Kudüs… Mescid-i Aksâ mübarek bölgesi… Gidenlerin tekrar gidebilmek için çırpındığı mukaddes belde… İsrail zorbalığının kirletmeye çalıştığı, o kutsî topraklara dair bir kampa katıldık. Nisaülaksâ Derneği’nin düzenlediği Kudüs kampıyla Kudüs’ü gören gözlerden, orada yaşayan kişilerden dinledik. Hatta Mescid-i Aksâ nöbetlerini İstanbul’a taşıdık. Mescid-i Aksâ ribat başkanlarından Hatice Huveys ile Aksâ nöbeti tuttuk. Huveys, İsrail’in Müslümanları Aksâdan uzak tutma planlarını, yaptığı zulümleri anlattı. Kudüs’te bir lisede öğretmenlik yapan Hatice Hanım, yaklaşık 1 yıldır Mescid-i Aksâ’ya giremiyor. Onunla Mescid-i Aksâ’yı, ribatı ve İsrail zulmünü konuştuk.
Ribat başkanlarından birisiniz ama Mescid-i Aksâ’ya girişiniz İsrail tarafından yasaklandı neden?
İsrail benim o mekânda bulunmamı bir tehlike olarak görüyor. Bu yüzden de Aksâ’ya girişim yasakladı.
Ne tür bir tehlike?
Aslında Mescid-i Aksâ’ya girip tehlike oluşturacak bir şey yapmıyorum. Sadece ibadetimi yapıyorum. Biz Müslümanların ibadet merkezi olduğu için Aksâ’ya Yahudiler girdiği zaman ‘Allah-ü Ekber’ diye bağırmaya başlıyorum. Bundan rahatsız oluyorlar ve girişimi yasaklıyorlar. Tehlike işte tam olarak bu.
Amaçları ne?
Mescid-i Aksânın içini tedrici olarak bölmek istiyorlar. ‘Bu saatlerde biz, şu saatlerde siz’ diyerek bölmek istiyorlar. Mekân olarak da bölerek doğu kısmını yani Rahmet Kapısı ve çevresini istiyorlar. Pazar gününden perşembeye kadar özellikle sabah 07.00-11.00 arası Aksâ’ya saldırıyorlar. Kudüslü Müslümanların çoğu orayı ziyaret edemiyorlar.
Mescid-i Aksâ içindeki Kudüslüler, onlar için tehdit. Özellikle gençler. Ribat yapmak onlara göre kanun dışı. Bu yüzden çok gözaltı oluyor. İlim halkalarıyla yapılan ribatları da yasaklıyorlar. Bu nedenle kişisel nöbetler tutmaya başladık. Sebepsiz yere gözaltı, seyahat yasağı, konferans yasağı koyuyorlar bize. Tekbir getirmek zaten yasak. Benim de batı kısmına geçmem yasaklanıyor sıklıkla.
PEYGAMBERİN ŞEFAATİNE NAİL OLMAK
Ribat ve murabıt olmak ne demek, neden önemli?
Murabıtlık aslında Allah’ın bize emridir. Ayet-i Kerimede geçer “sabredin namaz kılın ve Allah’tan yardım dileyin” diye. Ribat aslında sabırdır. Beklemek anlamına gelen ribat aynı namaz, oruç ve hac gibi ibadettir aslında. Mescid-i Aksâ’da ribat ise bütün vakti Mescid-i Aksâ’da geçirmektir. Çünkü bizim oradaki sayımız ne kadar artarsa siyonistlerin sayısı o kadar azalıyor. Ve bu yüzden bütün vaktimizi orada geçirmeye ribat diyoruz.
Siz Allah’a karşı itaat eden bir kul olduğunuz zamana onun istediği her şeyi yerine getirir yaparsınız. Mescid-i Aksâ’yı korumak, aynı namaz kılmak oruç tutmak gibidir. Ben bunu ibadet olarak görüyorum beni Allah’a yakınlaştıracak bir sebep olarak görüyorum. Ve burası öncelikle benim vatanım ve vatanımı sevdiğim için bunu yapıyorum. Diğer neden Allah’ın emri olması ve bunu bir ibadet olarak görmem. Üçüncü sebep ise burası peygamberimizin İsra ve miraç hadisesini yaşadığı yer. Efendimizin ahirette bana “Mescid-i Aksâ’yı koruduğun için sana şefaat ediyorum” demesini umduğum için yapıyorum.
Kaç yıldır bu nöbetleri sürdürüyorsunuz, kaç kişisiniz?
Benim nöbetlerim 2013 yılının sonunda başladı. 2014 yılında ribat tutanların sayısı bin 200’e kadar ulaşmıştı. Biz Mescid-i Aksâ’nın avlusunda nöbet tutmak adına ilim halkaları, Kur’an ezber halkaları gibi etkinlikler faaliyetler düzenliyoruz. Bu ilim ve Kur’an halkalarını Mescid-i Aksâ’nın avlusunda açık alanlarda gerçekleştiriyorduk. Bilerek avluda yapıyorduk çünkü siyonistler sadece avluya girebiliyorlar. İbadet alanlarımıza değil. Biz de bu ilim gruplarını avluda yaptığımız zaman o siyonistlerin girişlerini engellemiş oluyoruz.
SORULARI BİTMİYOR
2014 yılında İsrail devleti ilim halkalarını yasakladı. Aynı yıl ilim halkalarına Şeyh Raid Salah ve İslâmî Hareket de katıldığı için tamamıyla yasakladılar. İlim halkaları yasaklanınca biz, sistemli halkalar şeklinde değil de şahsî nöbetler tutmaya başladık. Ve bu sefer de bizi bu bahçeden atmaya başladılar. Mescid-i Aksâ’da bulunanların sayısını gittikçe azaltmaya çalıştılar. 2014 eylülden itibaren İsrail hükümeti beni ya gözaltına alıyor ya sorguya alıyor. Ben 2014 yılından itibaren kısa süreler dışında Mescid-i Aksâ’ya hiç giremedim.
İsrail sorguda neler soruyor?
“Sen murabıt mısın”, “Mescid-i Aksâ’da ne yapıyorsun”, “Neden orada Allah-u Ekber diyorsun”, “Neden Yahudileri Mescid-i Aksâ’da görmek istemiyorsun”, “Sen kanun dışında bir örgüte mi bağlısın”, “Kanun dışında bir şey yapıyor musun” ya da “devlete karşı bir şey yapıyor musun” türünde sorular soruyorlar.
Nöbetlere katılan insanların sayısı artsın diye evimizde Kudüs’e özgü geleneksel yemekler pişirip götürüyoruz ve murabıt kardeşlerimizle beraber yiyoruz. Çünkü insanlar çok korkuyor Mescid-i Aksâ’ya girmeye. Girerlerse ya gözaltına alınacak ya da uzaklaştırma alacak. Ben de onları teşvik etmek adına bu yemekleri pişiriyorum. Bu yemeği neden pişirdiğimizi soruyorlar.
4 GÜN BAŞÖRTÜSÜZ KALDIM
Başka ne tür zorbalıklarda bulunuyorlar?
Geceleri İsrail askerlerinin baskınlarına maruz kalıyoruz. Girdikleri zaman evde hiçbir şey bırakmıyorlar. Evde bütün para, elektronik cihazlara el koyuyorlar. Köpeklerle arama yapıyorlar. Eve baskın yapılınca muhakkak bir kişiyi de göz altına alıyorlar. Hapishanedekilere sağlık imkânı sunmuyorlar. İlaç dahi verilmiyor. Tek yaptıkları sakinleştirici vermek. Ne temiz ne de pişmiş yemek veriyorlar. Kadınların, kadın polisler önünde bütün giysilerini çıkarmaları isteniyor. Eğer itiraz ederse erkek polis getirmek ve kameraya almakla tehdit ediyorlar. Ben gözaltındayken başörtümü aldılar ve 4 gün başörtüsüz kaldım.
Kadınlardan özellikle şehit anneleri gözaltına alınıyor. Bu insanların yaşları ve sağlık durumuna bakılmıyor. Özellikle şehit aileleri gözaltına alınıyor ve geçerli bir sebep yok. Küçük çocuklar gözaltına alınacaksa bunu ev hapsine çeviriyorlar. Tek başına kalmayacağı için bir ya da iki kişi daha onunla ev hapsine girmiş oluyor.
Çocuklarınızın eğitiminde durum ne peki?
3 tür okul var. Özel okullar, devlet okulları ve İsrail devleti okulları. Özel okullar çok pahalı, devlet okulları da dolu. Çocuklarımızı İsrail okullarına göndermek zorunda kalıyoruz. Tabi eğitimde Yahudileştirme var. Eğitim dilinin İbranice olması, bazı sokakların isimlerinin ibraniceleştirilmesi gibi. Ve insanlara İsrail kimliği verilmesi gibi şeylere de maruz kalıyoruz. Kimliklerimizi alıyorlar. Kimlikleri alınan insanlar burayı terk etmek zorunda kalıyor çünkü kimliksiz ne ekmek ne de ilaç alınamıyor.
KUDÜS ALLAH’IN VAADİ
Çok özlüyorsunuzdur…
Çok özlüyorum ama hiçbir şekilde de onu terk etmiyorum. İçine giremesem bile kapılarında bekliyorum. Son yasağım 11 aydır sürüyor. Bu özlemi giderebilmek adına hepsi kutsî toprak hepsinde aynı ruh vardır diyerek Mekke ve Medine’ye gittim ama orada “buranın bana ihtiyacı var” hissini duyamıyorum. Kudüs’e geldiğim zaman bunu hissediyorum. Bu özlemim hiçbir şekilde geçmiyor. Kendim giremesem bile kesinlikle çocuklarımı oraya gönderiyorum. İki çocuğum var, onları sabah namazında gönderiyorum akşama kadar orada kalıyorlar. Özellikle rahmet kapısında bulunmalarını rica ediyorum. Çünkü orası siyonistlerin hedefi.
Kudüs’e gitmeyenler neden gitmeli?
Mescid-i Aksâ’nın size değil, sizin Mescid-i Aksâ’ya ihtiyacınız var. Biz oraya yasaktan giremiyoruz ama siz ibadet amaçlı geliyorsunuz. Orada çok rahat ribat yapabilirsiniz. Bu konuda size ihtiyacımız var.
Kudüs bir gün gündemimizde, diğer gün değil. Sizce nedeni ne?
Kudüs’ü unutmanın nedeni, bir iman esası olarak görmememizden kaynaklanıyor. Ben bunu “Allah bir” gibi akide olarak görürsem sadece bunun için yaşarım. Kudüs, imanın esası kadar büyük bir şeydir. Bu sadece Filistinlilerin davası değil, bütün Müslümanların davası. Ben orayı orada bulunduğum için savunuyorum. Siz rahatça girdiğiniz için sizin savunmanız da mümkün.
Kudüs Allah’ın bize vaadidir. O sözünde durur. O sözünden asla vazgeçmez. Ama kuvvetli bir samimiyet gerekiyor. Buradaki soru şu biz bu vaadin gerçekleşmesine layık mıyız? Çalışıyor muyuz gafil miyiz? Ben inanıyorum, samimi bir şekilde çalıştığımız sürece bir gün özgürlüğün askerlerinden biri olacağız. Mescid-i Aksâ’nın avlusunda birlikte namaz kılacağız, oranın özgürleştiğini ve bayrağını birlikte astığımızı göreceğiz. Bunun için dua ediyorum.