Yahudiye dost Müslüman’a düşman Suudi rejimi, üç mutedil âlimi idam etmeye hazırlanıyor. Güya terörist suçlamasıyla DEAŞ ve türevlerine eşitlenmek istenen bu üçlünün aslında kim olduğunu Riyad’da oturanlar bilmiyor mu? Müslüman Kardeşlere, Filistin’e ve İslam birliği davasına sahip çıktıkları için ödetilen bir bedel söz konusu. Suud rejimi İsrail ile aynı yatağa girerken buna şiddetle tepki verecek, toplumu peşinden sürükleme potansiyeli yüksek insanları aradan çıkarmak, harcamak istiyor. Mevzu bundan ibaret. Medyada ve kamuoyunda tepki yükselmezse bu mazlumlar her an infaz edilebilir. Bu noktada Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a büyük görev düşüyor.
Geçen yıl Suudi Arabistan İslâmî İşler Bakanı Abdullatif Al Şeyh hacı adaylarını göndermede kolaylık sağladığı için İsrail’i övmüş, Katar’ı “Bir İsrail kadar olamadınız” diyerek eleştiri yağmuruna tutmuştu. Suudi bakanın pasını alan İsrail fırsatı kaçırmamış, Dışişleri Bakanlığına ait Arapça yayın yapan Twitter hesabından 4 bin hacının işlemlerine kolaylık getirildiği propagandasını yapmıştı. Bu elbette danışıklı bir döğüşten ibaretti. İslam dünyası nezdinde Katar beş paralık bir devlet olarak ilan edilecek, İsrail sempatik gösterilecekti.
Güya şeriat ile yönetildiğini iddia eden ‘Tevhid Devleti’(!)nin Siyonistler ile son yıllarda hemen her alanda iş tuttuğu biliniyor. İstihbarat mekanizmasını İsrail eliyle yenileyen Suudiler, ticaretten tarıma pek çok konuda İsrail’in arka bahçesi haline gelmiş durumda. İşin ilginci, bu akıma din kurumlarının ve din adamlarının da katılması hatta öncülük etmeye başlaması.
Rabıta neyin peşinde?
Ülkemizde kısaca Rabıta olarak bilinen ‘Rabıtat-ül Alem-il İslami’ yani ‘Dünya İslam Birliği’nin genel sekreterliğini eski Adalet Bakanı Dr. Muhammed Abdulkerim el İsa yürütüyor. Aynı zamanda Uluslararası İslami Helal Organizasyonu’nun başında bulunan El İsa, geçtiğimiz günlerde bir Amerika gezisine çıktı. 29 Nisan’da New York Sinagogu’nda ‘Vicdani Temyiz Vakfı’nin kurucu başkanı Yahudi hahamı Arthur Schneier ile bir araya gelen El İsa, burada ‘dünyadaki dini merkezlerin korunması’ anlaşmasına imza attı.
El İsa’nın Haham Scheier’den önceki durağıysa New York Piskoposu Timothy Cardinal Dolan oldu. El İsa piskopos ile St. Patrick Katedrali’nin bitişiğindeki özel rezidansında buluştu.
Ertesi gün 30 Mayıs’ta Amerikan Yahudi Komitesi’ni ziyaret eden El İsa, 1 Mayıs’ta İsrail’de anılacak Holokost Anma Günü münasebetiyle Komite Başkanı David Harris ile ‘karşılıklı mutabakat zaptı’ imzalamayı unutmadı.
Mutabakat zaptında yer alan bir maddeye göre El İsa gelecek yıl Berlin’de yapılacak Amerikan Yahudi Komitesi’nin Küresel Forum’una özel davetli kimliğiyle katılacak, aynı zamanda Ocak ayındaki ‘Auschwitz’in kurtuluşunun 75. yılı’ törenlerine iştirak edecek. Daha sonra Amerikan Yahudi Komitesi, Rabıta teşkilatına iade-i ziyarette bulunacak. Yalnız bir sorun var. Rabıta’nın merkezi Mekke’de bulunuyor. Malûm, gayrimüslimlere Mekke-i Mükerreme’ye giriş yasak(!). Suudi hükümeti daha önce pek çok kez ihlal ettiği bu durumu Amerikan Yahudi Komitesi için de ihlal edecek mi? Şüphe duymuyoruz ama yine de takipçisi olacağız.
Holokost Müzesi’ni ziyaret
2018 Ocağında Washington’da bulunan Holokost Anma Müzesi’ni ziyaret ederek bir ilke imza atan El İsa, Yahudi medyasının önde gelen yayınlarından The Algemeiner’e röportaj vermiş ve “İslam dininin Yahudiliğe saygı duyduğunu, Yahudilerin saygın olarak yaşama hakkına özen gösterdiğini” ifade etmişti. İsrail hesabına çalışan ABD’deki önde gelen Siyonist kurumları ziyaret edip Siyonist din adamlarıyla sarmaş dolaş pozlar veren; Yahudilerin saygınlığından, yaşam haklarından dem vuran Rabıta genel sekreterinin bir kez olsun Filistin’in saygınlığından, Filistinlilerin hayat haklarından söz ettiği duyuldu mu? Madem oralara kadar gitmişsin, mütekabiliyet esası gereği niçin Müslüman Filistinli kardeşinin hakkını aramıyor, hukukunu talep etmiyorsun? Üstelik bunu talep edecek birkaç resmi merciden birisi olarak ‘Dünya İslam Birliği Genel Sekreteri’ etiketini taşıyorsun! O zaman bize sormak düşüyor. Sen kimi temsil ediyorsun?
Haham el üstünde, Müslüman âlime idam
Hahamlarla sarmaş dolaş, yapış yapış fotoğraflar çektirenler sıra Müslüman âlimlere gelince bir anda cellat kesiliveriyor. Fikriyatını, zikriyatını beğenmeyebilirsiniz ama neticede İslâmî hakikatleri dile getirdiği için zindana kapatılan, zindan bir yana idama mahkûm edilen Müslüman din âlimine sahip çıkmak boynumuzun borcudur.
Suudi Arabistan’da bilhassa gençliğin İslam çizgisinde kalması için büyük çabalar gösteren üç davetçiye karşı yapılanları nefretle kınıyor ve lanetliyoruz! ‘Reform’ diyorsunuz, yakıp yıkıyorsunuz. ‘Diyalog’ diyorsunuz, zindanlara atıyorsunuz. ‘Hoşgörü’ diyorsunuz, idam sehpasına götürüyorsunuz. Ne için reform, kiminle diyalog, kime hoşgörü?
Hadis hafızı Selman Avde sadece Suudi Arabistan’da değil, bütün Arap dünyasında milyonlarca insanı peşinden sürükleyen bir davetçi olarak size ne yaptı? Katar ile aranın düzelmesini istemek suç mu? Bunu eğer suç olarak görüyorsanız samimi olun ve o zaman arabulucuk yapan Kuveyt Emiri’ne de tepkinizi en sert şekilde gösterin. Keza Avad el Karni ve Ali el Ömeri de öyle. Suudi hükümeti tarafından yapılan terör suçlaması tam anlamıyla kepazelik. Hangi terör suçu bu? Vantrilog gibi “hım, hım” yaparak karnından konuşan Suudi yetkililer adam gibi çıkıp “şudur ve de şudur” diyebilecek durumda mı?
Cemal Kaşıkçı ne demişti?
Kahpe Suudi rejimi tarafından haince katledilen rahmetli Cemal Kaşıkçı’nın dediği gibi: “Selman Avde’yi aşırı dinci gördükleri için değil, tam aksine fazla ılımlı buldukları için idam edecekler. Zaten bu yüzden onu tehdit olarak görüyorlar!”
Güya terörist suçlamasıyla DEAŞ ve türevlerine eşitlenmek istenen bu üçlünün aslında kim olduğunu Riyad’da oturanlar bilmiyor mu? Müslüman Kardeşlere, Filistin’e ve İslam birliği davasına sahip çıktıkları için ödetilen bir bedel söz konusu. Suud rejimi İsrail ile aynı yatağa girerken buna şiddetle tepki verecek, toplumu peşinden sürükleme potansiyeli yüksek insanları aradan çıkarmak, harcamak istiyor. Mevzu bundan ibaret.
Yaşasın zalimler için cehennem!!!