Gerçek Hayat’ı size ne anlatır, iddiası
nedir, neyin mücadelesini vermektedir?
Gerçek Hayat, Türkiye’nin aktüel gündem olarak en güçlü içerik üreten, söylem ve tez üreten yayın organlarından biridir. Görüntüsü mütevazıdır ama anlı şanlı yayın organlarından çok daha ağır bir yük omuzlamıştır, çok daha güçlü iddiaları vardır. Haftalık olmasına rağmen birçok aylık dergiden daha zengin bir içeriğe sahiptir. Gazeteler ve televizyonlar için kaynak dosyalarla, telif dosyalarla öne çıkmaktadır.
“Türkiye’nin en yerli dergisi” sloganını özellikle seçtik. Çünkü bu bir iddiadır bizim için. “Yerlilik” vurgusunu ilk kez logo sloganı olarak belirleyen dergiyiz. Türkiye için artık bir milli mesele, milli dava haline gelen “yerlilik” bizim bir derginin ötesine geçen mücadele stratejimizin ana ilkesidir.
Bunun bir coğrafya mücadelesi olduğunun, bir tarih hesaplaşması olduğunun pekâlâ farkındayız. Bu yüzden de “Türkiye’nin büyük yürüyüşünün en ön cephesindeyiz” diye kendimizi çok önceden ortaya koymuştuk. Bu yolda devam edeceğiz. Yazılarımızla, dosyalarımızla, iddialarımızla, coşkumuzla ve umudumuzla devam edeceğiz.
En önemlisi de cesaretimizle devam edeceğiz. Tarihin kırılma dönemlerinden birinde yaşarken, bir kurucu neslin, bir kuşağın mensubu olurken, büyük iddiaların ve tezlerin çarpıştığı küresel ölçekte güç mücadelesi devam ederken bu topraklardan başlayan yeni yükseliş döneminin sorumluluğunu en ağır biçimde hissedeceğiz ve ona göre adımlar atacağız.
Gerçek Hayat’ın böyle bir misyonu vardır. Yolu bellidir, çizgisi nettir, hedefi açıktır, kendinden emindir. Her hikâyemiz, her haber ve yorumumuz bu amaca yöneliktir. Türkiye’nin mücadelesi bizim mücadelemizdir. Afrin’de ne isek, 15 Temmuz’da oyuz. Bundan sonra Türkiye’nin atacağı her adımda en ön sırada yer almaya devam edeceğiz.
Geçtiğimiz sayıda İdris Saruhan’ın hazırladığı Aydın Doğan dosyası özgün içeriğiyle oldukça dikkat çekti. Sanırım şimdiye kadarki en derli toplu referans çalışma oldu. Aynı sayıda sunduğumuz Emeti Saruhan imzalı “Deizm” dosyası ise ciddi tartışmalara neden oldu. Bazıları karşı çıktı, “bunu yazmak tehlikeyi yaygınlaştırıyor” gibi aslında masum itirazlar yükseldi.
Ama Türkiye’de uzun süredir bir güncelleme tartışması devam ederken, yirmi yaş altındaki kuşaklarla hiç ilgilenilmediği ortaya çıktı. Onların dini, inancı, İslami yaşamı nasıl algılayıp algılamadığına pek de kafa yorulmadığı, onların düşünce dünyalarına dönüp bakılmadığı, bu açığın başka eğilimlere yol açtığı gibi bir gerçek karşımıza çıktı.
Öyleyse ortada ciddi bir mesele vardır. Öyleyse, dini anlamda kamuoyu önünde duranların, öne çıkanların, belli boşluklardan beslenip güç/nüfuz/etki elde edenlerin kullandığı dilin sorgulanması gerektiği açık biçimde ortadadır.
Bir şeylerin yanlış gittiğini cesaretle söylemeye devam edeceğiz. Ve önümüzdeki sayılarda çokça tartışılacak konuları gündeme taşıyacağız, bunu göze alacağız. Deizm dosyasını devam ettireceğiz, bu konuda bazılarının dar fıkıh tartışmalarına sıkıştırılmış bir İslam algısı yüzünden bir neslin heba edilmesine göz yummayacağız.
Gerçek Hayat’ı izlemeye devam edin.