Kamyonlar Avrupa’ya terör taşıyor

Bir terörist, 7 Nisan günü İsveç’in başkenti Stockholm’de kamyonla caddedeki kalabalığın arasına girerek bir saldırı gerçekleştirdi. Olayda 4 kişi hayatını kaybederken 15 kişi de yaralandı. Bu, Avrupa’daki ilk kamyon saldırısı değildi. Nice, Berlin ve Londra’da da aynı yöntemle saldırılar gerçekleşmiş; onlarca insan katledilmişti. Peki, Avrupa’da son yıllarda gerçekleşen kamyon saldırıları ne anlama geliyor? Terör örgütleri saldırılarda neden kamyonu tercih ediyor? Örgütler zayıflıyor mu yoksa taktik mi değiştiriyor? Avrupa ve Asya Strateji Araştırma Merkezi (ASAM) Terör Uzmanı Dr. Eray Güçlüer’e göre, kamyonlar hem mali açıdan ucuz hem de kütlesel ağırlığı nedeniyle saldırı esnasında zırh görevi görüyor. ASAM Terör Uzmanı Güçlüer ile Avrupa’daki kamyon saldırılar ve etkileri üzerine konuştuk.

Terör örgütleri uluslararası çapta yeni yöntemlerle saldırılar gerçekleştiriyor. Berlin, Nice ve Stockholm’de kamyon saldırıları buna örnek. Terör örgütleri neden silahlı ve bombalı eylemler yerine günlük yaşamdaki araçları silah haline getirmeyi tercih etmeye başladı?

Artan güvenlik tehdidine bağlı olarak devletlerin istihbarat kapasitelerinde bir artma meydana geldi. Bunun etkisiyle terör örgütleri özellikle Avrupa ülkelerinde çok fazla silahlı ve bombalı eylem yapabilme kabiliyetine sahip olamadılar. Avrupa ülkelerindeki istihbarat teşkilatlarının yaklaşık yarısı sadece terörle uğraşıyor. Dolayısıyla istihbarat çalışmaları ve kapasitelerin artması nedeniyle özellikle DEAŞ başta olmak üzere diğer terör örgütleri ateşli silahlar ve bombalarla ilgili mühimmattan uzaklaşmak zorunda kaldı.

Peki, terör örgüleri bu sürece nasıl geldi?

İstihbaratın yanında, istihbarata dayalı olarak da birtakım önlemleri de beraberinde getirerek. X-ray cihazlarından tutun, patlayıcıları hassas bir şekilde tespit edecek cihazlara kadar hatta bu patlayıcıların daha havadan tespit edecek iz sürecek, takip edecek teknolojiler geliştirilmeye başlandı. Daha enteresanı, patlayıcıları harekete getirecek mekanizmalarla, patlayıcı arasına girebilen sistemler geliştirildi. Türkiye’de de birçok eylem bu şekilde önlendi. Dolayısıyla bu anlamda geliştirilen sistemle uygulanan yeni yöntemlerle teröristler bir açmazın içine girdi. Bu açmazı aşabilmenin en kolay yolu olarak da günlük yaşamda kullanılan araçları silaha nasıl dönüştürebiliriz anlayışı hâkim oldu.

Her sürücü terörist hale gelebilir

Terör örgütleri neden böyle bir yöntemi neden tercih ediyor? Zayıfladılar mı, maliyet açısından ucuz mu, daha mı kolay?

Kamyon saldırıları maliyet açısından son derece ucuz. Ekonomik olarak da teröristin rahatlıkla bulabileceği bir silaha dönüştürülmüş günlük bir araç. Kullanılması için özel bir eğitim de gerektirmiyor. Ama patlayıcı bir düzen yapmak özel eğitim gerekir. Ama araba sürmesini bilen herkes terörist hale gelebilir. Ayrıca kamyonun toplum üzerinde psikolojik bir kitlesel etkisi var. Sonuçta ağır bir kütledir. Mesela siz bile bir araç kullanırken bir kamyon gördüğünüzde ister istemez ondan uzak durursunuz. Kamyon sizi görmez ya da bir şekilde fark edemezse çok büyük zarar verebilir. Ama bir araç başka bir otomobil olsa sizi görür, iletişiminiz vardır. Dikkat edin, o cesametteki kamyonların sürücüler üzerinde de psikolojik bir etkisi vardır. Toplum üzerinde de psikolojik etkisi vardır. İkinci olarak da kamyonun bir koruması vardır. Fransa’daki Nice saldırısında kilometrelerce kamyonu durduramadılar. Ateş açtılar, kamyonun kendi kalınlığı, kaporta kalınlığı, kasa kalınlığı hep o teröristlere bir koruma sağladı. Bir nevi zırh gibi ve bunu dikkat edin yani çok profesyonelce davranmazsanız, o klasik silahlarla tabancalarla durdurma imkânınız çok zayıf. Teröristler bundan da istifade ediyor. Mesela onlar silah yerine kirpilerle yola döşenecek engellerle durdurulması gerekir onu her zaman nerede bulacaksınız? Üçüncüsü olarak da kamyon, tır; güçlü araçlar, yani önüne araç gelmekle filan durabilecek şeyler değil. Önündeki araçları ezip yoluna devam edebilir. Hele biraz daha önüne ilave birtakım motifiyleler yapılırsa o sürücüyü koruma noktasında gerçekten kamyonu ya kamyonla durdurursun ya da tankla durdurursun. Öyle kuvvetli bir silah haline gelir. Bu gibi etkenler teröristlerin kamyonları bir silah olarak kullanma noktasında popülerliğini artırmıştır. Ayrıca kamyonda ağır bir takım silahları, patlayıcıları da taşınabiliyor, korunuyor. Bunu Nice saldırısında da gördük. İsabet aldığı zaman, küçük çaplı etkili olamayacağı için yani orada o tür patlayıcıları da taşıyabiliyor. Bunlar nedeniyle kamyonlar ayrı bir popülarite kazanmıştır.

Silahlı ve bombalı eylemlerden daha etkili

Anlaşıldığı kadarıyla kamyon saldırıları, silahlı ve bombalı eylemlerden daha etkili bir yöntem.

Geniş bir güzergâh düşünün. O güzergâhta hiç kimse güvenli değil. Mesela bir bomba patladığında sadece patladığı yere zarar verir. Ama kamyon öyle değil. Olayın etki çapı daha da genişliyor. Yolda yürüyen zarar gördüğü zaman 3 km ötedeki de risk altında. Burada insanlara zarar veriyor, durdurulamadığı müddetçe terörist zarar vermeye devam ediyor. Bu anlamda etkisini daha da büyütüyor. Hatırlayın, Londra saldırısında bir alan kontrol altına alınmaya çalışıldı. Yani bir bölge, bir bombalı saldırıdan çok büyük bir alanda risk analizleri yapılmaya başlandı. Hatırlayın, ikinci araç dendi, neticede bu olayın çapı bu anlamda gelişti. Elbette bu güvenlik kaygılarının güvenlik uzmanlarının planlamalarını da etkileyen bir faktör haline geldi. Bir diğer hususta böyle olunca bu sefer güvenlik tedbirlerini alma noktasında yani bunu insanlar da biliyor, dolayısıyla güvenlik planlamalarında da sıkıntılar olmaya başladı. Hangi birinin güvenliğini sağlayacaksınız. Çünkü piyasada çok rahat kullanılabilen araçlar. Yani bu birden fazla da kullanılabilir. Bir tarafta bu olurken diğer tarafta bir başka kamyon saldırısı gerçekleşiyor olabilir.

nice 01

Avrupa terörle mücadelede acemi

Batılı ülkeleri bu tür saldırılara nasıl tepki veriyor?

Avrupa’nın refleksleri son derece acemi görünüyor. 20 ay geçmesine rağmen Fransa’da OHAL hâlâ devam ediyor. Keza İsveç’te de. Bu dalga dalga yayılıyor. İngiltere’de olmadı sanırım ama bir olay daha olsun, kesin OHAL kararı alacaktır. Hatta sıkıyönetim kararı bile alırlar. Mesela Belçika’daki havalimanına saldırı düzenlendiğinde kolluk kuvvet harici hiçbir tedbir alınmadı. Sadece bir toplantı yapılabildi. Şu an bu Türkiye’de olsa güvenlik kuvvetleri aynı anda 15 noktaya operasyon yapıyordu. Çünkü bununla ilgili istihbaratları vardı. Sadece bir toplantıdan ibaret kalması, refleks gösterememesi, daha sonra genel anlamda OHAL ilan edilmesi bu anlamda istihbaratın özellikle Avrupa’da kurumsallaşmış terör örgütlerine yönelik istihbaratın zayıf olduğunu gösteriyor. Öte yandan Avrupa’da terör olaylarına etkili bir yöntem uygulayamaması da toplumu tedirginliğe yol açıyor. Bu tedirginlik de daha çok algı yönetimiyle İslam karşıtlığına döndürülüyor. İslam’ın terör ürettiği ve bütün Müslümanların terörist olduğuna dair bir algıya doğruya yöneltiyor.

Terör örgütleri kurumsallaştı

Eylem yapan teröristler genellikle o ülkenin vatandaşı çıkıyor. Bu durum neyle açıklanabilir?

50-60’lı yıllarda çeşitli Arap ülkelerinde terörist olarak ilan edilmiş grupların mensupları Avrupa ülkelerine teçhizatla sızardı. Münih Olimpiyatları’nı hatırlayın, uçak kaçırırlardı, bir yerleri basarlardı. Orada da çoğunlukla etkisiz hale getirilirdi. Ve şöyle bir mantık oluşmuştu, “Müslüman dünyası teröristtir”. Yani sadece bugünkü mesele değil bu. O teröristler buraya gelir, onların izleri takip edilir. Bunların izleri de o ülkelerin ya da o grupların yer aldığı bölgeler özellikle üzerinde yoğunlaşırlardı. Şimdi bu iletişim ve bilgisayar teknolojisindeki gelişmelere bağlı olarak terör önce küreselleşti. Bu iletişim ve bilgi teknolojikleriyle aynı anda bu terör bilgileri dünyanın her yerinde artmaya başladı. Bir sonraki aşamada film daha kötü oldu. Küreselleşen terör başta Avrupa ana kıtası olmak üzere dünyanın birçok yerinde kurumsallaştı. Artık teröristler o ülkelerden çıkmaya başladı. Oranın kültürünü bilen, oranın hayat şartları içerisinde var olmuş teröristlerin elbette oradaki durumu en iyi şekilde değerlendirip kendilerine en uygun silahı seçme konusunda da mahir olacaklarını söylemek mümkündür. Orayı en iyi zarar verebilecek terörist orayı en iyi bilen teröristtir.

***

20 ayda 10 bin 91 terörist etkisiz hale getirildi

Geçtiğimiz günlerde Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, 20 ayda 10 bin 91 PKK’lı teröristin etkisiz hale getirildiğini söyledi. Türkiye’nin terörle mücadele kapsamında bu kadar kısa sürede çok sayıda teröristin etkisiz hale getirilmesini neye bağlıyorsunuz?

Siyasi irade, yeni ve güvenli konsept ve içimizdeki vatan hainlerinin temizlenmesi. Bu üçlü kombinasyonu koyduğumuzda PKK yok oluyor. Çevremiz yangın yeri olmasına rağmen Türkiye terörle mücadele anlamında çok yol kat etti. Bu kadar rakamın bu kadar kısa bir sürede etkisiz hale getirilmesi terör örgütünü şoka soktu. Türkiye böyle bir örgütün üzerinde yarattığı şokla alanı temizledi. Özellikle vatan haini FETÖ’cülerin temizlenmesiyle birlikte gerçek vatan evlatları başa geçtiğinde bu Türk askerinin, polisinin koruyucusunun neler yapabileceğini bütün dünya gördü. Elbette burada siyasi iradenin ne kadar güçlü olduğunu da görmemiz gerekiyor.

Türkiye’nin terörle mücadelesi ne zamana kadar sürer? İleriki safhalarda bizi ne bekliyor?

Türkiye’nin terörle mücadelesi en az 15 20 yıllık süreç. O yüzden Türkiye’nin uzun vadede stratejik hedefleri var. Bu 15-20 yıllık sürecin büyük dönüm noktası iki yıl içinde olur. Birkaç yıl içerisinde bir ivme yakalayıp o dönüm noktasını aşarsanız bundan sonrası oyalama muhabereleri. Şu an Türkiye bu ivmeyi yakaladı. Biz geçtik. Dolayısıyla ben önümüzdeki süreçte Türkiye açısından geçmiş dönemlerdeki gibi bir risk görmüyorum. Ancak teröristlerin farklı alternatiflerle günlük olağan araçları silah haline getirerek kullanabilme anlayışının önümüzdeki dönemde de devam edeceğini düşünüyorum.

 

Benzer konular