Sayı 816 - Sayı

Louisvillie, Muhammed Ali, İslamofobik ırkçılık

Muhammed Ali’nin cenaze törenlerine katılmak için Louisville’e gittik.

Giderken yaşadığım heyecan, coşku, merak, istek dönüşte yoktu. Derin bir hayal kırıklığı hissettim. O şehir, Muhammed Ali ismi, ABD yönetiminin İslam’a karşı hoşgörüsüzlüğünün her yere sinmiş olması, Kentucky’nin bu beyaz Amerikalı şehrinin kimliği rahatsız ediciydi. Anladım ki, onlar Muhammed Ali’yi aslında hiç sevmemişlerdi. Hele İslamofobi’nin baskısının zirveye çıktığı bir dönemde Muhammed Ali onları rahatsız edici bir figüre dönüşmüştü.

Türkiye, Müslümanların sembol isimlerinden biri olan Ali için Cumhurbaşkanlığı düzeyinde katılım sağladı. Erdoğan her konuşmasında Muhammed Ali’nin bizim için neden bu kadar değerli olduğunu anlattı. Dönüş yolunda, uçaktaki sohbetimizin ana konusu yine Muhammed Ali oldu ve Erdoğan uzun uzun ondan söz etti.

Perşembe günü düzenlenen ve .izim de katıldığımız dini merasim, cenaze namazı düzensizdi, organizasyon kötüydü, katılım yüksek değildi.

Ali’nin aile üyeleri, kendilerini diğer insanlardan tecrit etmiş, soğuk ve mesafeliydi. Bu mesafe herkese karşı bir mesafeydi. Manzara beni çok rahatsız etti. Uzun uzun onları seyrettim. Sonra katılımcılara baktım. Sonra Türkiye’den giden bizim ekibin heyecan ve sevgisine dikkat ettim.

Her renk ve milletten gelenlerin sıcak gülümsemeleri, diyalog kurmak için bahaneler aramaları, içten tavırları, Müslümanca samimiyetleri olmasa çok yabancı bir kalabalığın içinde hissedecektim kendimi.

Bunlar neyse, katlanılabilir. Ama rahatsız eden başka şeyler de vardı.

ABD yönetimi Muhammed Ali’nin cenaze törenini yoğun ilgi görmesinden rahatsız olmuş, endişe duymuş olmalı ki, merasimin sönük geçmesi için elinden geleni yapmış. Özellikle Erdoğan’ın katılımı ile zirveye çıkan ilgiyi boşa çıkarmaya dönük girişimler her yerde hissediliyordu.
Muhtemelen Muhammed Ali’nin ailesine ve organizasyonu yapanlara bu yönde bazı telkinler gitmişti. Uzak durmaları, işi büyütmemeleri söylenmişti. Bilmiyorum ama görünen manzara ABD yönetiminin işe el koyduğu şeklindeydi.

Louisville, Ali’nin memleketi.. Bir Muhammed Ali Kültür Merkezi bile var. Ama bu orta Amerika şehrinin Müslümanlardan ve zencilerden hoşlanmadığı ortada ve bu şehrin her köşesine sinmiş. İnsan yüzlerinden ve tavırlarından bile bunu okuyabiliyorsunuz. Muhammed Ali’yi de sevmemişler, Müslümanlığını da.

Cenaze töreninde şehirde Ali’den neredeyse iz yoktu. Bütün dünyanın ilgili bi şehire yönelmişti ama onlar bu ilgiden uzak durmaya çalışıyorlardı.

İslamofobi her yerde, gizli bir silah olarak dolaşıyor. Ali’nin cenazesi İslamofobiye kurban verildi. Ali’nin şahsı da İslamofobi’ye kurban verildi. ABD Başkanı Barack Obama’nın konuya duyarsızlığı rencide ediciydi ve bütün bu boşa çıkarma, ilgiden uzaklaştırma senaryolarının merkezinde gibiydi.

Batı’nın İslam’la hesaplaşmayı en sert savaşa dönüştürdüğü bir dönemde, Ali’nin bir sembol, değer olarak yeniden sahne almasına hazımsızlığını, ağrılığını hissetmek ne rahatsız ediciydi. Bir daha gideceğimi de sanmıyorum. Ali’nin cenazesi oradaydı ama şehirde kendisi yoktu. Biz yoktuk, Müslümanlar yoktu, bizim değerlerimize ait her şeye yabancı bir atmosfer her yere sinmişti.

Anladım ki Ali bir Müslüman olarak orada sevilmezmiş. O beyaz ırkçı anlayış her şeye hakimmiş.

Anladım ki, Ali bizim kalbimizdeymiş, bizim kahramanımızmış!

İbrahim Karagül
Gerçek Hayat Dergisi Genel Yayın Yönetmeni

Benzer konular