Mısır’daki darbeden en çok etkilenenlerden biri de sizin aileniz. Biricik kızınız Esma, Rabia Meydanındaki gösterilerde şehit oldu. Eşiniz ve oğlunuz hala hapiste. Bu durumda Türkiye’ye gelmeye nasıl karar verdiniz?
Eşimin hapse girmesiyle birlikte ailemizin her bireyine karşı ciddi baskılar uygulanmaya başlandı. Son olarak ailemizin en küçük bireyi Halit tutuklandı ve hakkında davalar açıldı. Diğer küçük oğlum Hüseyin’e de gelmeden önce bir dava açıldı. Biri 14, biri de 17 yaşında çocuklarımın. Orada kaldığım sürece hiçbir şey yapamıyordum. Eşimle oğlumu bile göremiyordum. Esma’nın davasını dünyaya duyurmak için buradayım. Normal şartlarda bizim Mısır’dan çıkmamız yasak. Ama Elhamdülillah Türkiye’ye gelebildik.
Başka bir Müslüman ülke değil de neden Türkiye’ye gelmeyi tercih ettiniz?
Çünkü burası güvenli ve kendimizi rahat hissettiğimiz bir yer. Türkiye Cumhurbaşkanı davamıza önem veriyor. Türkiye’den sesimizi dünyaya daha rahat duyurabileceğimizi düşündük.
Türkiye’ye gelmeseydik, çocuklarım hapse girebilirdi
Seçilmiş cumhurbaşkanını devirmek için bir darbe yapıldı Mısır’da. Ve sizin eşiniz de yönetimdeydi. Darbeden önce ve sonra hayatınızda olan değişimi anlatabilir misiniz?
Darbeden önce normal bir hayatımız vardı. Eşim, 2005 yılında meclis üyesiydi. Görevi süresince yolsuzlukları ortaya çıkarmak ve adalet için çalıştı. Darbeden sonra baskılar başladı, eşim ve oğlum Enes tutuklandı. Bana, hatta küçük çocuklarıma bile davalar açıldı. Buraya gelmeseydik çocuklarım hapse girebilirdi. Bir çocuğum ve eşim zaten hapiste. Çocuklarımın hapse girmemesi için buraya geldik. Mısır’da çocuklar bile askeri yönetime muhalif ise tutuklanıyor. Askeri rejim birçok suç işliyor, insan hakları yok sayılıyor. Şu anda Mısır hapishanelerinde 3 bin çocuk tutuklu bulunuyor. Oğlum Halit (17 yaşında) de iki kere tutuklandı ve bu süre içinde hapiste çok şiddetli işkencelere maruz kaldı. Ayrıca Mısır hapishanelerinde şu an birçok kadın ve genç kız da bulunuyor.
Türkiye’den davanızı nasıl sürdürmeyi düşünüyorsunuz?
Mısır’dan uzakta yapacağımız şeyler sınırlı. Ama insan haklarının korunması, adaletin sağlanması için elimizden geleni yapacağız. Basın yolu ile sesimizi duyurmaya çalışacağız. Bunun için Mısır’da birçok şey yaptık, direndik. Buradan da direnmeye devam edeceğiz.
Burada sizi destekleyen kişiler ve kurumlar var mı?
Evet, dernekler ve İnsan hakları örgütleri ile iletişim içindeyiz. Mesela İHH, eşim için İnsan Hakları Mahkemesine avukat gönderdi. Bu kuruluşlar ile tutuklulara yapılan ihlallerin son bulması için ortak çalışmalar yürütüyoruz. Türkiye’de ve dünyada üst makamlara bunu ulaştırmak için çabalıyoruz. Bu dava siyasi bir davadan önce insani ve ahlaki bir dava, her zaman ve her yerde mazlumların yanında olma davası. Türkiye hükümeti ve halkının duruşu açık, bunu hiçbir zaman unutmayacağız. Tarih bunu kaydetti. Adalet muhakkak yerini bulacak. Diğer bazı ülkeler ise darbeci Sisi’yi ağırladı. Bunu da unutmayacağız.
Oğlumun okulda olması gerekiyordu
Mısır hapishanelerinde tutuklulara nasıl davranılıyor? Mesela eşiniz ve oğlunuz nasıl muamele görüyor hapiste?
Mısır hapishanelerinde insan hakları ihlalleri çok fazla. Eşim, Mısır’ın en kötü hapishanesinde. Buraya ne yemek, ne ilaç, ne de kıyafet girebiliyor. Eşim ve oğlum tek kişilik hücrelerde, zindan gibi yerlerde kalıyor. Gece gündüz kavramları yok. Her türlü hakları ihlal ediliyor. Bulundukları yere Kur’an-ı Kerim’in bile girmesi yasak. Cuma namazı dahil, hiçbir namazı kılamıyorlar. Birçok kişi hapishanelerde işkence ile öldürüldü. Devrimin yıl dönümünde İçişleri Bakanı Yardımcısı eşime “Seni gözaltına alan subayın yerinde ben olsaydım seni öldürürdüm, buraya ölü olarak gelirdin’’ ifadelerini kullanmış. Oğlum Enes de iki yıldır hapishanede. O da tek kişilik bir hücrede kalıyor ve babasını göremiyor. Oğlum öğrenciydi, okulunda olması gerekirken, şimdi hapis yatıyor.
Sisi’nin bu zulmü ne zamana kadar devam eder sizce? Mısır’ın kurtuluşunu yakın görüyor musunuz?
Sisi çok fazla devam edemeyecek. Bir sürü insanı öldürdü, binlerce kişiyi tutukladı ve işkenceye maruz bıraktı. Biz Mısır halkının zafere ulaşacağına inanıyoruz ve özgürlüğe kavuşuncaya kadar bu askeri rejime direneceğiz.
Aktivist bir aile misiniz? Darbeden önce de mazlumlar için mücadele eder miydiniz?
Biz bütün mazlumların davasını kendi davamız gibi görüyoruz. Birçok Arap ülkesinde sorunlar var. İnşallah hepimiz özgürlüklerimize kavuşacağız. Aile olarak hep mazlumların yanında durduk şimdiye kadar. Esma bütün mazlumların davasını yüklenen biriydi. Yardım kuruluşlarında ve birçok dernekte çalışmalara katılırdı.
İnsanlar durup Esma’yı dinlerdi
Esma nasıl bir kızdı? Nelerle uğraşırdı? Biraz Esma’yı anlatır mısınız?
Esma 17 yaşındaydı, bir sene sonra üniversiteye gidecekti. İnsanlara yardım etmek, mazlumların derdine çare olmak için tıp bölümünde okumak istiyordu. Kültürlü bir çocuktu, birçok konferansa katılırdı. Yaşı küçük olmasına rağmen çok önemli sorular sorardı ve herkesi şaşırtırdı. İnsanlar durup onu dinlerdi. Kuran’ı ezberler ve başkalarına da ezberletirdi. Çeşitli merkezlerde Arap olmayan kişilere Arapça öğretmek için çalışırdı, onlara yardım ederdi. Toplumsal, siyasi ve iktisadi konularla ilgilenirdi.
Esma’nın şehadeti, oğlunuz ve eşinizin tutuklanması hayatınızı nasıl değiştirdi?
Bütün bu olanlardan sonra eski evimizde oturamadık, oradan taşındık. Bazen gelip diğer çocuklarımı da tutukluyorlardı çünkü. Bu yüzden orada kalamazdım. Bundan sonraki süreç, sürekli mahkemelere, eşim ve oğlumu ziyaret etmek için hapishaneye gitmekle geçti. Darbeden sonra her şey değişti, ama umudumuz var, İnşallah özgürlüğümüze kavuşacağız.
Meğer şehadete hazırlanıyormuş
Esma’nın şehit olduğu gün yanında mıydınız?
O gün hepimiz Rabia meydanındaydık. Seçilmiş bir lider darbe ile indirilmişti. Halkın özgürlüğü ve umutları elinden alınmıştı. Asker tanklarla, hatta uçaklarla etrafımızı sarmıştı. Meydana gitmeden önce Esma abdest aldı. Şimdi düşünüyorum da, şehadete hazırlanıyormuş meğer. Daha sonra Rabia meydanındaki hastaneye gidip yaralılara yardım etmeyi teklif etti. Oraya gittiğimizde Esma’ya uçaktan ateş ettiler. Hastaneye gittik ama hastanede ilaç yoktu ve tıbbi eşyalar kırılmıştı. Diğer hastaneler de kapalıydı ve doktorlar her ne olursa olsun Rabia Meydanından gelen kimsenin tedavi edilmemesi için uyarı alıyordu.
Esma yaşasaydı, yine o meydana gönderir miydiniz?
Yaşı küçük olmasına rağmen güçlü bir karakteri vardı Esma’nın. Gösterilere katılma konusunda çok ısrarcıydı. Ona gitme dediğimde “Gitmem gerekiyor, bu bizim davamız” diyordu. Esma ilk andan itibaren devrim gösterilerine ve bütün faaliyetlere katıldı. Onu o zaman da engelleyemedim, şimdi olsa yine engelleyemezdim.
Esma’yı rüyanızda görür müsünüz?
Evet, çoğu kez görüyorum. Babası, Esma şehit olmadan iki gün önce rüyasında onu gelinlikler içinde görmüş ve ona sormuş “Bu gün senin düğün gecen mi?” Esma da “Düğünüm akşam vakitlerinde değil, öğlen olacak demiş”. Ben de çoğu kez onu cennette, çok güzel elbiseler içinde gördüm, etrafında çocuklar oluyordu. Bana “Anne sabredin, inşallah zafer gelecek” diyordu. Birçok tutuklu Esma’yı rüyasında gördüğünü bize anlatıyor.
Tayyip Erdoğan, bir televizyon programında babasının Esma’ya yazdığı mektup okunurken gözyaşlarını tutamadı. Neler hissettiniz o zaman?
Az da olsa yeryüzünde kalan insanlığı hissettim.
O şefkatli çocuğu yeniden gördüm
Esma’nın abisi Ammar Biltaci şu an ailenin başındaki tek yetişkin erkek. Aileyi bir arada tutmak, hapisteki babası ve kardeşini kurtarmak için adeta çırpınıyor. Esma için: “Küçüklüğünden beri çok yardımsever ve şefkatli bir çocuktu” diyor.
Esma nasıl bir kardeşti?
Esma benden küçüktü, ancak benden büyük gibi davranırdı. Çok olgundu. Onun aklı ve deneyimi benden çok daha büyüktü. Bir çocuğunkine fazla gelen bir yaşamı vardı, çocuk gibi olmadı hiçbir zaman. Aktivist bir ruhu vardı. Lise öğrencisiydi ama onun yaşamı, düşünceleri, takıldığı arkadaşları bile çok olgundu. Hayatımıza girdiğinde ben beş yaşındaydım. Küçüklüğünden beri çok yardımsever şefkatli bir çocuktu.
Siz de Rabia meydanındaki protestolara katıldınız mı?
Evet, ben de oradaydım. Hatta Esma’yla Rabia meydanına gittiğimde, hayatımıza yıllar önce giren o şefkatli çocuğu tekrar gördüm.
Siz ne zamandır Türkiye’desiniz? Ne yapmayı planlıyorsunuz burada?
Bir yıldan fazladır Türkiye’deyim. Daha önce ziyaret etmişliğim vardı Türkiye’yi. Ama şimdi sürekli yaşamak için buradayım. Eğitimime devam etmeyi düşünüyorum. Diş Hekimliği eğitimime Mısır’da başlamıştım. Kıbrıs’ta tamamlayabildim. Şimdi de Marmara Üniversitesi’nde stajyerlik yapmayı planlıyorum inşallah.
Babanız ve kardeşiniz için neler yapıyorsunuz burada?
Bazı hukuki yollar araştırıyorum. İnsan haklarıyla alakalı bazı bağlantılar oluşturmaya çalışıyorum. Tutuklularla ilgilenen yerlerle bağlantı kurmaya çalışıyorum. 40 binden fazla insan yalan suçlamalarla tutuklu Mısır’da. Adalet sistemi sahte, yasaların anlamı yok. Yasaları kullanarak insanları ailelerinden ayırıyorlar. Tüm Mısırlılara tek bir mesaj veriyorlar: “Eğer bize karşı gelirseniz, olacağı bu.” Sisi’nin yaptıkları tamamen insanlık dışı. O tüm yargı sistemini insanları öldürmek için kullanıyor.