklerini satanları, ülkenin bütün mahremiyetini ele geçirip o istihbarat teşkilatlarına servis edenleri unutmayacağız.
Tanklarla insanlarımızın üstünden geçenleri, uçak ve helikopterlerle insanlarımızı kurşun yağmuruna tutanları, keskin nişancılarla insan avlayanları, milletin meclisine, evine hava saldırısı düzenleyenleri, milletin vergileriyle bir iç işgal ordusuna dönüşenleri unutmayacağız
Biz bu alçaklığın tarihini yazacağız.
Bütün detaylarıyla, bütün hikâyeleriyle, acı ve öfkesiyle yazacağız. Gelecek nesillere, genç kuşaklara harfi harfine aktaracağız, zihinlere kazıyacağız.
Bugün ne kadar sahte kahraman çıksa da, ne kadar şovmen piyasayı kaplasa da, tanklar sokaklara çıktığında, aynı anda abdest alıp, Allah’ın kalplerine indirdiği mesajla sokağa fırlayanları, o kurşun yağmuruna göğüslerini açanları, tankların altında ezilmeyi göze alanları, bize millet olduğumuzu, bu ülkenin vatan olduğunu hatırlatanları, onların destanlarını unutmayacağız.
İşte o utanç sayfalarını yazarken bu destanları da nesilden nesile aktaracağız. Bunları da zihinlere kazıyacağız.
15 Temmuz’da çok ağır bir saldırı yaşadık. Sadece darbe değil, bir iç savaş ve işgal girişimiydi. O an sokaklara çıkanlar tarihin akışını değiştirdi. Türkiye’yi kurtardı. Milyonlar onların açtığı yollara akın etti. Milyonlar Anadolu’da meydanları kapladı, Yenikapı’da tarihin en büyük kalabalığı toplandı. Bayrağı, ülkeyi, milleti, bu kavramları yeniden hatırladık. “Son İstiklal Savaşı” dedik buna.
İşaret parmaklarımızı Avrupa’ya, Amerika’ya doğrulttuk. Bizi Mısır yapacaklardı, Suriye yapacaklardı, Irak yapacaklardı. “Bu hesaplar bu ülkede sökmez” dedik. Düşmanı da iç işgalcileri de tanımladık. Tehdidi de kurtuluş sloganlarımızı da belirledik.
O saldırının üstünden bir ay bile geçmeden, teferruatlarla, bilgi kirlilikleriyle, yalan dolanlarla işin esasını unutturmaya çalışanları da tanımladık. Onların da o iç işgalciler kadar tehdit olduğunu, aynı operasyonun parçaları olduğunu not ettik. Onları da asla unutmayacağız.
Bu yüzden, 15 Temmuz’u bütün vahametiyle, gerçekliğiyle, utancı ve öfkesiyle unutmayacağız. 15 Temmuz’dan sonra başlayan, dalga dalga büyüyecek olan yeni siyasi kimliğin, toplumsal bilincin, teyakkuz halinin, Anadolu sınırlarına taşacak olan isyan dalgasının, Türkiye’nin yerlileşmesinin, coğrafyanın kurtuluşunun, büyük Türkiye’nin öncüsü olacağız, son fert kalana kadar mücadeleye devam edeceğiz.
İç işgale de dış işgale de gizli ortaklarına da direnmenin geleneğini oluşturacağız.
Öyle süslü sözlerle değil, kurşun gibi kelimelerle yapacağız bunu.
İbrahim Karagül
Gerçek Hayat Dergisi Genel Yayın Yönetmeni