24 Haziran seçimlerine sayılı günler kala sandıktan çıkacak karar büyük bir merakla bekleniyor. Seçim beyannameleriyle verdikleri sözlerin yanı sıra yaptıkları mitinglerle de halkı ikna etmeye çalışan partiler, milletvekili ve cumhurbaşkanı adayları, 24 Haziran seçimlerinden galip çıkabilmek için birbirleriyle yarışıyor. Seçimde son düzlüğe girilirken hangi parti ve hangi adayın ismi daha çok öne çıkıyor, anketler ne diyor, bu seçimin önceki seçimlerden farkı neler olacak sorularını MAK Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Kulat’a sorduk. MAK danışmanlık şirketinin yaptığı 24 Haziran seçimi anketinde partilerin oy oranları şu şekilde: AK Parti yüzde 42, CHP yüzde 23.5, MHP yüzde 9, İP yüzde 10, HDP yüzde 9, Saadet Partisi yüzde 2, HÜDAPAR yüzde 0,5 diğer parti ve bağımsız adaylar ise yüzde 1, kararsız seçmen oranı ise yüzde 3. Yani Cumhur İttifakı’nın oy oranı yaklaşık yüzde 51 civarında ifade ediliyor.
Seçim için son düzlüğe girdiğimiz şu aşamada bize anket sonuçlarını yorumlayabilir misiniz? Hangi parti oyunu artırdı veya azalttı, anketlerde son durum nedir?
Araştırmalarımızda iki önemli argüman var, bunlardan birincisinin İyi Parti’nin ilk defa siyasete giriyor olması. Dolayısıyla İyi Parti’nin oy ölçümleri çok sağlıklı değil. İyi Parti ilk kurulduğunda farklı siyasi partiler olan CHP ve MHP’ye mesafeli duran kişiler, ilk zamanlar bu partinin adını telaffuz ettiler. İyi Parti bir anda alternatif bir parti olarak karşımıza çıktı ve genel bir teveccüh oluştu. Bunun nedeni İyi Parti’nin çok iyi oluşu, Meral Akşener’in çok güzel oluşuyla falan ilgili değildi. Genel itibariyle böyle bir algı vardı.
Yaptığımız son iki araştırmada, İyi Parti oy oranları da yukarıdan aşağıya doğru inmeye başladı. Şu an yüzde 10 ve biraz üzerinde görünüyor ama seçime kadar daha da aşağıya ineceğini düşünüyorum. Seçmen, sonlara doğru kendi partisine döner. Örneğin Cumhuriyet Halk Partisi’nden İyi Parti’ye giden oylar, Muharrem İnce’nin çıkışıyla birlikte tekrar İnce yönüne döndü.
HDP’nin ise durumu kritik. HDP bizim araştırmalarımızda barajın altında görünüyor. Ancak HDP’ye karşı bizim aldığımız duyumlar ve saha gözlemlerimiz, CHP’nin içerisindeki bir grubun, özellikle Kemal Kılıçdaroğlu’na karşı olan bir grup son dönemde HDP’ye barajı aşmasına yardımcı olmak adına “Biz vekillikte oyumuzu HDP’ye verelim, Cumhurbaşkanlığında ise Muharrem İnce’ye veririz. Eğer HDP barajı aşarsa zaten mecliste. AK Parti’nin çoğunluk sağlaması zorlaşırsa biz AK Parti’yi böylece yıkmış oluruz” diye düşünüyorlar.
HDP’nin çekirdek oyu olan yüzde 7-8’in yanı sıra, Türkiye’nin farklı kesimlerinde ağırlıkla sosyal demokrat çizgide Muharrem İnce’yi tutan ama milletvekilliği seçiminde HDP’ye oy verecek olan bir kesim var. Şimdi bu iki argüman, bu seçimin kaderini oluşturuyor. Bunun dışında Saadet Partisinden Temel Karamollaoğlu’nun ilk zamanlar nerede duracağı çok belli değildi. Başta yüzde 3-4’ e kadar çıkan oy oranları şu an yüzde 2’lerde görünüyor. Ben bunun daha da aşağı ineceği kanaatindeyim. Çünkü sağduyu sahibi insanlar Tayyip Erdoğan’ın seçim kaybetme ihtimalini dikkate alarak Erdoğan’ın yanında yer alacak.
Muhalefetin burada bir bütünlük sağlayamaması Cumhur İttifakı’nın işini kolaylaştıracak mı?
MHP’nin 1 Kasım seçimlerinde aldığı yüzde 12’lik bir oy vardı. MHP o yüzde 12’den, 6-7 puanını İyi Partiye kaptırmış görünüyor, belki de daha fazlasını. Ancak bu, “Milliyetçi Hareket Partisi 3-6 puan oy alacak” anlamına gelmiyor. MHP, AK Parti’yle ittifak içine girince oradan da oy almaya başladı.
RAKİPLERİ SOLLUYOR
Oy kayması var mı bu seçimde? Karasız seçmenin durumu nedir?
15 Temmuz sonrası AK Parti ve MHP’nin söylemleri önemli ölçüde buluşunca AK Parti seçmeni “MHP’ye oy versek de olur” mantığıyla hareket ediyor. Önceki seçimlerde bir ya da iki defa MHP’ye oy vermiş milliyetçi taban, AK Parti’den MHP’ye kaydı. Aynı ittifak içerisinde yer aldıkları için bir değişiklik yok aslında. Ama sonuç itibariyle şu anda AK Parti oyları, 7 Haziran’ın biraz üzerinde. MHP yüzde 8-9 bandında. Dolayısıyla bu ikisi bir araya geldiğinde kritik eşik olan yüzde 51 ya da 53 gibi bir orana denk geliyor. 3 puanlık kararsızları da dâhil ettiğiniz vakit ilk turda bu iş bitiyor, ama kararsızlar belirleyici olacak.
Cumhurbaşkanının performansı son bir haftadır çok daha iyi. Tüm kampanya onun üzerinden gittiği için çok yoruluyor. Bütün olumsuzluklara rağmen tartışmasız Tayyip Erdoğan, rakiplerinin çok çok üzerinde.
KARARSIZLAR AZALDI
Kararsız seçmen dedik, bunlar 7 Haziran ve 1 Kasım’dan sonra arttı mı azaldı mı? Yurtdışı seçmenlerde oranlar ne durumda?
Kararsız seçmeni, daha çok iktidarın karşısındaki muhalif seçmen olarak adlandırıyoruz. Kararsız oranı şu an çok düşük. Zaten bu yüzden ikinci tura kalma gibi bir ihtimal olduğunu söylüyoruz. Seçime 10 gün kala pek kararsız kimse kalmaz. Tatil dönemi başladığı için yurtdışı seçmenin daha az oy kullanacağını ön görüyorduk. Son iki gündür yurtdışından aldığım bilgiler, referandumda gelen oranlar (59,1) kadar bir oran olacağı yönünde. Seçime katılım oranının yüksekliği AK Parti için iyi olacak.
“AK PARTİ GENÇLER ARASINDA BİRİNCİ”
Bir de ilk kez oy kullananlar var… Gençlerin teveccühü hangi partiye?
AK Parti, sadece gençler arasında değil Türkiye’de de birinci parti. Reklam kampanyaları konuşulurken gençlere yönelik mesaj yok gibi görülüyor. Gençlere hitap etmiyor reklamlar, çünkü zorlukları yaşamamışlar, görmemişler. Reklamlarda, hastane kuyrukları gibi bazı eski zorluklar anlatılıyor. Gençler bunu hiç yaşamamış, bilmiyor ki… Tarihteki bir olay gibi görüyor, okuyor. Dolayısıyla sıcak bakmıyor buna gençler. Bu kampanyalarda Recep Tayyip Erdoğan’ın son dakikada söylediği her şey etkili olur, çünkü Tayyip Erdoğan hakkındaki genel algı, “Nasıl olsa Recep Tayyip Erdoğan söyledi, o yapar” diye düşünülüyor.
Vatandaş oy verirken neyi temel alıyor? Seçmeni etkileyen şey ne?
Ekonomi birinci sırada yer alıyor ama vatandaş ekonomik kriz var denildiğinde şunu söylüyor “Kriz var, dolar yükseliyor, evet ama bu doların yükselmesinin nedeni Tayyip Erdoğan değil.” Dış müdahale olarak görüyor vatandaşlar. “Tamam, faiz oranı yüksek ama ötekiler geldiğinde bu nereye çıkacak? Çok daha iyi mi olacak, kötü mü olacak” diye soruyor. Özellikle CHP’nin içinde bulunduğu hükümetlerin bu konuda faturası kabarık. Bundan dolayı ekonomik anlamda muhalefete güven duyulmuyor.