Bırakın küçük oyuncuları, onların efendileri bile muktedir olamaz!
2019, Türkiye için siyasi tarihinin en kritik dönüm noktalarından biri olacak. Cumhuriyet’in 21. yüzyıl dünyasına nasıl gireceği, kendini nasıl yenileyeceği, geleceğin küresel fırtınalarına karşı ayakta durup duramayacağı, bir güç inşa edip edemeyeceği, coğrafyası ile büyüme ya da yeniden Anadolu’ya sıkışıp daha da küçülme ihtimallerinden hangisinin gerçek olacağı bu seçimlerden sonra belli olacak.
2019 yerel, genel ve başkanlık seçimi hiçbir şekilde sadece bir seçim olmayacak. Bir milletin bu coğrafyada bin yıldır devam ettirdiği tarih yapımı rolünü yeniden üslenip üslenmeyeceğine, o siyasi genetiği gelecek yüzyıllara taşıyıp taşıyamayacağına, kendisi ve coğrafyası için yeni diriliş mücadelesi verip veremeyeceğine, 20. yüzyılın başından buyana bütün bölgeyi rehin alan o esarete karşı yeni bir tarih yükselişi başlatıp başlatamayacağına karar verilecek.
Birileri bunu “Erdoğan’ın seçimi”, ”AK Parti’nin seçimi” olarak pazarlayacak. Birileri küçük hesaplarla bu büyük yürüyüşe bayrak açacak. “Masum muhalefet” söylemiyle, iç politik kavgalarla büyük mücadeleyi kısırlaştırıp zihinleri iğfal edecek, tarih hesaplaşmasını gözden ırak utmak isteyecek. Hemen bütün Batı dünyası, bazı bölge ülkeleri, ABD ve İsrail böyle düşünmemizi isteyecek. Erdoğan’ı devirmeyi bir iç politik manevra olarak gösterip işi basitleştirilecek.
Erdoğan’ı devirmenin Türkiye’yi durdurmanın bir parçası olduğunu görmemiz engellenecek. 15 Temmuz ve önceki saldırılarda Erdoğan’ı devirerek, çevresini tasfiye ederek, Türkiye’nin bugünkü büyük yürüyüşüne omuz verenleri devre dışı bırakarak aslında Türkiye’yi durdurmaya, devirmeye çalıştıklarını, bir çokuluslu proje uyguladıklarını görmemize rağmen, muhafazakâr çevreler dâhil, birçok siyasi çevrenin bugün bu çokuluslu kurgudan pay kapma yolunda gönüllü olduğunu görmek çok üzücü.
Büyük davalar küçük hesaplarla kaybedildi hep. 19. yüzyılın sonunda benzer küçük hesapların bize ne bedeller ödettiği ortadayken, yeni bir dünyanın biçimlendiği bir yüz yıl sonra aynı küçük hesapların tekrar servis edildiğini görüyoruz. Ama 2019’u “Türkiye’yi durdurma yılı” ilan edenlerin bu yeni küçük oyuncularla bir yüzyılı daha rehin alamayacağını bütün dünya görecektir.
Türkiye bu eşiği aşacaktır, aşmak zorundadır. Böyle bir dönemde, adeta dünya savaşı verdiğimiz bir dönemde, Türkiye’yi yeniden kurup büyütme ve coğrafyada diriliş rüzgârı estirdiğimiz bir dönemde İngiliz aklıyla, ABD gücüyle, İsrail kötülüğüyle, bazı basiretsiz Arap rejimlerinin fonlarıyla bu ülkeye gömlek biçilemeyeceğini biliyoruz.
Bin yılın siyasi genetiği bunların hepsinden güçlüdür. Bin yılın yaşanmışlıkları, tarih hafızası, bugünkü mücadele ruhuyla, azmiyle, inancıyla liderliğiyle birleştiğinde o küçük oyuncuların hepsi tarihin yanlış sayfalarında yer aldıklarını görecekler ve unutulup gideceklerdir.
Hem kendi tarihimizde hem coğrafyanın tarihinde, “başkalarının inisiyatifine sığınarak”, “bir büyük gücün merhametine” girerek ayakta kalmaya, güç devşirmeye çalışan herkes kaybetmiştir. Yine öyle olacak, bugünkü küçük oyuncular, onları 2019’a ayarlayanların merhametiyle ayakta kalamayacaklarını 2019’un hemen sonrasında göreceklerdir.
“Acımasız Direniş” bizi yeniden kuracak, coğrafyayı yeniden biçimlendirecektir. Bugün Suriye’nin kuzeyinde verilen mücadele bunun ilk örneğidir. Çünkü yükseliş dönemi başlamıştır. Bunun durdurmaya, bırakın küçük oyuncuları, onların efendileri bile muktedir olamayacaktır.