Arap baharının en umut veren ülkesiydi Mısır. Kışa dönen baharın üzerinden tam 6 yıl geçti. 25 Ocak 2011’de Mübarek’e karşı ayaklanan ve 846 şehit veren Mısırlının demokrasi ve özgürlük hayallerini darbeye kurban ettiler. Ülke tarihinin en kritik dönemecinde yeniden ayağa kalkma ve modern dünyaya ayak uydurma rüyalarını, Nil’in serin sularına gömdüler. Bugün Mısır tam anlamıyla kaos içinde.
Abdulfettah Sisi, darbeyi planlayıp eline tutuşturan sözde dostlarını hayal kırıklığına uğrattı. Mısır ekonomisi son yılların en kötü dönemini yaşıyor. Enflasyon yüzde 30.2 düzeyinde. Bu 1986 yılından beri en yüksek rakam. Darbenin ardından Körfez ülkelerinden ve Batı’dan gelen milyarlarca dolarlık mali yardıma rağmen neredeyse bütün ürünlerde fiyatlar yüzde 100 artmış durumda. Halkın alım gücü azaldıkça ülkede huzursuzluk ve hoşnutsuzluk da artıyor. Ailelerde ciddi dağılmalar ve hatta intiharlara varan olaylar yaşanıyor. Geçtiğimiz hafta bir baba iki çocuğunu Nil nehrine atarak ölümlerine neden oldu. Yakalanan Mısırlı baba onlara bakamadığı için psikolojisinin bozulduğunu ve böyle bir yönteme başvurduğunu söyledi. Yine Kahire’nin önemli çarşılarından birinde esnaflık yapan bir kadın satışların azalması ve işlerini yoluna koyamaması nedeniyle dükkanının önünde kendisini asarak intihar etti.
Terör olayları önlenemiyor
İşsizlik rakamları da almış başını gidiyor. Bugün itibariyle kayıtlı işsiz oranı yüzde 12.4. Kayıtdışına baktığımızda bunun neredeyse iki katı olduğunu görüyoruz. Kişi başına düşen milli gelir 2700 dolar civarında. Ülkenin önemli gelir kaynaklarından biri olan turizm ise terör olayları yüzünden bir türlü toparlanamıyor.
Geçtiğimiz hafta Tanta’daki iki Kıpti kilisesine yönelik saldırı da ülkedeki bu istikrarsızlığı derinleştiriyor. Sisi terör olaylarını 6 ay içinde bitireceğini açıklamıştı. Ne var ki saldırılar engellenemiyor. Darbe ile ülkeyi karanlığa sürükleyen Mısır ordusu, terör saldırıları karşısında aciz durumda. Terör Mısırlılara bu gerçeği gösteriyor. Bu da elbette halkın moralini ve güvenini azaltıyor.
Mursi, Sina sorununu çözecekti
Oysa ülkenin ilk seçilmiş cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye fırsat verilseydi ekonomik, sosyal ve güvenlik politikaları konusunda atılan ciddi adımlarla Mısır bugün çok daha güçlü, çok daha özgürlükçü ve çok daha güven içinde olabilirdi. Zira Mısır’ın en temel güvenlik sorunu Sina yarımadasından kaynaklanıyor. Mısır’ın geneline kıyasla geri kalmış ya da özellikle geri bırakılmış Sina yarımadası El Kaide ya da bugün itibariyle DEAŞ terörüne ev sahipliği yapıyor. Mübarek rejiminin gözden uzak tuttuğu bölge terörün kaynağı. Ensar Beyt el-Makdis örgütü, 2014’te DEAŞ’a biat ettiğini açıklayarak Mısır genelinde saldırılarını artırdı. Mısır yönetimi ilk kez Muhammed Mursi ile Sina konusunda adım atmıştı. Bu bölgeye ilk giden Cumhurbaşkanı da Mursi olmuştu. Mursi’nin Sina sorunun çözmek için önemli planlar hazırladığını da biliyoruz. Ancak bugün ülkeyi tehdit eden saldırıları çözmek şöyle dursun Sina konusu giderek derinleşen bir sorun halini alıyor.
İhvan’a oy veren Mısırlı devletine küs
Bir başka önemli nokta ise 2011 ve 2012’de yapılan seçimlerinde İhvan’a oy veren yüzde 50’ye yakın Mısırlının darbe nedeniyle devletine karşı küs durumda oluşudur. Zira Mısır halkı kendi seçtiği meclisin 3 Temmuz 2013 askeri darbesinden bir yıl önce Mübarek dönemi yargıçlarından oluşan Mısır yargısı tarafından kapatılmasından dolayı derin hayal kırıklığı yaşıyor. Bu kesimlerin ekonomiye katkısı da haliyle çok zayıf. Halkın devletine olan küslüğü binlerce kişinin öldürüldüğü askeri darbenin ardından daha da derinleşmiş ve toplumsal barış ciddi yara almış durumda. Darbe nedeniyle yüzlerce siyasetçi, binlerce Mısırlı ülke dışına kaçtı.
Sisi için çember daralıyor mu?
Terör olayları nedeniyle ülkede üç ay sürecek olağanüstü hal ilan edildi. Bu durum Mısır’da yükselen tansiyonu daha da yükseltecek. Zira zaten son 4 yıldır ülkede her şey olağanüstü yürütülüyor. Darbe yanlısı medya dışındaki bütün farklı televizyonlar, gazeteler, internet siteleri kapatıldı. Demokrasi taleplerine ve taliplerine asla göz açtırılmıyor. Mevcut durumdan zoraki de olsa en mutlu olanlar beyaz Mısırlılar yani jakoben azınlık ve zenginler. Olağanüstü hal bugün için Sisi rejimini rahatlatmış olsa da üç ay sonra kartlar tekrar açılacak. Darbeci generalin 4 yıldır çözemediği sorunları sihirli bir değnekle 3 ay içinde çözmesi mümkün değil. Bu durum kulislerde konuşulan “Sisi’ye ordu içerisinden darbe yapılacak” söylentilerini güçlendiriyor. Sisi bu yüzden Trump’ın yanında Mısır halkının onur ve haysiyetini düşürecek rollere girdi. Aynı rolü Avrupalı liderler önünde de oynuyor. Eğer kısa süre içinde olumlu sinyaller alamazsa kendi akıbetiyle ilgili de düşünmesi gerekecek.
Şu çok açık ki Türkiye’de 15 Temmuz darbesini başaramayanlar Mısır’da bunu 3 Temmuz’da başarmışlardı. Darbenin figüranı askerler sırtlarını sıvazlayan çevrelerden kurtulduklarında ülkelerine nasıl bir zarar verdiklerini daha net görecekler.