İsrail devleti 2007 yılından beri Gazze’ye abluka uyguluyor. Zaman zaman gevşetse de, insani malzemelerin girişine arada bir izin verse de, bu yardımların “ölmeyecek kadar” bile olduğu söylenemez. Çünkü Gazze’de her gün insanlar, açlıktan, gıdasızlıktan ve türlü sebeplerden ölüyor. Dünya kamuoyu Gazze ablukasında insanlık dramına dikkatlerini verirken, öte yandan İsrail, yayılmacı politikasının gereklerini yerine getirmekle meşgul. Gazze ablukası her ne kadar İsrail’in hedeflediği sonuçları vermese de, Gazzelileri dünyanın gözünden uzak tutmayı başardı. Taaa ki, 2010 yılında bir grup aktivistin, Mavi Marmara’ya binip, Gazze’ye deniz yoluyla yardım götürmek istemesine kadar. Uluslararası sularda İsrail askerlerinin saldırısıyla 9 şehit vermemizle sonuçlandı Mavi Marmara olayı. Abluka kalkmadı ama Gazze’yi dünya gündemine sokmayı başardı. Mavi Marmara olayından sonra abluka biraz gevşetildi. İsrail, Türkiye’den özür diledi. Şimdilerde tazminat vermeyi de kabul etti. Fakat İsrail ile ilişkilerin düzelmesi için, Türkiye’nin üç şartı vardı. Özür, tazminat ve ablukanın kalkması. İsrail, ablukayı kaldırmaya yanaşmıyor. Görüşmeler hala sürüyor. Biz de Gazze ablukasını ve son durumu İHH Gazze temsilcisi Mehmet Kaya’ya sorduk. Mehmet Kaya “Sorun sadece abluka değil, işgalci İsrail’dir” dedi.
Gazze ablukası nedir? Tam olarak ne zaman başladı?
Gazze ablukası, temel ihtiyaçlar ve Gazze’de kullanılacak sanayi ve yapı malzemelerinin Yahudiler tarafından kara, hava ve denizden girişinin yasaklanmasıdır. 2005 tarihinde yapılan seçimlerde birinci parti gelen Hamas’tan sonra alt sebepleri oluşturuldu. 2005 tarihinden 2007 tarihine kadar abluka çok yoğun bir şekilde uygulanmadı. 2007 tarihinde Hamas, Gazze’de yönetime el koyduktan sonra abluka şiddetlenmeye başladı. 2008 tarihine kadar şartlar her gün biraz daha zorlanmaya başladıktan sonra karşılıklı tehditler neticesinde Furkan Savaşı başladı. Elektrik santrali vurulduğu için Furkan Savaşı boyunca Gazze hiç elektrik alamadı.
Gazze ablukasını uygularken İsrail’in amacı neydi?
Gazze ablukası, öncelikle insanların direnişe olan destek ve maneviyatlarını kırmayı amaçlıyordu. Gazze halkını madden zor durumda bırakıp, bulundukları bölgedeki yönetime isyan etmeleri isteniyordu.
Ablukanın sivil hayata etkisi elbette ki çok fazladır. Bunlardan en önemlileri neler?
Birinci derecede önemi, ticari hayatı bitirdi. İnsanların direncini kırıp uluslararası kurumlara el açarak devamlı muhtaç olmalarına sebep oldu. İkincisi sağlık konusunda insanların gereken hizmeti almalarının önünü kesti ve imkansızlıklardan ötürü sakat kalan insanların sayısı aşırı derecede arttı. Üçüncü olarak da insanların seyahat özgürlüklerini bitirdi ve yurt dışında okuyan, çalışan insanlar ya Gazze içinde kaldı ya da Gazze’ye giremedi.
İsrail, bu ablukayla birçok şeyi hedeflemişti. Hedeflerine ulaştı mı?
Hedeflerine ulaştıkları söylenemez. Fakat Gazze’yi abluka altında tutup dünya Müslümanlarının gözünden uzak tutmayı başardılar. Genel olarak hedeflerinde direniş hattının kırılması vardı, bunu arzuladıkları derecede başaramadılar.
Mısır’ın refah kapısını kapatması ablukayı nasıl bir şekle soktu?
Aslında Gazze halkı Yahudilerin ablukasını anladı, ama kardeş ülke Mısır’ın, aynı ırktan, üstelik Müslüman olan bir ülkenin böyle bir ablukaya ortak olması, ilk etapta manevi olarak bir yıkıntıya sebep oldu. Refah kapısının kapatılmasının maddi olarak da etkisi çok büyük oldu. Hem vatandaşların seyahat özgürlüklerinin ellerinden alınması hem de kapıdan hiçbir malzemenin girmemesi büyük bir darbe oldu. Mısır’ın aksine şu ana kadar Gazze’nin yeme içme bütün ihtiyaçları Yahudilerin işgal etmiş oldukları bölgeden gelmiştir.
Mavi Marmara Gazze ablukasını kırmak için yola çıkmıştı. Bir etkisi oldu mu?
Mavi Marmara öncelikle sesi duyulmayan bir Gazze’yi dünyaya tanıtmış oldu. Aynı anda iki tarafa birlikte mesaj verdi. Filistinlilere yalnız olmadıklarını, Yahudilere de Filistin davası için ölümü dahi göze alacak Müslüman toplulukların olduğunu gösterdi. Mavi Marmara olayının öncesinde Mısır kapısı kapalıydı. Olaydan iki gün sonra Mubarek yönetimi Refah kapısını hiçbir şartsız açtı. Yahudiler uygulamış oldukları günlük malzeme giriş kotasını bir hafta sonra iki katına çıkardı. Mavi Marmara’nın en önemli etkisi ise Filistin halkı ve bölge halkına manevi kaynak oluşudur. Şu anda bu olayın üzerinden geçen 5 seneye rağmen Mavi Marmara’nın bu halka etkisi yaşlısından küçük çocuğuna kadar ulaşmıştır. Yanı başlarında duran Mısır yönetiminin bunca zulmüne rağmen, bütün zorlukları ve ölümü göze alarak yola çıkan Mavi Marmara unutulmadı ve her yıl daha taze olarak anısı yaşatılıyor. Gazze’de bulunan tek limanda Mavi Marmara şehitlerine yapılan şehitlik anıtı da bunun bir göstergesidir.
Mubarek yönetiminin Mavi Marmara’dan sonra refah kapısını açtığını söylediniz. Refah kapısı şimdi ne durumda? O günden beri açık mı?
Refah sınır kapısı Mavi Marmara olayının hemen ardından açıldı, bu yaklaşık 6 ay sürdü. Bundan sonra yine kapatıldı ve sürekli o tarihten bu güne üç gün açılıp üç ay kapattılar. Halihazırda sistem aynı şekilde devam ediyor.
Mavi Marmara’dan sonra ablukayı kırmak isteyen yardım gemileri, nasıl bir muameleyle karşılaştı?
Mavi Marmara’dan sonra abluka kırma amaçlı gelen gemiler aynı şiddeti Yahudiler’den görmediler, ama uluslararası sularda tutuklanarak kıyıya çekildiler.
Silahların yanı sıra özellikle inşaat malzemelerine abluka uygulanması hangi amaca hizmet ediyor?
Silahlar zaten tüneller açıldıktan sonra Gazze’ye girmeye başladı. İnşaat malzemelerinin yasaklanması ise direniş hattının bu malzemeleri yoğun olarak kullanmasından kaynaklanıyor. Gazze’deki savunma hattı hava saldırılarına pek karşılık veremediği için yeni bir savunma hattı oluşturdu. O da yeraltındaki askeri tünellerdi. En büyük sebeplerden bir tanesi budur.
Gazze ablukasının kalkması Ortadoğu barış sürecinin kaderini belirlemede rol oynar mı?
Gazze ablukasının kalkması Ortadoğu barış süreci ile pek fazla ilintili olmamakla birlikte bir başlangıç olabilir. Ama Ortadoğu barışının ana kapısı Yahudi çetelerin Filistin topraklarından kovulmasıdır. Çünkü 1948’den beri bu topraklar işgal altına gireli Ortadoğu bir kaos ile boğuşmaktadır.
Abluka kalktıktan sonra ne olur? Her şey normale döner mi?
Gazze’ye uygulanan ablukanın kalkmasına pek inanmayan bu halk, abluka kalksa da tam manası ile bir özgürlük olmayacağını düşünüyor. Bu ablukanın kalkması sadece insani malzemeler ile sınırlı olacağı için pek fayda sağlayacağı da düşünülmüyor.
İran, Gazze şeridini ve Hamas’ı niye destekliyor?
İran inkılabının ardından İmam Humeyni, Yahudi düşmanlığı ve ABD düşmanlığı adına Filistinlilere destek çağrısında bulundu ve Aksa’yı kurtarma adına Müslümanlara çağrı yaptı. Bu anlamda Ortadoğu’da güçlü bir nüfuzu kazanmanın yolu da Kudüs ve Mescidi Aksa davasından geçiyordu.
Gazze ablukasına karşı olan ve destekleyen Ortadoğu ülkeleri hangileri?
Gazze ablukasını fiilen ve sözlü olarak destekleyen Mısır, Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri. Fiilen yanında olmayan ülkeler Umman, Bahreyn, Kuveyt. Ablukaya karşı olan ülkeler ise Sudan, Katar, Türkiye, Tunus, Suud, İran’dır.
Birleşmiş Milletlerin ablukaya karşı olduğu biliniyor. Fakat yapacağı hiçbir şey yok mu?
BM ablukaya karşı olduğunu söylüyor. Abluka ile ilgili veya Yahudilerin Gazze saldırıları ile ilgili hayli kararlar alındığını biliyoruz, fakat hiçbir kararın uygulanmadığına da şahit oluyoruz.
Sizce bu abluka nasıl kalkar?
Aslında problem sadece Gazze’ye yapılan abluka değil. Yahudilerin bu topraklarda işgalci olarak geldiklerinden bu yana Filistin topraklarında hatta Ortadoğu’da huzur ve barış kalmamıştır. Bu problemin bitmesi dünya Müslümanlarının bir araya gelerek Yahudi çetelerin işgal ettiği topraklardan atılması ile olur. Tüm İslam ülkelerinin Yahudi terör devletini tanımayarak gayrı meşru ilan edip bütün ilişkilerini kestikleri vakit ne abluka ne de Yahudi terör devleti kalır bu topraklarda.
İsrail-Türkiye ilişkilerinin normalleşmesi için anlaşmalar üzerinde yoğunlaşılıyor. Bunlardan en önemlisi Gazze ablukası ve Türkiye bu şartından vazgeçmeyecek gözüküyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Aslında Yahudi terör devleti Türkiye ile görüşmeleri sürecinde Gazze’de bir abluka olmadığını ve Gazze’nin bütün ihtiyaçlarını gidermeleri için gereken gıda ve yapı malzemelerini verdiklerini çok açık bir şekilde söylemişti. Bir gerçek var ki; asıl abluka, Gazzelilerin hareket etme özgürlüğü hiçbir zaman olmadı.