902 - Sayı

Entelektüel teröristler, içeriden
operasyoncular ve ‘Milli Eksen’

Entelektüel terör, zihinsel terör, Türkiye’de üzerinde çok durulmayan bir tehlikedir. İçeriden ve dışarıdan gelen güvenlik tehditleri kategorilerinde de fazla yer almaz. Ülkenin, milletin, devletin tehlike tanımlamaları onları kapsamaz.

Tehditler genelde terör, dış müdahale, kaynak sorunları, devletin iktidar alanını aşındırmaya dönük içerideki yapılanmalar, küresel ölçekte kriz dalgaları olarak birçok kategoride tanımlanır.

Bu tehditler, tanımlar sürekli değişir. Türkiye’nin değişimine göre, dünya genelindeki güç hesaplaşmalarına göre değişir. Başka ülkelerin, güçlerin, Türkiye içindeki kamuoyu çalışmalarına, kitle mobilizasyon projelerine, siyasi ve sosyal dönüşüm projelerine karşı teyakkuza geçilir.

Ama genelde, bu tür projeler “içeriden” yapılıyorsa suskun kalınır. Ya dikkate alınmaz ya da vahameti yeterince kavranamaz. Böyle olunca da hem ülke, hem millet hem de devlet bir iç tehditle yüzleşmek zorunda kalır. Böyle olunca da dışarıdan yönetilen projeler içeriden servis edilir, masum taleplerle süslenir, Türkiyeli bir itiraz olarak öne çıkarılır.

Türkiye bu tür operasyonlara en açık ülkelerden biridir. Osmanlı’nın son döneminden bu yana, Cumhuriyet döneminin tamamında bu tür operasyonlar devam etmiştir, zamanla ülkenin bütünlüğünü, milletin birlikteliğini tehdit eder hale gelmiştir, ülke içindeki bütün farklılıklar bu yolla çatışma alanlarına dönüştürülmüştür. Batı’nın vesayet araçlarının en etkilisi bu yöntem olmuştur ve her zaman işe yaramıştır.

Son yıllarda güç kazanan “yerli ve milli” hassasiyet, içerideki güvenlik sorunlarından, çevre ülkelerden Türkiye’ye yönelen terör tehditlerine, Atlantik İttifakı’nın ülkemizi kuşatma planlarından 15 Temmuz saldırısı gibi çokuluslu müdahalelere karşı bir duyarlılık, duruş, teyakkuz halinin güç kazanmasına imkân vermiştir. 15 Temmuz şoku artık dış müdahalenin adreslerinin değiştiğini, artık içeriden tehditlerin kimliğinin hiç de önemli olmadığını göstermiştir.

Türkiye, kendine yeni bir yol çizmiş, müttefiklerinin himayesinden ziyade kendi gücüyle öne çıkmaya başlamış, siyasetten savunma gücüne uzanan geniş bir çerçevede yeni bir “vatanseverlik” hattı oluşturmuştur. Fırat Kalkanı böyle bir düşüncenin ürünüdür. Afrin operasyonu böyle bir düşüncenin ürünüdür. Afrin’de, güney sınırlarımızı tamamen kuşatan terör koridorunda verdiğimiz mücadele, hem teröre hem de çokuluslu müdahale planlarına karşıdır.

Hatırlarsak, her bu tür çıkışlarda ülkemiz içeriden durdurulurdu. Türkiye ne zaman dışarıya yönelse içeride terörden siyasi krizlere, kimlik kavgalarına kadar büyük çalkantılar olurdu. İşte o anlar, oyunu dışarıdan yönetenlerin “entelektüel teröristleri, silahsız güçleri” devreye aldıkları anlardı. Bu çevreler ABD ne derse, AB ne derse, Almanya ne derse, İngiltere veya Fransa ne derse ona göre harekete geçir, ülkeyi içeriden vururdu.

Süslü cümleler, entelektüel kibir, siyasete ve topluma buyruk vermeler, şaşaalı yaşamlar, bu ülke ile alay etmeler, milleti ve değerlerini küçümsemeler, “savaş karşıtlığı” adı altında Batılı istila projelerinin söylemlerini pazarlamalar, “barış” adına terör örgütlerini himaye etmeler, en önemlisi de kitlelerin zihinlerini zehirlemeler bunların özelliklerindendir.

Gizli Türkiye düşmanıdırlar. Kendilerine ne zaman ihtiyaç duyulsa anında harekete geçerler. Ülke düşmanlığı adına PKK’yı bile himaye ederler. Demokrasi ve özgürlük cümleleri dillerinden düşmez ama özgürlük sadece Türkiye karşıtları içindir. Çünkü bu milletten nefret ederler.

Afrin operasyonu başlar başlamaz bildiriler yayınlayanlar bunlardır. Entelektüel teröristler, Batılı istilanın ve terör örgütlerinin silahsız askerleridir. Aynel Arab (Kobani) olaylarını böyle tezgâhladılar. FETÖ ve PYD/PKK kriptoları olarak, Afrin’de başlayan ülke savunmasına karşı aynı şeyi yapmak istediler. Ama Türkiye, dışarıdaki güçlerle savaştığı gibi içerideki düşmanla da savaşmayı öğrenmiştir. Afrin’de PKK ile vuruşurken içeride terörün silahsız kadrolarıyla mücadeleyi öğrenmiştir. Artık Türkiye’yi terörle kuşatma planlarının da içeriden operasyon planlarının da sonu gelmiştir.

“Milli eksen” böyle bir şeydir.

Benzer konular