Türk Hava Kuvvetleri’ni ABD’ye tam bağımlı yapacak F-35 projesinden S-400’ler ve Siyonistler sayesinde kurtulduk. Şimdi bu fırsatı iyi değerlendirmemiz gerekiyor. Hangardan çıktığında Avrupa’nın en iyisi olacak milli savaş uçağımız için seferberlik vakti.
İki yıldır süren tehditlerde mutlu son: Amerika, Türkiye’yi F-35 savaş uçağı projesinden dışladı. Bize bu büyük müjdeyi verenin Washington’daki Kongre elitleri mi yoksa Pentagon çevreleri mi olduğu konusu pek de önem taşımıyor. Zira ABD’yi çok uzun süredir bizzat-şahsen Yahudiler yönetiyor. Bundandır ki, F-35 denen o saadet zincirinden çıkarıldığımız için teşekkür önceliğini bence Siyonistler hak ediyor. Teşekkürler Netanyahu, teşekkürler Kushner… ve Wall Street caddelerinde hassas kulaklı hem de kipalı her kim varsa.
Çünkü sayenizde 100 küsur uçak için 10 milyar doları aşkın parayı bayılmaktan, ‘üretim ortağı’ kisvesi altında kaportacılığınızı yapmaktan, Amerikan silah sanayiinin gönüllü köleleri olmaktan, tam operasyona kalkacağımız sırada bir parçası bozulacak F-35’imize dünyanın bir ucundan malzeme sevkini beklemekten, çaresizlikten, bağımlılıktan -ve evet- tedariğine, bakımına, güncellemesi gelmiş yazılımına 10’larca milyar daha harcamaktan resmen kurtulduk! Şükürler olsun!
EVET, GÖBEK ATIYORUZ!
Meselenin sırlarına vakıf kerliferli emekli generaller neredeyse zil takıp oynayacak, eh biz avam takımının bu gelişmeye binaen göbek atmamız yadırganmamalı. ABD’ye uydudan bağlı bu tek motorlu ‘şişkin modem’ projesine ‘eski’ ortaklarımız İngiltere, İtalya, Hollanda, Avustralya, Kanada, Danimarka ve Norveç artık Türkiyesiz devam edecek. Savunma sanayii tarihinin en pahalı yatırımı olan F-35’lerde 2020’den itibaren Türk malı hiçbir ürün kullanılmayacak. Üretici firma Lockheed Martin, uçağa 937 adet parça üreten Türk şirketlerini listeden siliyor. Bunlar ASELSAN, TUSAŞ, AYESAŞ, Kale Havacılık, ROKETSAN, TÜBİTAK, MİKES ve Alp Havacılık. Yerlerine yeni tedarikçiler bulunacak.
Bunun yanında Amerikalılar, 2030’lara kadar Türkiye’nin almayı planladığı 100 uçak için de başka müşterilerin kapısını çalacak.
► F-35 şirketinin sadece parça tedarik zincirini yenileme amacıyla ayırdığı para 600 milyon dolar!
► Zarar bununla kalsa iyi. Türkiye’nin projeden dışlanması 2020 sonrası fabrikadan çıkacak ilk 75 uçağın teslimini en az 2 yıl geciktirecek.
► Üstelik uçakların maliyeti de şimdilik 8’er milyon dolar arttı. Yani bir savaş uçağı için daha dün 80-85 milyon dolar ödeyen ülkeler, bundan sonra 90’ar milyon dolar vermek zorunda.
NEDEN BU KADAR SEVİNDİK?
Peki, 2002 yılında müdahil olduğumuz ve daha geçen yıla kadar ilk uçakların teslimini sabırsızlıkla beklediğimiz F-35’lerden dışlanmak bizi neden bu kadar sevindirdi? Aslında bunun kısa bir cevabı var: “Geliştik!” Aradan geçen yıllar boyunca Türkiye’de çok şey değişti. Savunma sanayiinde yerlilik oranı yüzde 20’den yüzde 70’e çıktı. Gemilerden füzelere, helikopterden İHA’lara dek pek çok savaş aracında dünyayla yarışır hale geldik. Bu yüzden, ‘son insanlı uçak’ diye pazarlanmış F-35’lerin üretici ortağı olmaktan 2000’li yıllarda gururlanan bizler, 2019’a geldiğimizde yerli üretim elektromanyetik toplarla lazer silahlarını da görünce “Meğer biz de yapabiliyormuşuz” dedik ve F-35’leri bile sorgulamaya başladık.
İşte F-35 macerasının sonlanması biraz da bu özgüvenin eseridir. Zaten eriştiğimiz bu şuur düzeyi olmasaydı, Amerikan uçaklarının ne denli kötü bir bağımlılığa yol açabileceği konusu gündeme bile gelemezdi. Çaresizliğin getirdiği mecburiyet, tıpkı F-16’ların verildiği 12 Eylül darbesi sonrasında olduğu gibi, herkesi lâl ederdi. Atlantik Hattı işte bu yüzden, 36 yıl sonra yeniden lâl olmamız ve bir kez daha gönül rahatlığıyla kazıklanmamız için 15 Temmuz’u denedi. Çünkü Evanjelist-Siyonist ittifak, F-35 kokpitinde Gülen’in mankurt pilotlarının bulunmasını istiyordu. ‘Özgüven’ dedik ya; Rusya’dan S-400 alıp NATO’yu sallayışımız da, F-16’ya çatıdan levye fırlatıp FETÖ tanklarının egzozunu beyaz atletimizle tıkadıktan sonra oldu.
‘F-35’ KÜRESEL SAADET ZİNCİRİ PROJESİDİR
Gelelim F-35’in ‘gıcık’ taraflarına. Ömrü hava operasyonlarında geçmiş savaş pilotu emekli generallerin hemen hepsi aynı fikirde. Pilot abilerimiz özetle şöyle diyorlar:
■ 2001 yılında imalatına başlanan F-35 o kadar çok teknik problemler yarattı ki, ilk uçak ancak 10 yıl sonra tamamlanabildi. Uçakla ilgili pek çok soru işareti var.
■ Tek motorlu olduğundan ötürü diğer 5. nesil çift motorlu uçaklara kıyasla harekât yarıçapı yarı yarıya daha az.
■ Radar izini azaltmak için tüm silahların gövde içerisinde bulunduğu uçak, tek motordan dolayı kalın ve şişkin. Hantal bir yapıda, manevra kabiliyeti de az.
■ Sürati, dönüş yarıçapı, G kuvveti ve tırmanış takati düşük.
■ Harekât mesafesini uzatmak amacıyla yakıt tankı takılsa ‘görünmezlik’ efsanesi çöpe gidiyor.
■ Ses üstü uçuşlar sırasında motorunda birçok problem meydana geldiği raporlandı.
■ Toplamda 1,5 trilyon dolarlık F-35 projesi bir ‘küresel saadet zinciri’ girişimidir. Üretimine yüzde 1’den daha az bir oranla katıldığımız bu zincir sonuçta Amerikan şirketlerini zengin edecektir.
■ Savaş uçakları konusunda büyük oranda ABD’ye bağımlı durumdaki Türk Hava Kuvvetleri, F-35’le birlikte yüzde 100 bağımlı hâle gelecektir.
■ Uçakta ne vakit sorun olsa ABD’ye dönüp destek bekleyeceğiz.
■ Parçaların tedariği zaten sorunlu. ABD bile kendi envanterindeki F-35’lerin yüzde 30’unu bu problemlerden ötürü havalandıramıyor.
■ F-35’e ait her bilgi, ALIS (Autonomic Logistics Information System) adlı ağ üzerinden ABD’ye gidiyor. Bu uçaklarla gizli bir operasyon yapmak imkânsız.
■ Uçağın beyni niteliğindeki ALIS’in kaynak kodları sadece İsrail’e verildi. Kendi uçaklarındaki yazılımı özelleştiren Tel Aviv, diğer ülkelerin F-35’lerini rahatlıkla ‘hack’leyebilir.
■ F-35 problemli doğmuştur, problemli olarak kalacaktır. Projeden dışlanmamızla birlikte Türkiye büyük bir yükten kurtulmuştur.
MALİYETİ DUDAK UÇUKLATIYOR
Aynı generaller 100’ü aşkın F-35 için ödeyeceğimiz 10 milyarın yanında, önümüzdeki 40 yıl süresince bu araçların bakım-idame-yedek parça-güncelleme masraflarının da 30-40 milyar doları bulacağını belirtiyor. Kurtulduğumuz rakam nereden baksan 50 milyar dolar… Üstelik radar sistemlerinin savaş uçağı teknolojilerinden daha hızlı geliştiği bir çağda F-35’lerin görünmez olup olmadığı bile henüz belli değil. ABD ve İsrail, ‘stealth’ (görünmezlik) özelliğinin test edilmesini önlemek için Rus radarlarının bulunduğu Baltık bölgesi ve Suriye’de F-35’leri dış yüzeye takılmış reflektörlerle (yansıtıcı) uçuruyor. Çünkü yansıtıcılı F-35’ler radarda F-16 uçaklarına benzer izler bırakıyor. Böylece gerçek savaş ortamında yansıtıcı olmadan uçacak bu savaş jetlerinin radarda görünüp görünmediğinin barış şartlarında test edilmesi önlenmiş oluyor.
ÇILGIN PROJE BUDUR
Amerikan uçaklarının radarda görünüp görünmediği şimdilik belli olmasa da Türkiye, kendi savaş uçağını yapma yolunda dev adımlar attı. 2070’lere dek envanterde kalabilecek 5. nesil bir uçağı âzamî düzeyde yerli imkanlarla üretmek şu an gerçek bir ‘çılgın proje.’ F-35 macerasının sonlanması Türk savunma şirketleri için kısa ve orta vadede olumsuz sonuçlar doğuracak gibi görünse de, milyarlarca doların ABD yerine Milli Muharip Uçak (MMU) / Turkish Fighter-X (TFX) için harcanması ülkemize teknolojide çağ atlatacak. TUSAŞ/TAI tesislerinde mühendisler harıl harıl bu iş için çalışıyor.
Geçtiğimiz haziran ayında Paris Air Show’da gerçek boyutlardaki ilk maketi (mock-up) sergilenen MMU, hem Türkiye hem de küresel savunma çevrelerinde ilgiyle karşılandı. Silahların kanat altında değil gövdedeki kapalı bölümde olduğu, radarda düşük iz bırakarak görünmezlik özelliği taşıyan, takviyesiz (afterburner kullanmadan) süpersonik (ses üstü) hızda uçabilen, yüksek manevra kabiliyetine sahip ve aynı zamanda kısa mesafede kalkıp kısa mesafede iniş yapabilen bir uçağı imal etmeyi başarırsak, bu alanda ABD, Rusya ve Çin’in ardından 4. ülke olacağız. TUSAŞ Genel Müdürü Temel Kotil, 2023 yılında hangardan çıkacak milli uçağın 2026’da ilk uçuşunu yapacağını, 2029’da ise envantere gireceğini belirtiyor.
AVRUPA’NIN EN İYİSİ OLACAK
MMU/TFX’in planlanan özellikleri ise müthiş!
■ 10 bin feet’te ses hızını (mach) saatte 1100 km’den hesaplarsak milli uçağın hızı sesin iki katı, yani 2 mach olacak. Bu da 2200 km/saat ediyor.
■ Yani MMU dakikada 36 km, saniyede ise 600 metre hızla gidecek. Gökyüzündeki azami irtifası ise 19 km. 30 ton kalkış ağırlığına sahip uçaktaki tüm silahlar, görünmezlik unsurunun temel şartı olarak gövde içinde bulunuyor.
■ Uzunluğu 19 metre.
■ Kanat açıklığı ise 12 metre olarak tasarlanan milli uçağın harekât yarıçapı yaklaşık 1100 km. Üsten kalkış yaptıktan sonra operasyon bölgesinde görev icra edip tanker uçaklardan yakıt desteği almadan tekrar bulunduğu üsse dönebilmeyi ifade eden ‘harekât yarıçapı’, bir savaş uçağını etkili kılan faktörlerin başında geliyor.
1100 km’lik rakam, MMU’nun İstanbul’dan havalanıp Şırnak’a kadar gidip gelmesi demek. Aynı uçak Ankara’daki bir üsten havalandığında Kerkük’e ulaşıyor; Diyarbakır’dan havalandığında ise İsrail’i de geçerek Mısır’a ulaşıp tekrar dönüş yapabiliyor. Araziyi haritalandırarak yüzlerce kilometreden hedef takibi yapabilen AESA radarıyla mücehhez MMU, kokpitinde durumsal farkındalığı artıran veri ekranları ve sensör füzyonu sağlayan yazılımıyla, patenti Türkiye’ye ait bir savaş harikası olacak. 20 biner librelik 2 adet motoru bulunacak MMU, manevra yeteneği bakımından Amerikan F-22 ve Rus Su-57’lerin muadili olarak -Temel Kotil’in ifadesiyle- Avrupa’nın en iyi savaş uçağı durumunda.
F-4’LER EMEKLİYE AYRILIYOR
TSK envanterinde kalan 49 adet F-4E’lerin önümüzdeki yıldan itibaren emekliye ayrılmasıyla birlikte Türkiye’nin elinde ‘saldırı uçağı’ olarak sadece, sayısı 160’a yakın F-16C kalacak. Milli Muharip Uçağın 2030’larda seri üretime gireceği düşünüldüğünde Türkiye’nin aradaki 11 yıllık sürede hangarlarını hangi uçaklarla dolduracağı merak konusu. İşte MMU/TFX’in bir an önce üretilmesi bu yüzden büyük önem taşıyor. TUSAŞ, milli uçağın tasarım ve geliştirme aşamasında İngiliz savunma devi BAE Systems ile işbirliğine gitti.
Türk Motor Sanayii (TEI) bir yandan MMU’da kullanılacak motorun üretimi için proje başlatırken Kale Grubu ise dünya motor devleriyle ortak üretim için faaliyet yürütüyor. İlk parti MMU’da hangi motorun kullanılacağı henüz kesinlik kazanmadı. Silahlı Hürkuş’u, ATAK ve Gökbey helikopterlerini, silahlı ANKA’yı ve dev Aksungur’u üreten TUSAŞ, MMU’dan önce Hürkuş’un jet motorlu versiyonu olan Hürjet’i havalandırmayı planlıyor. Tüm bu araçlar Türk Hava Kuvvetleri’nin ihtiyaçlarını karşılaması yanında, büyük ihracat potansiyeliyle yüksek gelir kapısı anlamına da geliyor.
SU-57 DAHA İYİ AMA…
Bu arada Rusya ise Amerikan F-35’inden doğacak boşluğu hızla kapatmak için zemin yoklamakta gecikmedi. F-35 macerasının sona ermesinin ardından ‘ara dönem’ ihtiyaçlarını karşılamak üzere Rusya’dan Türkiye’ye çeşitli teklifler geldi. Moskova’nın önümüzdeki yıldan itibaren üretmeye başlayacağı 5. nesil Su-57’ler ve ‘gelişmiş 4. nesil’ olarak nitelenen Su-35’ler, S-400’lerin ardından Türk-Rus silah ticaretinin muhtemel yeni başlıkları oldu. Amerikan F-35, hem hız hem de manevra kabiliyeti bakımından çift motorlu Rus Su-57’nin oldukça gerisinde. F-35’in 1950 km/saat’ine karşı 2600 km/saat ortalamasıyla ses hızının 2 katını aşan Su-57’ler it dalaşı, takip ve süper manevra yetenekleriyle F-35’i geçiyor.
Aslında göreve yönelik tasarımı itibariyle Amerikan F-22’nin muadili olan Su-57’ler her ne kadar bazı özellikleriyle F-35’i geçiyor olsa da, ‘yakın temas’ için dizayn edilmemiş F-35’ten daha farklı bir segmentte olduğunu göz önünde bulundurmak gerekiyor. F-35’in uzmanlığı ‘hava resmi oluşturup dost birliklere veri aktarma’ şeklinde ifade edilirse, Su-57’lerin görevi de F-35 kontrol uçaklarını ‘havada karşılama, sıcak takip ve imha’dır denilebilir. Su-57’nin gerçek muadili F-22’nin ABD dışına satışı bulunmuyor.
BAĞIMLILIKTAN KURTULALIM
Savaş araçlarında dışa bağımlılık sarmalından kurtulma aşamasındaki Türkiye, kritik bir karar verecek. Askeri uzmanlar, envanterdeki ihtiyacın karşılanması için Rus uçakları tercih edildiği takdirde, bu sürecin de en az 5 yılı bulabileceğini belirtiyor. Hürjet’in 2021’de, MMU’nun da 2026’da ilk uçuşunu yapacağı düşünüldüğünde, başka bir ülkeden alınacak sistemler hem vakit hem de para kaybına neden olabilir. Üstelik insansız ANKA’nın taarruz uçağına dönüştürülmüş versiyonu olan TUSAŞ imzalı ‘Aksungur’ ile Baykar şirketince tasarlanan ‘Akıncı’nın bu yıl hazır hale geleceğini göz önüne alırsak…
Yani dünyanın en gelişmiş silahlı insansız hava araçları Aksungur ile Akıncı, en geç önümüzdeki yıl göklerde olacak. Hava harekâtında F-16’lara yakın destek için tasarlanan silahlı Hürkuş’lar da TUSAŞ’ın üretim bandındaki araçlardan sadece biri. F-35 israfından kurtulduğumuz şu günler, aslında Milli Muharip Uçağı bir an önce tamamlamak için girişeceğimiz seferberliğin başlangıç tarihi olmalı. Çünkü bu uçak, savunmada bağımsızlık yolunda yıllardır atılan kararlı adımların en parlak nişanesi olacak.
15 Temmuz şehidi Halil Kantarcı’nın duasındaki gibi, “Amerika kim ulan!” diyebilmemiz için…
İnşaallah hadi, yapalım şu uçağı be!