Bir nesli FETÖ’nün kucağına bıraktılar

ÖNDER İmam Hatipliler Derneği Başkanı Halit Bekiroğlu, 28 Şubat sürecinde İmam Hatiplerin önü kapatılınca, dindar ailelerin çocuklarını Fetullahçıların okullarına göndermeye mecbur kaldığını söylüyor. Bekiroğlu, “ Maalesef o dönemden itibaren FETÖ okullarının önü açılmış oldu. Derinlerde birileri bunu planladılar ve muhtemelen bu doğrultuda Fetullahçılarla bir ittifak yaptılar. Biz bir kuşağı kaybettik. Adeta bir nesil Fetullah Gülen’in kucağına bırakıldı” diyor.

28 Şubat sürecinin en çok zarar verdiği kurumlardan biri de İmam Hatip Okulları oldu. Sizce 28 Şubat’ın İmam Hatiplere bakan yönü neydi?

O dönemin rejimi, Türkiye’de dindar insanların hayatın farklı alanlarında; siyasette, sosyal alanda, ticarette, bürokraside etkili olmaya başlamasıyla, bu işin kaynağına inmeye çalıştı ve bu işin kaynağında da din eğitiminin, daha özelde ise İmam Hatiplerin olduğunu fark ettiler. Dolayısıyla bu yükselişin, muhafazakarlaşmanın, dindarlaşmanın önünü kesmek için en önemli hamlelerden birinin İmam Hatipleri işlevsiz hale getirmek olduğunu düşündüler. Bence bu nedenle 28 Şubat’ta İmam Hatiplere bir müdahale yapıldı. 28 Şubat’ın farklı saiklerinden bahsedebiliriz ama bence en temel saik budur. Dolayısıyla 28 Şubat’ın tam da göbeğinde İmam Hatip meselesi yatıyor.

 İmam Hatiplere nasıl bir operasyon yapıldı?

28 Şubat öncesinde İmam Hatip öğrencilerinin sayısı 500 bin civarındaydı. 28 Şubat’ta özellikle İmam Hatiplerin orta kısımlarının kapatılmasıyla bu sayı birkaç yıl içinde 60 bine kadar düştü. İmam Hatiplerin orta bölümünün kapatılmasıyla daha genç yaşta din eğitimiyle tanışacak olan kuşağın önü kesildi. İmam Hatip sadece 4 yıla mahkum edildi. Sadece bu değil tabi, bununla birlikte katsayı engeli çıktı. Çok ciddi bir sınırlama getirilerek İmam Hatip mezunları İlahiyat dışında bir alana giremez hale geldiler. Aileler çaresizlik içinde kaldı, bir kısmı çocuklarını son sınıfta İmam Hatiplerden alıp başka bir okuldan mezun etmeye çalıştılar. Bazıları hiç göndermedi.  İmam Hatipten mezun olan çocuklarımızın önemli bir kısmı katsayı engeline maruz kaldığı için yurt dışında okumak zorunda kaldılar. Buradan çok büyük bir insan kaynağı kaybı oldu. Çok büyük mağduriyetler yaşandı. Gözaltılar, okul aile birliklerine yapılan müdahaleler, sadece okullarının önünde bekledikleri için daha ortaokul çağındaki öğrencilerin kelepçelenmesi, saçlarından tutulup yerlerde sürüklenmesi gibi dilimizin varmadığı olaylar yaşandı. 13- 15 yaşlarındaki çocuklar şiddete maruz kaldılar, sürüklenerek okullarından dışarı atıldılar. Bence en önemlisi ciddi bir boşluk oluştu ve o boşluğu Fetullahçılar doldurdu. Dindar aileler İmam Hatipler olmayınca çocuklarını o okullara göndermeye mecbur bırakıldılar. Maalesef o dönemden itibaren FETÖ okullarının önü açılmış oldu.

Sizce bu hesaplanmış bir hamle miydi?

Ben planlandığını düşünüyorum. Yani bunun bu şekilde ön görüldüğünü düşünüyorum. Derinlerde birileri bunu planladılar ve muhtemelen bu doğrultuda Fetullahçılarla bir ittifak yaptılar. Tabi bunun belgesini ortaya koymamız mümkün değil ama 28 Şubat genel anlamda dindarlara yönelik bir darbe girişimi olmasına rağmen, “dindar” bir hareket olarak kendini lanse eden Fetullah Gülen hareketi bundan ciddi bir darbe almadığı gibi çok büyük bir avantajla çıkmış oldu. Bir de 70’li yıllardan bu yana Gülen’in İmam Hatiplerle ilgili bakışının olumlu olmadığını yakınen biliyoruz. Çünkü İmam Hatip eğitim modeli körü körüne tabi olmaya engel bir olan, soru sormaya, sorgulamaya, itiraz etmeye müsait bir eğitim modeliydi.

28 ŞUBAT TARİHTE BİR KARA LEKE

İmam Hatiplere yönelik baskılar sonrası İmam Hatiplerin durumu ne oldu?

Bazı okullar kapandı ya da kapatıldı. Kapatıldı demeyi daha uygun görüyorum. Direnmelere, mücadelelere rağmen bazı okulları maalesef kurtaramadık ama kaderin bir tecellisidir; günümüze gelinceye kadar, kapatılan okulların hepsi aşama aşama İmam Hatip’e dönüştü. Bu da Allah’ın bir lütfu, milletimizin kararlılığı. Ama şunu unutmamak lazım, Anadolu’nun birçok yerinde, İstanbul’da İmam Hatip okulları kapanmasın diye müthiş gayretler ortaya kondu. Söğüt’te Mustafa amcamız okul kapanmasın diye tek tek köyleri gezip, köylerden öğrenci buldu. Bu çocukların maddi imkanları yok diye zeytinliklerde zeytin toplayıp, yağını çıkartıp satarak çocuklara burs verdi. Bunun gibi buğdaylarını toplayıp bağışlayanlar, küçücük dükkanında sattığı ürünü bağışlayanlar, bileziklerini bağışlayanlar adeta Kurtuluş Savaşı’ndaymışcasına fedakarlık yaptılar. Ama 28 Şubat’ın 2o. yılında geriye dönüp baktığımızda, gerçekten tarihte bir kara leke olarak duruyor. Biz geleneğimiz, inancımız dolayısıyla yaşadığımız olumsuz şeylerden bahsetmek istemeyiz ama tarih 28 Şubat’ı büyük bir kara leke olarak yazacak.

Bu süreçte insanları ayakta tutan ne oldu?

Biz yine inancımız gereği “Olanda hayır vardır” deriz. Bir kapı kapanırsa Allah başka birini açar. Bizim de mücadele azmimizi, kararlılığımızı doğuran bu inançtır. Ancak şu yanıyla gerçekten üzücüdür. Biz bir kuşağı kaybettik. Adeta bir kuşak Fetullah Gülen’in kucağına bırakıldı. Bu ülke adına yetişecek, birikimli, meselelere çok yönlü bakabilen, dinini geleneğini de modern ilimleri de bilen bir kuşak maalesef kayboldu. Bugün yaşadığımız toplumsal, ahlaki erezyonlarda din eğitimin yeniden baskı altına alınmış olması, İmam Hatiplerin, Kur’an kurslarının, başörtüsünün engellenmesinin çok ciddi etkisi var. Bu anlamda bakarsak ülke olarak 10 -15 yılımızı, bir kuşağımızı kaybettik.

Şimdi baktığımızda İmam Hatip Okullarında durum ne? Travma atlatıldı mı?

İmam Hatiplere şu anda başlayan kuşak 28 Şubat’ı sadece bizden duyuyorlar. Olumsuz bir dönem olduğunu biliyorlar, bilmelerinde de fayda var. Bu yeni kuşak o travmayı yaşamadığı için aslında avantajlı bir durumda. O zorlu ortamları yaşamadıkları için bir yönüyle de rehavete müsait bir yapıları var. Ama ben bunu olumsuz bir durum olarak görmüyorum. 15 Temmuz’da da bunu yaşadık. Bizim kendi halinde, apolitik dediğimiz, ortaya irade koyamayacağını düşündüğümüz gençler 15 Temmuz’da dimdik ayakta tankların karşısındaydılar. Bu yeni kuşak inşallah çok daha donanımlı şekilde geleceğe hazırlanacaklar. Ortaokulları da dahil ettiğimizde İmam Hatipler kendi kuşağını yeni yeni mezun etmeye başladılar. Önümüzdeki 3- 5 yıl içinde çok daha iyi bir noktaya gelecekler. Nitekim 2012’den bu yana TEOG ve üniversite sınavlarında İmam Hatiplerin bir yükselişi var ve çok yönlü bir başarı ortaya konuyor. Sadece akademik başarı da değil; spor, sanat, kültür ve sosyal alanlarda… Hem fiziki yapıları, hem de muhtevasıyla çok nitelikli okullar haline geldi.

Benzer konular