Kimileri “Devlet katliam yapıyor” diyor, kimileri de gerçek katilleri tanıyor. Tam olarak Diyarbakır’da neler oluyor?
Devlet katliam yapıyor diyenler, aslı astarı olmayan bir iftirayla devleti karalıyor. Emin olun devlet olmasa, Diyarbakır’da insanlar birbirini yer. Oradaki insanların bugüne kadar kanını emen terör, kanıyla beraber bütün benliğini, varlığını yer bitirirdi. Diyarbakır’ın başına musallat olan şey terör örgütü ve onun uzantısı olan bazı illegal yapılanmalardır. Bunlar maddi ve manevi açıdan Diyarbakır’ı sömüren organizasyonlardır. Kendi çocuklarını en pahalı kolejlerde okutan bu insanlar niye Diyarbakır’ın mazlum mahzun, içi dışı temiz, sinesi imanla dolu Kürt çocuklarının okumasının önüne engel koyuyor? Niye okulları yakıyor? Oradaki halkın cahil kalması, ekonomik açıdan terakki etmemesi için.
Diyarbakır’ın Sur kenti özellikle seçilen bir yer mi?
Özellikle seçildi tabii ki. Diyarbakır ekonomisinin omurgasını teşkil eden ticari sirkülasyon Sur’da oluyordu. Üç aydır Sur’da bu ticaretin bel kemiğini kırdılar. Sur’un arka taraflarında, ticaretin olmadığı meskün mahal dediğimiz yerde yaşayan ailelerin ekonomik durumları da iyi değil. Olan bitenin tamamı halkın en fakir kesiminin yaşadığı yerde oldu. Çünkü onları daha rahat kullanabiliyorlar. Bir de Sur, fiziksel yapısı, dar ve labirentvari sokakları itibariyle bu iş için çok elverişliydi. O fiziksel yapı da bu anlamda işlerine yaradı.
Yıllarca terörle iç içe yaşamış halk, terör örgütüne karşı nasıl mücadele edebilir?
Halkın mücadelesi, bugünden itibaren onlara verdiği desteği çekerek olur. Halk desteğini çekerse, bunlar güçlerini yitirir ve orada barınamazlar.
Polis, ekmek ve patates dağıtıyor
Sur’da ve sokağa çıkma yasağı olan diğer bölgelerde devlet güçleri halka nasıl davranıyor? Gözlemlerinizi anlatabilir misiniz?
Şunu özellikle söylemek isterim, AK Parti hükümetinden önce Diyarbakır’da polis ve askeri mekanizmaların mensubu olan güvenlik güçlerinin halka karşı çok merhametsiz, çok saygısız, rencide edici bir üslubu vardı. Polise tek soru soramazdınız, ağzınızın ortasına tokadı yerdiniz. Böyle bir barbarlık vardı. Allaha şükürler olsun AK Parti’nin gelişi ile beraber bunlar ortadan kalktı. İşkenceleriyle meşhur olmuş karakollar tarihin tozlu sayfalarına hapsoldu. Şu anda polisin o bölgedeki tutumu, devletin şefkat ve merhamet yönünü gösteriyor. Halkla ciddi manada alakadar oluyor. Mesela, Sur’da sokağa çıkma yasağı dolayısıyla fırınlar çalışmıyor, sular akmıyor, elektrikler kesik. Bugün halkın en doğal ve en elzem ihtiyaçlarını polis tedarik ediyor. Can güvenliğinin yüzde yüz tehlikede olduğu bir bölgede polis ekmek dağıtıyor, patates dağıtıyor. Dolayısı ile hükümetimizin, emniyet güçlerimizin, askerlerimizin oradaki çalışmaları takdire şayandır. Onlara bütün gönlümüzce teşekkür ediyoruz.
Bin küsur hain
1128 akademisyenin imza attığı, içinde “Devlet terörü” gibi ifadeler geçen bildiriyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Tamamen AK Parti’nin halkın gönlünde kurduğu tahtı yıkmak, başarılarını gölgelemek adına ortaya çıkmış insanlar bunlar. Ben bu akademisyenlerin bu şekilde ortaya çıkmasından rahatsız olmakla beraber sevindiğimi de söyleyebilirim. Her şerde bir hayır vardır buyuruyor Cenabı Hak. Bu şer gibi görünüyor, ama biz bu vesileyle bin küsur hainin varlığından haberdar olduk. Burada devletin alması gereken tedbirler var. Vatan haini olduğu tescillenmiş kişilerin ivedilikle görevlerine son verilmelidir. Veya adli soruşturma tamamlanana kadar açığa alınmalıdır. Biz genç beyinlerimizi bu alçaklara mı emanet edeceğiz?
Sur’da gelinen noktaya baktığımızda, sokağa çıkma yasağının 48. günündeyiz. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Ondan önce de sancılı bir ay vardı. Nereden baksanız 3 aylık sıkıntılı bir dönem geçti. Fakat bu operasyonların da olması gerekiyordu. Terör örgütleri ve uzantıları oradan temizlenene kadar ara vermeden de devam etmesi gerekiyor. Sevindirici bir şey söyleyebilirim; örgüt ve onun uzantısı olan organizasyonlar Allah’a şükürler olsun artık oradaki mukavemetlerini yitirdiler
Bölge halkının namusuna da göz diktiler
Bunu nereden anlıyorsunuz?
Sayın Başbakanımızın ve güvenlik güçlerimizin açıklamalarından anlıyoruz. Ve her gün zayiat vermelerinden anlıyoruz. Bir sevindirici bilgi de, oradaki terör örgütü ve onların siyasi kolunun, dün aldıkları halk desteğini bugün kaybetmesini gözlemlememiz. 7 Haziran’da Türkiye genelinde yüzde on üç oy alan HDP, yarın seçimlere gidilse yüzde dörtten fazla oy alamaz. Oradaki halkta bir bilinçlenme var. Kürt vatandaşlar, Kürtlerin haklarını müdafaa etmek için ortaya çıkıp Kürtleri öldürenleri, Kürt çocuklarının eğitim haklarına ambargo koyanları, okulları, camileri yakanları görüyor. Oradan kaçamayan halkın namuslarına bile göz diktiler. Basına pek yansımıyor böyle haberler, ama biz bunları bizzat yaşayanlardan duyuyoruz. Adama, “Evinin kapısı açık olacak, evinin istediğimiz odasında yatıp kalkacağız, lavabosunu, banyosunu istediğimiz zaman kullanacağız” diyorlar. Zaten iki göz bir ev. Adamın dört tane kızı var, eşi var, gelini var. O bölgenin halkının namusuna tasallut edecek kadar alçak ve şerefsiz bunlar. O kadar net söylüyorum.
3 yıldır Diyarbakır’da Milli Eğitim Müdürü yok
AK Parti hükümetine bu mücadelede söylemek istediğiniz bir şeyler var mı?
Hükümetimize de büyük görev düşüyor burada. Allah zeval vermesin onlara. AK Parti’nin gelişi ile bu ülke ihya oldu. Ama AK Parti’nin o bölgede yapması gereken bazı şeyler var. AK Parti’nin kuruluşundan bugüne kadar Diyarbakır’da on bir tane il başkanı değişmiş. Niye? Demek ki merkeze sağlıklı bilgi gitmiyor. On bir keredir bu hata tekerrür ediyor. Diyarbakır gibi bir yerde üç senedir İl Milli Eğitim Müdürlüğü makamının boş olduğunu kimse gündeme getirmiyor. Diyarbakır’ın sokaklarında bu rezaleti yapanların yaş grubuna bakıyorsunuz, dokuz-on iki-on yedi. Yani ortaokul ve lise öğrencileri. Biz bunlara ortaokul lise yıllarında vatan sevgisini, iman sevgisini aşılayamamışız. Hükümetimizin iyi niyetinden zerre kadar şüphem yok. Ama buradaki bu eksikliği de telafi etmeleri lazım.