Vatikan’ın cinsel istismar günahları bitmek bilmiyor. Binlerce papaza yönelik cinsel istismar suçlamalarının ardından geçtiğimiz günlerde Vatikan Ekonomi Bakanı ve Avustralya Kardinali George Pell, Melbourne’de görev yaptığı dönemde iki erkek çocuğa cinsel tacizde bulunmaktan yargılandığı davada suçlu bulundu. Eski Washington Başpiskoposu Theodore McCarrick’in da görev yaptığı dönemde, itiraflarını dinlediği bir kişiye ilişki teklif ettiği, yetişkin ve çocuklara cinsel tacizde bulunduğu gerekçesiyle papazlıktan men edildi.
Vatikan’ın son zamanlarda karşılaştığı en büyük krizlerden biri olan çocuklara cinsel istismar âdiliğini ve Vatikan’ın günahlarını Dinler Tarihi mütehassısı Lütfü Özşahin’le konuştuk. Vatikan’ın günahlarının yeni bir şey olmadığını söyleyen Özşahin, cinsel istismarın önlenmesi için ya cinselliği tamamen yok etmek için hadım yapılmasını ya da papazların evlenmelerine yönelik reform yapılmasını öneriyor.
Avustralya Kardinali ve Vatikan Ekonomi Bakanı George Pell, iki erkek çocuğa cinsel tacizde bulunmaktan yargılandığı davada suçlu bulundu. Eski Washington Başpiskoposu Theodore McCarrick’in da papazlıktan men edildi. Vatikan’da neler oluyor?
Vatikan dendiği zaman en az 2000 yıllık bir kurumdan bahsediyoruz. Vatikan’ın cinsel istismar konusu yeni bir şey değil. Hatta doğu ve batı kiliselerinin ayrılmasında bile miladi 10. yüzyılda Marozia skandalı papaların metresleri ve gayri meşru ilişkileriyle ilgilidir. 9. yüzyılda yine 8. Joan adında bir kadın, erkek giysileri giyerek kendini papa ilan ettirir. Daha sonra hizmetçisiyle ilişkiye girdiği için bir ayin sırasında doğurur ve çocuğuyla beraber taşlanır.
Cinsellik söz konusu olduğu zaman Vatikan skandallarla doludur. Ama Ortaçağ’da medya bu kadar gelişmiş olmadığı için ve papalığın otoritesi olduğu için ortaya çıkmazdı. Ama buna rağmen yine de sızıyordu. Günümüzde artık Vatikan’ın cinsel istismar konusu tamamen deşifre oldu. Bunu bir de papalığın kendisi itiraf etmeye başladı. Resmi olarak ilk defa itiraf eden bundan önceki papa Ratzinger’di. “Biz günahlarımızın farkındayız. Bu günahlarımızı itiraf ettik ve af diliyoruz” şeklinde demeçleri olmuştu.
Papa da olsa, kardinal de olsa sağlıklı bir erkeğin evlenmemesi, ölene kadar cinsellikten mâhrum bırakılması zaten insan tabiatına aykırı bir şeydir. Yahudilikte din adamlarının evlenmemesi diye bir yoktur. Eskiden Hristiyanlıkta da yoktu. Sonradan özellikle din adamlarının halka karışmaması için evlenmeleri, normal hayat sürdürmeleri yasaklanınca, bu tip skandallar da daha çok ortaya çıkmaya başladı. Vatikan”ın günah tarihi bitmez, genelev dahi işletmiş bir kurumdan söz ediyoruz.
Sizce Vatikan’da cinsel istismar hâdiseleri yaygın mı, yoksa nadir olan bir şey mi?
Ne kadar yaygın olduğuyla ilgili elimizde tam bir istatistik yok. Ama çok da az değil. Tacizin çeşitli şekilleri var, sözlü veya fizikî taciz olabilir. Bütün bunları bir araya getirdiğimiz zaman epey yüksek bir dağ olduğu söylenebilir.
O ZAMAN HADIM ETSİNLER
Son gelişmelerden sonra “Kilisede çocukların korunması” başlıklı olağanüstü zirve yapılma ihtiyacı aslında mızrağın çuvala sığmama hâle gelmesinin bir neticesi mi ve bu zirve ile bir netice elde edilebilir mi?
Vatikan bence pansuman tedbirler alıyor. Bu zirveden netice çıkmaz. Cinsel saldırıda bulunan papazlar cezalandırılabilir, üstünü örtmeyebilirler ama bundan sonra tayin ettikleri rahiplerin veya rahibelerin cinselliği ne olacak? O zaman farklı bir yöntem denesinler. Tamamen hadım ederek cinselliklerini yok etsinler. Çünkü o insanlara eziyet ediyorlar. Bir önceki Papa Ratzinger’in bile istifa etmesinin nedeni olarak hizmetçisiyle homoseksüel bir ilişkisi ima edildi bazı yerlerde. Sadece kardinaller, piskopos veya rahiplerle filan sınırlı değil, papalarda da var bu iş.
Bu tür sapıklıklar kilisedeki ifrat ve tefritin bir sonucu mudur?
Evet, kesinlikle öyle. Katolik dogma, papaz da olsa insan fıtratıyla mücadele ettiği sürece, bu tip ahlâksızlıklardan kurtulamaz. Azaltamaz da. Burada sorgulanması gereken bence Vatikan’ın din adamları sınıfının evlenme yasağıdır. Tanrı adına böyle bir yasak olabilir mi? Hristiyanlığın özünde yok böyle bir yasak. Hz. İsa’nın Mecdelli Meryem’le evli olduğu biliniyor. İsa’ya rağmen din adamlarının evlilikleri yasaklanıyor. Sadece rahipler değil, rahibeler arasında da gizli ilişkilerin çokluğundan söz edilir. Bütün bunları masaya yatırdığınız zaman Vatikan insan doğasına aykırı olan bir dogmayı kendi din adamı sınıfına dayatıyor. Dinlerde aslolan kadın ve erkeğin de meşru olarak evlenmeleri ve cinselliklerini yaşamalarıdır. Protestanlarda evlilik var, Ortodokslarda da belli bir seviyeye gelene kadar var. Bu tür cinsel istismar hâdiseleri Ortodokslarda bu kadar yoktur mesela. Katolik dünyasında daha büyük istismarlar ve sapkın cinsel ilişkiler var.
Bu istismarları veya sapıklıkları evlilik mi çözer diyorsunuz?
Evlilik bu hâdiseleri azaltır. İnsanlık tarihinde evli olup eşcinsel olan da var, istismar yapan da var. Ama bir istatistik yapılırsa evlilerde bu nispet daha düşüktür. Hiçbir zaman günahlar sıfırlanamaz ama oranlar düşebilir. Çünkü hiçbir günahın olmadığı yer sadece cennettir.
Vatikan’da reform konusu hiç dile geliyor mu?
Reformasyon konusunu düşünenler var, ama bir kararın dogmaya dönüşebilmesi için konsillerin toplanması lazım. Papa tek başına bu kararı veremez. Vatikan tarihi aynı zamanda konsiller tarihidir. Çünkü konsillerde kutsal ruhun tecelli ettiğine inanılır. Konsil kararları öyle çıkar. O zaman inanç hâline gelir. Konsil kararıyla din adamlarında evlilik kararı alınabilir.
Laik Avrupa’nın ortasında küçük bir din devleti olan Vatikan’ın nasıl bir yapısı var?
Vatikan’ın statüsü İtalyan Mussolini ile Vatikan’ın Dışişleri Bakanı Kardinal Gaspari arasında 1926’da imzalanan sözleşme ile ortaya çıktı. Papa, Vatikan’ın devlet başkanı olmasının yanı sıra, bin 200 milyonluk Katolik dünyasının da ruhani lideridir. İsa’nın birinci havarisi olan Petros’un halefidir. Papa dini anlamda “hata yapmaz” sıfatına sahiptir. Ama dünyevî işlerde hata yapabilir.
Vatikan Roma’nın içerisinde küçük bir devlet, ama sadece savunmada İtalyan hükümetine bağlı. Gündüz nüfusu bin 500 civarında, gece ise 700 civarındadır. Kurya tarafından yönetilir. Kurya’nın başında Vatikan başbakanı vardır. Aynı zamanda dışişleri bakanıdır bu. Bankası, okulları, dergileri vardır. Dünya üzerinde 400’e yakın üniversite, bin 500 tane koleji vardır. Özellikle İsveçli askerler tarafından korunurlar. Papa’nın sırlarını onların ifşa etmediği inancı hâkimdir.
Vakitan’ın akıl almaz servetlere sahip olduğu ve hatta kara para akladığı söylenir. Bunların gerçekliği hususunda neler söylersiniz. Konuyu biraz açabilir misiniz?
Çok büyük mal serveti vardır. Vatikan bankası çok büyük bankadır. Uyuşturucu trafiği yoluyla kara para aklama işleri yapılır. Mafya örgütlerinden bir kısmı seçilmiş bir kardinal vasıtasıyla keş paralarını Vatikan bankasına yatırır. Ve bu şekilde kara paralar aklanmış olur.
Siyasi anlamda bir takım siyasal cinayetlere de girişmiştir. Polonya’nın Rusya’ya karşı örgütlenmesinde merkezi rol oynamıştır. Hatta 1960 darbesinde Celal Bayar’ın asılmasını bile 23. John engellemiştir. Vatikan her zaman Türkiye ile yakından ilgilenmiştir. Çünkü Türkiye toprakları Hristiyanlar için kutsaldır. Bunun için papalık hem siyasi anlamda hem kültürel anlamda Türkiye’yi yakından gözlem altına almıştır. Bugün de öyledir.
Cinsel istismarla suçlanan George Pell, 2014 yılında Vatikan’ın hazinesini idare etmek için çağrılan bir isimdi ve hatta Papa namzeti olarak gösteriliyordu deniliyor. Bu ahlaksızlık gerçek ise sizce bu meselenin bir hesaplaşma olduğu söylenebilir mi?
Papalık içerisinde de güç dengeleri vardır. Vatikan 4 yapıdan oluşuyor. Cizvitler, Dominikenler, Fransiskenler, Opus deiler. Bu dört yapı da kendi onayladığı adamın papa olmasını ister. Aralarında rekabet olduğu için rakiplerini harcama yoluna da gidebilirler. Dolayısıyla George Pell’le ilgili bu iddia onun rakipleri tarafından üretilmiş de olabilir. Ama buna mahkeme karar verir.
Özellikle Opus dei dediğimiz yapı, iş adamlarının, mühendislerin, sanatçıların, yöneticilerin, futbolcuların, zengin adamların bulunduğu bir yapıdır. Biraz Fetullah Gülen yapılanmasına benzer. Opus dei operasyon yapma konusunda diğerlerinden daha güçlüdür.
Vatikan’ın misyon projesi: Dinler arası diyalog
Papa’nın Körfez’de ağırlanması ve çeşitli çevrelerin Papa’yı ziyaret etmesinin siyasi etkileri hususunda neler söylemek istersiniz?
Papa’nın dini kimliğinden çok siyasi kimliği daha önemlidir. Bu aralar Papa, Suudi Arabistan, BAE ve Mısır’ı dolaşıyor. Bu ülkeler İsrail, ABD ve İngiltere’yle paralel politika yapıyor. Papanın bu ziyaretlerini Türkiye’ye bir mesaj verme anlamında değerlendirebiliriz. Türkiye’nin büyümesinden, terör örgütünden dolayı Kuzey Irak’a yapmış olduğu operasyonlardan rahatsız olan ülkeler bunlar. Papa’nın ziyaretinden de “Protestan dünyası karşınızda olduğu gibi, Katolik dünyası da karşınızda” mesajını çıkarabiliriz. Çünkü hala Hristiyan dünyası Türklerin İstanbul’u fethetmesini unutmamıştır.
Papa’yla hangi bağlamda görüştüğünüz önemli. Bir devlet başkanı sıfatıyla diplomatik olarak Papa’yla görüşülebilir ama dini misyonu anlamında görüşmek başka bir şey. Fetullah Gülen görüştüğünde “misyonunuza tabiyim” dedi. Bu dini bir terim. Papa’nın misyonu yeryüzünde Hristiyanlığı yaymaktır. Baba, oğul ve ruhul kudüs adına tüm dünyayı vaftiz etmektir.
Fetullah Gülen’in dinler arası diyaloğu Vatikan’dan mı çıktı?
Tabii, 2. Vatikan Konsili 23. John döneminde başladı. Dinler arası diyalog Vatikan’ın “misyon” projesidir. İslam dünyasını islamdan uzaklaştırma, dinler hakkında şüpheye düşürme, inançları konusunda büyük bir buhrana düşürme, güdülecek koyunlar haline getirmek, sonra da onları vaftiz etme. Bu projenin Türkiye ayağı Fetullah Gülen’dir.