895 - Sayı

Erdoğan’dan Trump’a: Buna gücün
yetmez, Kudüs vatan savunmasıdır!

 Türkiye Kudüs için neden bu kadar kendini öne çıkardı? Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, neden İsrail’e ve ABD Başkanı Donald Trump’a ateş püskürdü? “One Minute” çıkışından sonra, belki onunla ölçüşemeyecek şiddette bu ülkelere “adeta savaş” açtı? İsrail’e “terör devleti” dedi, Trump’a “senin buna gücün yetmez” dedi.

İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) üyelerini İstanbul’da topladı ve dünyaya, özellikle de ABD’ye, “burada bizden habersiz iş yapamazsınız” dedi. Şüphesiz İstanbul zirvesi, ABD’ye bir meydan okumaydı ve Türkiye bu zirveye öncülük etmekle, Doğu Kudüs’ü Filistin Devleti’nin başkenti ilan ettirmekle sadece İsrail ile değil, ABD ile de büyük bir hesaplaşmaya girdi.

Türk-Amerikan ilişkilerinde bugüne kadar hiç böyle köklü ve güçlü hesaplaşma yaşanmadı. Bu tavır; Türkiye’nin ABD’den tamamen kopuşunun, hatta ABD ile bölgesel düzeyde açık hesaplaşmaya girişinin ilk adımları olacaktır. Türkiye’miz için bu yeni bir durumdur.

Cumhuriyet tarihi boyunca, özellikle de İkinci Dünya Savaşı sonrası adına “stratejik ortak” denilen ama tek yanlı bağımlılık olan o ilişki biçimi Türkiye tarafından artık bitiriliyor. 17-25 Aralık ile hükümet devirmeye kalkışan, 15 Temmuz’da FETÖ’yü sahaya sürerek bu ülkeyi iç savaşa sürüklemeye girişen, ülkenin Cumhurbaşkanı’nı öldürmek için Marmaris’e suikastçılar gönderen, PKK/PYD ile güneyden kuşatan ABD ve onun yanında yer alan İsrail aşırı sağı ile “stratejik ortaklık” zaten bir yalandan ibaretti.

Kudüs, hepimiz için bir semboldür. Kudüs sadece Filistin değildir, sadece Arap-İsrail meselesi değildir. Kudüs aynı zamandan bir jeopolitik meseledir. Özellikle de son otuz yıldır Müslüman dünyaya yönelen yeni Haçlı istila dalgaları devam ederken, İslam’ı ve Müslümanları tarih dışına itmeye dönük büyük tufan cephe genişletirken, artık doğrudan Türkiye’yi tehdit eder hale gelmişken ülkemizin bu dalgalara boyun eğmesi düşünülemezdi.

Suudi Arabistan Veliahtı Muhammed Bin Selman ile Birleşik Arap Emirlikleri Veliahtı Muhammed Bin Zaid, ABD ve İsrail’le anlaşıp Kudüs’ü peşkeş çekti, Kudüs’ü sattı, bunu yaparken kendi ülkelerini de rehin verdi. Riyad ile Tel Aviv birbirlerini müttefik ilan etti.

Bazı Arap liderler “artık bir Filistin meselemiz yok” dedi. İsrail’le birlikte İran’a karşı yeni bir eksen, bir cephe kurdu. Kudüs bu anlaşmanın kurbanıdır. Ama o gizli anlaşmalar Kudüs’le sınırlı değil. Okuyabildiğim kadarıyla, bu iki genç lider, Mekke ve Medine’yi de içine alan, bölgede harita değişimini kapsayan anlaşmalar da yaptılar ve coğrafyanın en büyük ihanetine imza attılar.

BAE-Suud-İsrail ekseni sanıldığı gibi sadece İran’a karşı değil, aslında Türkiye’ye karşı kurulan bir cephedir. Bir süredir Suud medyasının PKK’yı keşfetmesi bunun ilk işaretlerindendir. ABD ve İsrail, kontrolleri altındaki Arap liderler üzerinden Türkiye’yi kuşatacak, tehdit edecek, Arap dünyasıyla bağlarını sıfırlayacak bir cephe inşa etmeye çalışıyor. Coğrafyayı görülebilecek en büyük iç savaşa sürüklemek istiyor.

Müslüman dünya, Kudüs hassasiyeti ile bu büyük oyunu bozmanın yollarını arıyor. Kudüs’ten sonra Mekke ve Medine’nin geleceği görüldü çünkü. Bir büyük bölgesel iç savaş senaryosu anlaşılmıştır çünkü. Türkiye, İran ve bazı bölge ülkeleri ile ABD ve İsrail’in oyunlarının bozulabildiği keşfedilmiştir çünkü.

Türkiye, işte bu yeni dalganın öncü ülkesidir. Türkiye, bir vatan savunması yaparken bu savunmanın coğrafyayı savunmaktan geçtiğini görmüştür. Türkiye, Kudüs’ü savunmanın Mekke ve Medine’yi savunmaya hazırlık olduğuna karar vermiştir. Türkiye, yeni büyük oyuna karşı mevzi inşa etmenin bir varoluş meselesi olduğunu anlamıştır.

1917’de Kudüs’ü kaybettik, bütün coğrafyayı kaybettik. Biz Mekke ve Medine’yi kaybettik, coğrafya her şeyini kaybetti.

Yüz yıl sonra yeniden vatan savunması, yeniden Kudüs savunması, yeniden “Medine müdafaası” ile yüzleşiyoruz.

Yüz yıl sonra biz yine bütün cephelerden saldırıya uğruyoruz. İşte meydan okumamız bundan. Meydan okumamız bir savunma, bir direniş hazırlığıdır.

Yüz yıl önce Gazze’de, Kudüs’te, Medine’de vatan savunması yapıyorduk. Bugün yine Kudüs’ten başlayarak bir vatan savunmasına hazırlık yapıyoruz. Yüz yıl önce, çöken bir imparatorluktuk kaybettik. Bugün yükselen, yıldızlaşan bir Türkiye’yiz, kazanacağız.

Benzer konular