Türkiye sahiden yalnız değil

Ankara’daki terör saldırısının ardından Arap dünyası sosyal medya üzerinden Türk halkının yanında olduklarını ifade eden paylaşımlarda bulundu. Bu paylaşımların şüphesiz en dikkat çekeni Twitter’da açılan “Türkiye yalnız değildir” hashtag’iydi. Yaklaşık 110 milyon kullanıcının destek verdiği kampanyayı Filistin ve Türkiye Uzmanı Siyaset Bilimci Dr. Müin Naim’e sorduk. Naim, her iki toplumun resmi tarihlerinin yazılma biçimi nedeniyle birbirine olumsuz baktığını ancak gerek AK Parti’nin politikaları gerekse kurulan ilişkilerle bu algının değiştiğini ifade ediyor.

Ankara’da meydana gelen terör saldırısının ardından Twitter’da Arapça açılan ve ‘Türkiye Yalnız Değildir’ anlamına gelen hashtag, yaklaşık 110 milyon kullanıcıyla paylaşım rekoru kırdı. Bu kampanyayı kim başlattı, kısa sürede nasıl bu kadar büyüdü?

Ankara’daki saldırılar sadece Türkiye’de değil Arap dünyasında da büyük bir yankı uyandırdı. Özellikle gençler saldırılar karşısında tepkilerini sosyal medya üzerinden göstererek Türkiye’nin acısını paylaştıklarını ifade ettiler. Tabi bu kampanyaya katılım milyonları bulunca, basın yayın organlarının da dikkatini çekti ve böylece 110 milyon gibi büyük bir sayıya kadar ulaştı. Bu duygusal bir tepki, ama ilk değil. Arap gençleri, Türkiye’ye yönelik herhangi bir saldırı olduğunda hemen tepkilerini gösteriyor. Mesela İstanbul patlamasından sonra da binlerce Arap genci, Batılıların Paris’teki patlama sonrası sosyal medya hesaplarında profil resimlerine Fransa bayrağı koyduğu gibi, profil resimlerini Türkiye bayrağı yaptı. Bu normal bir durum, zira Türkiye’nin iyiliğini isteyen bir toplumdan bahsediyoruz.

Resmi tarih bizi düşman etti

Fakat 2002’de yapılan bir araştırmada Arap dünyasında en nefret edilen ülke İsrail’den sonra Türkiye olarak görülüyordu. Bunun sebebi neydi sizce?

Arap ülkelerinin resmi tarihi Osmanlı’dan iyi bahsetmiyor maalesef. Mesela Abdülhamid Han’dan Kızıl Sultan olarak bahsediliyor. Yavuz Sultan Selim’den bahsederken İşgalci Osmanlı olarak anlatılıyor tarih kitaplarında. Bu durum rastgele gelişen bir olgu değil. Gençlere, Osmanlı’yı kötülemek gibi bir hedef doğrultusunda yazılmış kitaplardı bunlar. Camilerde hocalarımız Abdülhamid Han’ı kahramanlıklarıyla anardı, Filistin’i nasıl satmadığını anlatırdı, ama okulda bunun aksi yönünde bilgiler verirlerdi bizlere.

AK Parti algıyı değiştirdi

Peki ne değişti de Arap dünyası şimdi Türkiye’nin yanında?

AK Parti’nin iktidara gelmesiyle beraber hükümetin Arap dünyasına yönelik yaptığı olumlu icraatları, Türklerin aslında anlatıldığı gibi bir millet olmadığı kanısını uyandırdı. Oluşturulmak istenen bu yüz yıllık algının, son 10-15 yıl içinde ciddi bir şekilde kırıldığını ve Arap toplumunda Osmanlı’ya işgalci gözüyle bakan çok az insan kaldığını söylemek pekala mümkün bugün. Eminim aynı araştırma yapılsaydı Türklerde de, Araplara yönelik olumsuz tepkilerin değiştiğini görecektiniz.

Kırılma noktası ne oldu?

Erdoğan ve AK Parti sadece yönetimlerle değil Arap halkların siyasi oluşumlarıyla da özellikle İslami hareketlerle ilişki kurmaya başlayınca, Türkiye’ye farklı bir bakış oluştu. Bu algıya önemli bir ivme kazandıran ise Erdoğan’ın “one minute” çıkışı oldu. Filistin konusunu en çok destekleyen Türkiye oldu. Erdoğan gittiği her yerde Filistin’den bahsetti. Mesela Dünya Çevre Gününde konuşuyor, ne yapıp edip konuyu Filistin’e getiriyor. Başbakanken de, Cumhurbaşkanıyken de Filistin meselesini iç siyasetin merkezine koyması Arap toplumunda çok olumlu karşılandı. İkincisi Mavi Marmara Olayı. Türkiye Gazze’deki yaşananlara sessiz kalmayarak Mavi Marmara’ya müsaade ediyor. İsrail’le ilişkisini kesebiliyor. Arap toplumları, kendi rejimlerinin yapamadığını, Türkiye’nin yaptığını görünce haliyle büyük bir sempati duyuyor. Bunun yanında da Suriyeli mültecilere yapılan insani yardımları ve İslami duruşunu unutmamak gerek. Ayrıca ekonomik açıdan Araplarla olan ilişkiler de ciddi bir etken. Çünkü Arap iş adamlarına ciddi anlamda kolaylıklar sağlandı. Türk toplumuyla yakından ilişki kurmaya başladılar. Bu sayede Türklerin Araplara, Arapların da Türklere karşı algısı değişti. Fransızların yazdığı tarihlerden değil kendi yazdıkları tarihlerden görmeye başladılar birbirlerini.

Arap toplumlarının umudu Türkiye’de

Türk toplumuyla Arap toplumunun bir bütün olabileceğinden bahsedebilir miyiz o zaman?

Araplarla Türkler arasında dil problemi olmasaydı ben inanıyorum ki dünyanın yüzü değişebilirdi. Belki Türkiye’de hissedilmiyor ama Arap toplumu Türkiye’yi tüm detaylara varıncaya kadar takip ediyor. Arap gençleri, Türkiye’ye yönelik ciddi anlamda olumlu çalışmalar yapıyor. İşgal devleti İsrail’in basın yayın organları, haber siteleri, Türkiye aleyhtarı bir haber yapsa, Müslüman Arap gençleri hemen karşılık veriyor. Çünkü bu gençler Türkiye’yi yabancı bir ülke gibi görmüyor. Şunu net olarak ifade etmek isterim ki Arap gençleri kendilerini yönetebilecek, öncü olabilecek bir ülke bekliyorlar ve “Bu ülkeyi, bu bölgeyi yönetebilecek bizden birileri çıkmıyorsa, öncülük edecek bir devlet yoksa, Türkiye var. Türkiye bunu başarabilecek güçte” diyorlar.

Saldırı itaatkar olmayınca geliyor

Türkiye’ye yapılan ve son dönemde artan terör saldırılarını nasıl yorumluyorsunuz?

Bu saldırılar, Türkiye’de İslam aleminin başı olabilecek gücü gördükleri için yaşanıyor. Türkiye itaatkar bir devlet olmaktan tamamen çıktı artık. Türkiye artık kendi devlet modelini değil kendi liderlik modelini çizmeye başladı. Türkiye’de son dönemde yaşananlar son derece büyük bir oyundur. Türkiye’nin ayağını kaydırmak için yapılan hamleler olarak görüyorum.

Gazze’dekiler nasıl yaşayabiliyor şaşıyorum

Filistin’e gelirsek, şu anda Filistin’de son durum ne? Özellikle bizim göremediğimiz neler yaşanıyor?

Filistin belki de şu anda en zor dönemini yaşıyor. İsrail işgal devleti, belki 10 yıldır yapamadığını, dikkatin dağıldığı bu dönemde yapıyor. İsrail, Yahudi yerleştirme politikasını bu hafta açıkladı ve kimsenin ruhu bile duymadı. Filistinlilerin çıkarıldığı bölgelere Yahudiler getirilecek. Mescid-i Aksa’nın etrafına da Yahudilerin yerleştirilmesiyle halka tamamlanmış olacak. 2020’ye kadar Kudüs’ü tamamen bir Yahudi şehri yapmak amacındalar. Yaşananlara tepki gösteren Filistinliler İsrail askerine bıçak çekiyor diye sokak ortasında şehit ediliyor. Gazze’de de durum içler acısı. Ben bir Gazzeli olarak bazen bölge insanının nasıl hayatta kaldığına şaşırıyorum. Memurlar 2 senedir maaşlarını doğru düzgün alamıyor. Fabrikalar kapanmış. İşçiler işsiz. Elektrik günde 6 saat kesik kesik veriliyor. Bu nedenle diyaliz makinaları bozuldu. Böbrek hastaları hayatlarını kaybettiler. Şu anda ameliyathanedeki cihazlar bile bozuk. Tıbbi malzemede çok ciddi bir eksiklik var. Siyonist İşgal devleti çok az miktarda ilaç ve tıbbi malzeme girmesine izin veriyor.

 

Benzer konular