AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım, seçim turuna geçen hafta Eyüp ilçesinden Eyüp Sultan Camisini ziyaret ederek başlamıştı. İstanbul’u ilçe ilçe dolaşmaya başlayan Yıldırım’ın geçen haftaki durakları arasında Çatalca ilçesi de vardı. Gerçek Hayat dergisi olarak Yıldırım’ın Çatalca turuna katıldık ve seçim havasını gözlemledik. İstanbul’a yönelik projelerine dair sorularımızı da yönelttik.
Büyükşehir Belediyesi başkan adaylığı için Meclis Başkanlığından istifa eden Binali Yıldırım, daha önce de Mart 2014 yerel seçimlerinde İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı için Ulaştırma Bakanlığı görevinden istifa etmişti. Aslında Yıldırım’ın 16 yıllık siyasi yaşamı bugüne kadar oldukça hareketli geçti. 2002’de İstanbul milletvekili seçilmesinin ardından Ulaştırma Bakanı oldu ve 58, 59, 60 ve 61’inci hükümetlerde 12 yıl kesintisiz görevini sürdürdü. AK Parti’nin 3 dönem kuralı nedeniyle bir dönem milletvekili seçilmeyen Yıldırım, sonraki dönem yeniden milletvekili seçildi. Daha sonrasında ise Başbakanlık görevini üstlendi. Başkanlık sistemine geçilmesinin ardından da Meclis Başkanlığına seçildi. Bugüne kadar hükümetlerde en alttan en üste kadar görev alan Yıldırım, zamanı geldiğinde koltuğu bırakmayı bilmesiyle tanınıyor.
POPSTAR GİBİ İLGİ GÖRÜYOR
Binali Yıldırım’ın Çatalca turunu takip etmek için, ziyaretin başlayacağı söylenen saatte AK Parti Çatalca İlçe Başkanlığı önündeydim. Genelde siyasilerin programları sarkar ve ilan edilen saatte başlamaz. Ancak Binali Beyin konvoyu tam zamanında parti binası önüne yanaştı. Binali Bey’i parti görevlileri ve çok sayıda seveni bekliyordu. Çocuğunun elinden tutup gelmiş anneler, orta-lise çağlarındaki gençler, kısacası her yaştan insan Yıldırım’ın inmesiyle birlikte araca doğru yöneldi. Öğrendiğime göre her gittiği yerde bir ‘popstar’mışcasına ilgiyle karşılanıyormuş Binali Yıldırım. Burada da öylesine yoğun bir ilgi vardı. Vatandaşlar hemen Yıldırım’ın etrafını sardı.
VATANDAŞLA BİREBİR İLETİŞİM
Binali Yıldırım’ın çevresinde bir koruma duvarı yok. Çünkü ekibinden özellikle vatandaşı engellememelerini, etrafında bir çember oluşturmamalarını istemiş. Yoğun kalabalığı aşabilen herkes Binali Bey’in yanına geliyor, fotoğraf çektiriyor, hâl hatır soruyor. Aslında gördüğüm kadarıyla vatandaşlar Binali Yıldırım’ı görmek, fotoğraf çektirmek, konuşmak için gelenler ve bir de derdini anlatmak için Binali Bey’e ulaşmaya çalışanlar olarak ikiye ayrılıyor. Derdini, sorununu anlatmak isteyenler için görevlendirme yapılmış. Bu vatandaşları görevliler dinliyor, notlarını alıyor, fırsat olursa Binali Bey’le de görüştürüyorlar.
ÇOCUKLAR SARILMAK İSTİYOR
Bu kalabalıkta çocuklar da unutulmamış. Erkek ve kız çocuklar için hazırlanmış oyuncaklar, alanı dolaşan görevliler tarafından çocuklara veriliyor. Yıldırım kendisini görmeye çalışan ve “Binali dedeee” diye seslenen çocuklara, el sallayarak cevap veriyor. Çocukların Yıldırım’ı sevmesinde, herkesin kabul ettiği samimiyeti ve sahiciliği etkili olsa gerek. Yoksa yanı başımda konuşan ortaokul çağındaki çocuklar neden “Ya ben bu adama sarılmak istiyorum” desin ki?
KAYIP ON YIL TELAFİ EDİLECEK
Seçim çalışmaları elbette bir ekip işi olarak ilerliyor. AK Parti ekibi, Çatalca’nın 39 mahallesini tek tek gezerek sorunları tespit etmişler ve bu sorunlara göre projeler oluşturmuşlar. Yıldırım STK temsilcileri ile buluştuğunda gerçekleştirmeyi istedikleri çalışmaların bir kaçından bahsediyor. Geri kalanını ise Çatalca Belediye Başkan adayı olan Mesut Üner’in tek tek anlatacağını ifade ediyor. “Mesut Başkan sizi mesut edecek” en çok söylenen slogan. Bir de “kayıp on yıl”ın telafi edileceği sık sık vurgulanıyor.
30 BİN BİNAYI GÜÇLENDİRECEĞİZ
Belediye hizmetlerinde asfalt, çöp toplama, elektrik gibi altyapıya yönelik sorunlar, özellikle son 15 yılda büyük ölçüde çözüldü. Fakat bu defa metropollerde hatta en küçük illerde trafik, otopark, ulaşım sorunları çok arttı. İstanbul’un trafik ve otopark problemleri için ne gibi projeleriniz var?
Adaylığımı açıkladığım ilk toplantıda “İstanbul 4.0” adını verdiğimiz bir vizyon açıkladık; İstanbul’un 2023 vizyonu. Bu vizyonda İstanbulluların kaliteli hayat standartlarına ulaşmasını sağlayacak her şey var. Elbette öncelik trafik sıkıntısı… Bu konuda önemli projelerimiz var. Raylı sisteme yapacağımız eklerle mevcut 170 kilometrelik raylı sistem uzunluğunu 517 kilometreye çıkaracağız. Toplu taşımadaki raylı sistemin oranını yüzde 48’e yükselteceğiz. Karayolunun toplu taşımadaki nispetini ise yüzde 60 azaltacağız. Her İstanbullu, evinden çıktığında 750 metre mesafede bir raylı sistem istasyonuna ulaşacak.
Mevcut otoyol ağımız olan 688 kilometreye, 118 kilometrelik otoyol ağı ekleyerek trafiğe alternatif otoyollar oluşturacağız. Trafikte gecikme süresi yüzde 20, duruş sayısı yüzde 30 azalacak.
Trafikteki ortalama hız yüzde 15, kavşak kapasitesi de yüzde 10 artacak.
YENİ 18 TÜNEL 843 OTOPARK
78 km uzunluğunda 18 adet tünel yapacağız. 241 noktada trafik sıkışıklığına neden olan kavşakları ve yolları düzenleyeceğiz. “Katılım kontrollü” akıllı kavşaklarla tali yoldan anayola erişim trafik ışığı vasıtasıyla düzenlenecek ve trafik sıkışıklığı azaltılacak.
İstanbul trafiğine kayıtlı araç sayısı 3 milyon 571 bin. Mevcut otopark sayımız bunun yüzde 20’sini oluşturuyor. İstanbul’daki otopark sorununu sokak ve mahalle ölçeğinde çözeceğiz: 39 ilçede 843 noktada 243 bin 823 araçlık otopark yapacağız.
Yolları trafiğe kapatmadan araçsız mahalleler oluşturmayı planlıyoruz. İstanbul’da 763 bin 60 araç şu anda yol kenarına park ediyor. Bu şekilde engelli, çocuk ve yaşlı vatandaşlarımızın hareket alanı kısıtlanıyor. Sokakları ve yol kenarı otopark alanlarını engelli, yaşlı ve çocuklu aileler için güvenli, yayalar için konforlu, bisiklet kullananlar için emniyetli olacak şekilde yeniden tasarlayacağız. Şu anda 7 bin 311 adet otopark mevcut. Bu sayıyı 2023’te 8 bin 283’e yükselteceğiz.
ŞOFÖRSÜZ METROBÜSLER GELECEK
Metrobüs kapasitesini şoförsüz otonom metrobüslerle yüzde 50 artıracağız. Bu şoförsüz otonom metrobüsler birbirleriyle ve duraklarla haberleşecek. Bu şekilde yeni durak ve araçlarla kapasite artacak. Ayrıca yeni metrobüs hatlarıyla da toplu taşıma seyahati yüzde 30 hızlanacak.
İstanbul’da trafikteki günlük araç sayısı 3 milyon, günlük yolculuk sayısıysa 31 milyon. 24 yeni transfer merkezi yapacağız. Bu vesileyle İstanbullu, park yeri aramadan, yağmurda ıslanmadan, güneşte yanmadan toplu taşımada aktarma yapabilecek.
Ağır vasıtaları şehirden uzaklaştırmak için 6 yeni lojistik merkezi kuracağız. Anadolu yakasında bir, Avrupa yakasında 2 olmak üzere toplam 3 otogar yaparak, otobüslerin şehir merkezine girmeden ulaşım hizmeti vermesini sağlayacağız. Şehir içindeki trafik yoğunluğu azalacak.
ÖNCELİĞİMİZ ÜST YAPI
Alt yapı hizmetlerinde oldukça tecrübeli olduğunuzu biliyoruz. Sizce bir büyükşehirde önce altyapı hizmetleri mi yoksa sosyal belediyecilik mi geliyor? Hangisine öncelik vereceksiniz?
Biz İstanbul’da 1994 yılında Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın göreve başlamasıyla İstanbul için çalışmaya başladık. Görevi devraldığımızda İstanbul’da 3Ç olarak adlandırdığımız “çöp, çamur ve çukur” her yerdeydi. Önce bu 3Ç’yi ortadan kaldırdık.
Aşamalarıyla anlatmak gerekir ise; 1994’te göreve geldiğimizde sokakları işgal eden çöp dağları vardı.
1.0 dediğimiz dönemde düzenli depolama, örneğin çöpü gömerek çevre sorunlarımızı çözdük. 2.0 döneminde gömülen çöpteki gazdan enerji ürettik. İstanbul 3.0 şeklinde adlandırdığımız dönemdeyse çöpü yakarak depolama alanından tasarruf ettik, yakılan enerjiden elektrik ürettik.
Şimdi artık İstanbul 4.0’a geçiyoruz. Çöpü kaynağında ayrıştıracağız. Sıfır atık politikasını her adımda uygulayacağız. İBB’nin tükettiği elektriğin yarısı yenilenebilir enerjiden sağlanacak. Çöpten değer üreteceğiz, sera gazı salınımını azaltacağız. Çevre bilincini her eve yerleştireceğiz.
Yani artık geldiğimiz noktada İstanbul’un büyük bir altyapı sorunu kalmadı. İstanbul 4.0 olarak adlandırdığımız belediyecilik vizyonumuzda ağırlıklı olarak üstyapıya yönelik çalışmalar yapacağız.
MÜTEAHHİT YETKİNLİĞİ ARAYACAĞIZ
İstanbul’da bina sağlamlığı, Kartal’da çöken evle birlikte yeniden gündeme geldi. İstanbul’daki binalarının yüzde 30’unun yıkılıp yeniden yapılması gerektiği söyleniyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
İstanbul’un dayanıklılığıyla ilgili çalışmamız mevcut. İstanbul ve İstanbullunun hayatına değen sorunlar, doğa olayları, sosyo-ekonomik ve kültürel stres, gıda ve sağlık sorunları, iklim değişikliği, ulaşım ve erişim yetersizliği. Sizin sorunuzdaki kentsel dönüşüm konusuna dönersek, burada 3 ana soruna çözüm üretiyoruz. Sorunlardan biri anlaşma. Bu konu belediye hakemliğinde. Ayrıca her dönüşüm alanına özel sözleşme yapılarak, müteahhit yetkinliği arayacağız. Yani deneyimi olmayan müteahhit bina yapamayacak.
İkinci sorun yoğunluk. Burada yapı stoğu analizi yapıp, yıkılacak ya da güçlendirilecek bina sınıflandırması yapacağız. Tasarım ilkelerini belirleyecek ve sürdürülebilir ve yerinde dönüşüm gerçekleştireceğiz.
Üçüncü konu finansman. Bakanlıkla ortak çalışma yapacağız. Emlak Konut, TOKİ ve KİPTAŞ aracılığıyla farklı finansman modelleri kullanacağız. Belediye kaynaklarının kullanımını sağlayacağız. Stoktaki konutlar değerlendirilip geçici konutlar verilecek. İstanbul için deprem dönüşümü şart ve 30 bin bina dayanıklı hale getirilmeli. Peki bu dönüşümü nasıl yapmalıyız, dikey değil yatay.
Cumhurbaşkanımızın vurguladığı son dönemde de çokça tartışılan liyakat kavramının belediyelerde karşılığı nasıl olacak?
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) bir hadisinde; “İşi ehline verin” buyuruyor. Bizim bakış açımız da tam olarak budur. AK Parti iktidarı ile Türkiye ehil ellere geçti, ülkemiz kalkındı. İstanbul için de AK Parti’nin temsil ettiği belediyecilik anlayışının sonuçlarından sanıyorum ki taraflı tarafsız herkes memnun. Ancak son dönemde Sayın Cumhurbaşkanımızın da dikkat çektiği gibi ihanet anlamına gelebilecek yapılaşmalar ortaya çıktı.
Bu yapılar kanser virüsü gibi yayılıyor ve sokak sokak mahalle mahalle cadde cadde şehri çürütüyor. Liyakat sahibi ellerde bu durum değişecek.