Tarihin keskin kavşaklarından biri bu; önünüze
bakmayın, kahraman olmaktan sakın korkmayın!
Yarının tarihçileri, bugün, şu an, Türkiye’nin bütün bölgesel ve küresel hesaplaşmanın merkezinde mücadele verdiği bir dönemde kimin, kimlerin nerede durduğunu, nasıl tavır aldığını, kimlerle kol kola girdiğini, ülkesini yalnız bıraktığını yazdığında, kullanacakları cümleler bazıları için çok acımasız olacaktır.
Yarının çocukları, gençleri bugünlere baktığında, bugünleri sorguladığında, geleceğin Türkiye’sini kuranların nasıl yalnız bırakıldığını, ne tür saldırılara maruz bırakıldığını gördüğünde, kimlerin vatan eksenine karşı çokuluslu cephede, işgal cephesinde yer aldığını okuduğunda onları çok acımasız cümlelerle yargılayacaktır.
Bütün kurucu kadroların, nesillerin yükü ağırdır. Üslendikleri tarihi rol zordur, değerleri sonraları anlaşılır. Onlar bitip tükenmez bir idealle, mücadele ruhuyla, asla bıkmadan, pes etmeden, dizleri titremeden, sendelemeden, çoğu zaman kendi içlerine küserek, dertlerini kendi içlerine akıtarak bir kutlu mücadele için seferber olurlar. Bu onlar için bir kaderdir. O liderin, öncülerin, etrafındakilerin, ona güç verenlerin, onu anlayanların, arkasından büyük yürüyüşe katılan kitlelerin kaderleri böyledir.
Türkiye’de yeni bir kurucu akıl ve yeni bir kurucu nesil, yeni bir kuruluşun tam da merkezindedir. Selçuklu, Osmanlı, Cumhuriyet siyasi genetiğini birleştirip, dünyanın yeniden biçimlendiği bir tarih aralığında, bu karmaşa ile herkesin Türkiye sınırlarına dayandığı bir dönemde, çokuluslu saldırıların sınırları hatta anavatanı yokladığı bir zamanda, bu büyük yükseliş hikâyesini yazanlar, mücadelenin en şiddetlisini veriyor, direnişin en acımasızını yapıyor.
İşte 24 Haziran Türkiye için böyle bir kararın, tercihin tarihidir. Bir seçimden, iç politik meseleden, iç iktidar paylaşımından öte; bir devletin, ülkenin, milletin yükseliş öyküsüyle alakalı bir tercihtir. Türkiye’nin merkezini güçlendirdiği, küresel fırtınalara hazırlıklı olduğu, içe değil dışa dönük bir ülke haline geldiği, rol üslenen değil kendi rolünü tanımlayan bir akılla hareket ettiği, cephe ülke değil kendi siyasi kodlarıyla kendi ülke ve coğrafya algısını hareket ettirdiği bir Türkiye için atılacak en ciddi adımdır.
Bu yüzden kimse önüne bakmasın, küçük tartışmalara aldanmasın, büyülü sözlere kanmasın, kişisel hesaplara kulak vermesin. İddialarınızı büyütün, cesaretinizi artırın, hayallerinizi genişletin, direncinizi güçlendirin ki özgüveniniz yükselsin. Bu kurucu neslin, kuşağın bir üyesi olmaktan gurur duyun, ona omuz vermekten sevinç duyun, büyük sözler söylemekten asla kaçınmayın.
Tarihin en keskin kavşaklarından birindeyiz, kahraman olmaktan korkmayın. Önünüze bakarsanız körleşirsiniz. Geleceğe bakın, öyle büyük adımlar atın.