Sayı 800 - Sayı

Gerçek Hayat’ın bir çağrısı var

Türkiye, belki Cumhuriyet tarihinin en zor zamanlarını yaşıyor. Birinci Dünya Savaşı’ndan bu yana biz hiç böyle bir çevrelenme görmemiş, kuşatılmışlık hissi yaşamadık. Yeniden varoluşun, yeni bir Türkiye inşa etmenin, yerli ve milli bir direnç haritası şekillendirme hedefimizin çok ağır bir şekilde cezalandırıldığına tanık oluyoruz.

İçeriden ve dışarıdan saldırı altındayız. Kuzey’den ve Güney’den saldırı altındayız. Müttefiklerimizin ihanetleriyle, Türkiye’yi yapayalnız bıraktıkları gerçeğiyle karşı karşıyayız. Türkiye’ye öncülük eden siyasi aklın cezalandırılmak istendiğini, tasfiye edilmek istendiğini, ülkenin direnç merkezlerinin yok edilip parçalanmak istendiğini bugün açık ve somut kanıtlarla görüyoruz.

Gezi’de sokak terörü üzerinden, 17 Aralık’ta ise sistem içinden yürütülen darbe girişimlerinin bugünlere hazırlık yapıldığını, bunların aslında çokuluslu müdahaleler olduğunu artık biliyoruz. Önce siyasi aklı tasfiye et, sonra direnç merkezlerini aşındır, sonra toplumsal uzlaşma alanlarını çatışma alanlarına dönüştür, terörü yeniden devreye alıp ülke bütünlüğünü hedef al, ardından bütün yönlerden kuşatma harekatı başlatıp Türkiye’yi bitir.

Artık terör yok, dış müdahale var. Türkiye’ye karşı açılmış savaş var. Terör üzerinden bir işgal harekatı var. Türkiye’yi dışarıdan taciz edip içeriden çökertme operasyonu var. Etnik çatışma ile, bir süre sonra mezhep ayrışması ile, kimlik savaşları ile ülkemizin bütünlüğünü, kardeşliğini, ortak iyiliğini hedef alan bir şer şebekesi var.

Coğrafyanın haritası yeniden çiziliyor. Ülkelerin sınırları yeniden belirleniyor. Demografik yapılar yeniden biçimleniyor. Büyük göç hareketleri, mülteci akınları bu hesaplara göre şekillendiriliyor. Türkiye ile de çok kapsamlı planlar var. Demografik yapısından haritasına kadar, siyasi iktidar alanından iç bütünlüğüne kadar çok ciddi projeler var.

Yüz yıl sonra bize yeni harita dayatanlara karşı direnmeliyiz. Biliyoruz ki, bütün bunlar biz direndiğimiz için oluyor. Direnmesek, teslim olsak, itaatkar olsak bunlar olmayacak. Olmayacak ama o zaman da hiçbir dirençle karşılaşmadan haritaları değiştirecekler. O zaman zelil bir şekilde, esaret altında, onursuzca bir yüz yıl daha teslim olmayı kabul etmiş olacağız. Ama biz teslim olmayacağız. Yılmayacak, pes etmeyeceğiz. Yüzyıllık istiklal savaşının bu son cephesini terketmeyeceğiz.

Biliyoruz ki, terkedersek ölürüz. İmha edilir, derin bir umutsuzluğa teslim olur, yeni bir yirminci yüzyıla daha mahkum ediliriz.

Bu yüzden bu sefer oyuna gelmeyeceğiz.

Gerçek Hayat olarak; bu ülkeyi vatan bilenlere, yerli ve milli değerleri öne çıkaranlara, İslami olan her şey için fedakarca mücadeleyi göze alanlara bir çağrımız var.

Yeniden başlayalım..

Öğrenci evleri, vakıflar, dernekler, yayınevleri, dergiler birer okul gibi, o sıcak ideallerimize yeniden sarılalım. Cemaatlerimiz, gruplarımız, arkadaş ortamlarımız yeniden bu mücadeleye yönelsin. Bıkmadan, usanmadan, yılmadan her yeri hareketlendirelim. Konferanslarımız, panellerimiz, söyleşilerimiz Anadolu’yu karış karış dolaşsın. Ülkemizin sinir uçlarını harekete geçirelim.

Yeni bir seferberlik başlatalım.

Bu ülke için, millet için, coğrafya için ayağa kalkalım. Bir yüz yıl daha kaybetmemek için. Anadolu’yu elimizde tutmak için. Kimlik savaşlarına kapılmamak için. Bu uğursuz rüzgarı son kez tersine çevirmek için.

İbrahim Karagül
Gerçek Hayat Dergisi Genel Yayın Yönetmeni

Benzer konular