CHP’yi kim ‘Ulusal Güvenlik
Meselesi’ne dönüştürdü?
CHP’nin bir “ulusal güvenlik sorunu” olmaya başladığını sanırım ilk yazan kişi benim. Kemal Kılıçdaroğlu’nun eğilimlerinin ve tercihlerinin partiyi bir uçurumun kenarına getireceği daha göreve gelir gelmez, partinin üst yapısını değiştirir değiştirmez ortaya çıkmıştı.
Türkiye’nin kurucu partisi, hızla Türkiye partisi olmaktan çıkarılıp bir cephe partisine, kavga partisine, gelecekte ülkemize yönelebilecek yeni çokuluslu saldırılar için içeriden operasyon partisine dönüştürüldü.
Son kurultayda parti meclisine seçilenlerin siyasi kimliği, durdukları yer, Türkiye ile aralarına koydukları mesafe, terörden yana tavır alma, dış müdahaleden yana tavır alma, ülkenin bölgesel sıkıntılarına karşı tavır alma halleri, daha net biçimde söylersek “Türkiye düşmanlıkları” CHP’yi bir güvenlik meselesine, bir ulusal güvenlik sorununa dönüştürmüştür.
Son kurultayın ortaya çıkardığı fotoğrafa bakmaya gerek yok. Daha 29 Kasım 2017’de Yeni Şafak’taki şu cümleler, CHP üzerine nasıl bir operasyon yürütüldüğünü sanırım ortaya koyuyor. Nihayetinde geldikleri nokta da burası olmuştur:
Aslında Kılıçdaroğlu, CHP’nin başına geçtiği günden bu yana bütün mücadelesini Türkiye’ye karşı vermiştir. Bütün hesabı CHP’yi Türkiye ekseninden çıkarmak olmuştur. Anamuhalefet partisini Türkiye partisi olmaktan çıkarıp ABD’nin müdahale aparatına, Almanya’nın Türkiye uzantısına, HDP’nin bıraktığı boşluğa yerleştirmiştir.
Gezi isyanı Türkiye’yi sokak terörüyle vurma projesiydi ve AB ülkeleri tarafından planlandı. CHP o mevzideydi. 17-25 Aralık darbe girişimi FETÖ üzerinden servis edildi, Türkiye’yi küçültme girişimiydi. CHP yine o mevzide yer aldı. 15 Temmuz tamamen iç savaş girişimiydi. “Barajlar kanla dolacak” diyenlerin ABD istihbaratı adına yürüttükleri saldırıydı. CHP yine o mevzideydi.
Terör sözcülüğünden HDP’ye operasyon yapılırken, CHP yine Türkiye karşıtı cephede yer aldı. CHP kimliğinden çıkıp HDP kimliğine büründü, bir çokuluslu projenin üstlenici partisi oldu.
Bütün bunlara Kılıçdaroğlu öncülük etti. Muhtemelen de partinin başına bu projeler için getirildi. Attığı her adımla, söylediği her sözle Türkiye karşıtı kim varsa, hangi ülke ve örgüt varsa onlarla yan yana duran biri Türkiyeli değildir. CHP’yi Türkiye ekseninden çıkarma projesi bir çokuluslu projedir. Kılıçdaroğlu bu projenin öncüsüdür.
Bu yönüyle Kılıçdaroğlu bir ulusal güvenlik meselesidir. CHP’yi de o eksene çekmiş, oraya sabitlemiştir. Coğrafyamız parçalanırken, Türkiye için parçalama haritaları çizilirken, büyük mücadeleler yürütülürken, “Türkiye cephesini açmak” için seferber edilen bütün terör örgütlerinin adeta sözcülüğünü yürüten, Türkiye’de ekonomik ve siyasi darbe girişimleri yapan ülkelerle ortak hareket eden Kılıçdaroğlu bir dış mesele, bir iç tehdit haline gelmiştir.
Ve maalesef Kılıçdaroğlu, CHP’yi de bir ulusal güvenlik meselesi çizgisine sürüklemiştir…