“Körfez ülkelerini demiryolu projesiyle İsrail’deki Hayfa limanına bağlıyoruz. Böylece Hicaz Demiryolu’nu yeniden işler hale getirmiş oluyoruz.”
Yisrael Katz – İsrail Ulaştırma Bakanı
Londra’da çıkan Suudi gazetesi İylaf 13 Aralık 2017 günü İsrail Ulaştırma Bakanı Yisrael Katz ile bir röportaj yaptı. 2003 yılından beri İsrail kabinesi içerisinde çeşitli bakanlık görevlerinde bulunan Katz sadece Ulaştırma Bakanı değildi. 2015 yılından bu yana son derece önemli İstihbarat Bakanlığı görevini de yürütüyor, aynı zamanda İsrail devletinin bekasını ilgilendiren konularda politika üreten, bir anlamda “İsrail derin devletini ifade eden” Güvenlik Kabinesi içinde yer alıyordu. İşte bu adam, ofisindeki duvara asılmış Ortadoğu haritası üzerinde parmağını bir takım çizgiler üzerinde gezdirerek İylaf gazetesinin İsrail muhabiri Mecdi Halebi’ye şunları anlatıyordu:
“Görmüş olduğun gibi bölgesel bir proje bu. Burada Suudi Arabistan, Bahreyn ve Birleşik Arap Emirlikleri arasındaki demiryolu hattı var. Bak, bu da bizim elimizdeki Hayfa ile Bisan arasındaki hat. Bu hattı, Ürdün tarafındaki Şeyh Hüseyin Köprüsü’ne dek uzatacağız. Buradan sonra Suudi Arabistan’a dek olan hattı yapmak Ürdünlülerin işi. Oradan projemiz Suudi Arabistan demiryolu hattına bağlanacak. Böylece Körfez ülkelerini olduğu gibi İsrail’deki Hayfa limanına bağlamış oluyoruz. Gördüğün gibi projemiz hazır durumda. Yapımı da bir iki sene içinde çok rahat tamamlanır. Körfez ülkelerine sunduğumuz teklif işte bu. Bu proje sadece ekonomik işbirliğini getirmiyor aynı zamanda bölgesel barışın teminatı oluyor.”
Arap köprüsü şirketi
23 Eylül 2018 günü ajanslara bir haber düştü. Ürdün Başbakanı Ömer er-Rezzaz, başkent Amman’daki Arap Köprüsü Şirketi genel kurul toplantısında Mısır Ulaştırma Bakanı Hişam Arafat ve Irak Ulaştırma Bakanı Kazım Fincan’la bir araya gelmişti.
Ürdün Başbakanı Rezzaz, üç Arap ülkesi arasındaki ekonomik işbirliğinin daha da etkinleştirilmesinin gereğine dikkat çekiyor, “Ürdün, Mısır ve Irak arasında, bölgede karşılaşılan zorluklar ışığında ekonomiyi yeniden canlandıracak bir blok inşa edilmeli” diyordu.
Dahası, toplantıda Mısır, Ürdün ve Irak’ı birbirine bağlayacak demir yolu projesi de gündeme gelmiş, Ürdün başbakanı “Bu proje, üç ülkenin entegrasyonuna katkıda bulunacak” demişti.
Uzun zamandır Nil Nehri ve Kızıldeniz üzerinde gemi turları düzenlemenin ötesinde pek işe yaramayan Arap Köprüsü projesinin yıllar sonra da olsa nihayet üzerindeki tozu atıyor olması önemli. Üç devletin inisiyatifiyle kurulan Arap Köprüsü Şirketi; Irak, Mısır ve Ürdün’ün eşit hisseye sahip olduğu ödenmiş 6 milyon dolarlık sermaye ile 1985 yılında faaliyete başladı. Şu anda 7 gemiden oluşan bir filosu var. Tüm varlıklarının toplamı 140 milyon dolar civarında. Ürdün’ün Akabe limanıyla Mısır’ın Nüveybe limanları arasında, yani Asya ile Afrika arasında gerçekleştirdiği feribot seferleriyse en belirgin faaliyeti.
Arap Köprüsü projesi, demiryolu ile Kahire’yi Bağdat’a bağlamayı on yıllar önce başarmış olmalıydı. Peki, şimdi başarabilecek mi?
Ortadoğu’da yol savaşları hikâyesi
Beyrut merkezli Birleşmiş Milletler Batı Asya Ekonomik ve Sosyal Komisyonu, 1998 yılından bu yana Meşrık denilen Doğu Arap bölgesinde (Mağrip malumunuz Batı Arap bölgesi yani Kuzey Afrika) entegre bir ulaşım sistemi üzerine kafa yoruyor. Mısır’dan Katar’a, Suriye’den Yemen’e karayolu ve demiryolu ağlarıyla birbirine bağlanmış bir coğrafya tahayyülünden bahsediyoruz. Nitekim bu uğraş 2001 yılında meyvesini veriyor. Birleşmiş Milletlerin öncülük ettiği Doğu Arap Bölgesi Uluslararası Yol Anlaşması, 10 Mayıs 2001 tarihinde üye devletlerin imzasına açılıyor. Anlaşmanın 6. Maddesinde yer alan yürürlüğe girme koşuluna göre en az 5 üye devlet tarafından kabul edilip onaylanması ve bu onayın üzerinden 90 gün geçmesi gerekiyor. Fakat 19 Ekim 2013 tarihine dek anlaşmayı sahiplenmesi beklenen beş devlet bir türlü ortaya çıkmıyor. Anlaşma yaklaşık iki buçuk sene yürürlüğe girmeyi, sahiplenilmeyi bekliyor. Bölgede yer alan 14 devletten 13’ünün imzasını ise ancak 2011 Mayıs’ında elde edebiliyor.
Araya 11 Eylül ve Irak işgali girdi
Doğu Arap Bölgesi Uluslararası Yol Anlaşması’nın imzaya açılmasından yürürlüğe girmesine değin geçen iki buçuk yıllık süre içerisinde bakalım neler olmuş? Neler yaşanmış ki, üzerinde yıllarca çalışılan bir anlaşma masada öylece kalakalmış? Bir de şu: Anlaşma o zaman üye ülkeler tarafından sahiplenilseydi, bugünkü Ortadoğu manzarası acaba ortaya çıkar mıydı?
10 Mayıs 2001’de hazırlanan anlaşmanın üzerinden dört ay geçmişti ki ABD’de 11 Eylül saldırısı gerçekleşti. Başta Doğu Arap Bölgesi Uluslararası Yol Anlaşması olmak üzere Ortadoğu’ya ilişkin bütün planlar ya rafa kaldırıldı ya da askıya alındı. Geriye sadece ABD’nin planı kalmıştı: Ortadoğu’yu lime lime etmek, çiğnenmesi ve hazmı kolay küçük parçalara ayırmak. Karayolları ve demiryollarıyla birbirine bağlanmış, bütünleşmiş, kucaklaşmış bir Ortadoğu’ya karşılık; silahlarla, etnik ve mezhep temelli çatışmalarla birbirinden koparılan, birbirine düşman edilen bir Ortadoğu haritası için düğmeye basılmıştı. Nitekim 11 Eylül sonrası Afganistan üzerinde yapılan provanın ardından 2003 yılında Irak’ın işgali gerçekleşti. Bakınız, tarihler oldukça dikkat çekici. Anlaşma imzaya konduktan dört ay sonra 11 Eylül saldırısı var. Bundan sonra iki buçuk yıllık bir dondurma/bekletme süreci ve peşinden Irak işgaliyle birlikte anlaşmanın yürürlüğe girmesi. Bütün bunlar tesadüf olabilir mi?
Bölgede istikrar sorunu var
Anlaşma kâğıt üzerinde yürürlüğe girmiş olsa da gerçek anlamda projenin ilerlemesi yine mümkün olamadı. 2011 yılında imzalar atıldıktan sonra bile anlaşma sürüncemede kalmaya devam etti. Nitekim 4-5 Haziran 2014’te Dubai’de gerçekleşen projenin gidişatına dair konferansta aynen şu ifadeler kullanılıyordu.
“Doğu Arap Bölgesi’nde taşımacılık alanındaki başlıca sorunlar şunlardır:
– Bölgedeki demiryolunun yüzde 60’ı birbiriyle bağlantılı değildir.
– Bölge devletlerinin kendi aralarındaki ticaretin oranı toplam hacmin ancak yüzde 10’u civarındadır.
– Sınır geçme işlemleri son derecede hantaldır, zaman israfına yol açmaktadır.
– Çok yönlü taşıma mevzuatı hala mevcut değildir. Hukuki altyapı sorunu vardır.
– Kurumsal çerçevede uyum sorunu devam etmektedir.
– Doğu Arap Bölgesi ile Batı Arap Bölgesi arasında ulaşım imkanları sınırlıdır.
– Asya, Afrika ve Avrupa arasında düzgün bağlantı mevcut değildir.
– Finansal kaynaklar yetersiz durumdadır.
– Bazı üye ülkeler maalesef dünyadaki trafik ölümlerinde en yüksek oranlara sahiptir.
– Bölgede ekonomi, güvenlik ve daha pek çok konuda istikrar sorunu devam etmektedir.
Son madde aslında meselenin bel kemiğini oluşturuyor. Evet, istikrar sağlanamadığı için proje bir türlü yürüyemiyor. Çünkü ABD’nin 2003 Irak işgaliyle birlikte başka bir proje baskın çıktı. Bölge iç savaşlarla, silahlı çatışmalarla, siyasi ve ekonomik çalkantılarla bir türlü kendine gelemiyor.
14. ülke hangisi?
Anlaşmanın 2011 Mayıs’ında biri hariç 13 üye ülke tarafından imzalandığını söylemiştik. Bilin bakalım bu 14. ülke hangisi? Birleşmiş Milletler tarafından 2001 yılında yayınlanan anlaşma kitapçığının 10. sayfasını açtığımızda bir otoyolu dikkat çekiyor. Doğuda Irak-İran sınırındaki Hanekin’den başlayıp Bağdat, Remadi üzerinden Ürdün Amman’a; oradan Batı Şeria, Kudüs, Gazze hattıyla Mısır’ın İskenderiye şehrine ve Libya sınırına ulaşan M40 otoyolu bu. Batı Şeria – Kudüs – Gazze hattını birbirine ve Arap dünyasına bağlayan uluslararası bir otoyolu İsrail’in işine hiç gelir mi? Arapları birbirine düşürmek için elinden geleni ardına koymayan İsrail’in, Arapları birbirine bağlayacak bir projeye onay vermesi mümkün olabilir mi?
Her proje, sahibinin damgasını taşır. Her proje, sahibinin dünya görüşünden ve coğrafya algısından ister istemez etkilenir. Doğu Arap Bölgesi Uluslararası Yol Projesi, Birleşmiş Milletler onaylı bir proje olduğu halde; Beyrut merkezli, Arap aklına ait bir proje olduğu için, başka bir Ortadoğu önerdiği için 11 Eylül ve sonrasında gelişen olaylar silsilesiyle işlevsiz bırakılmıştır. Bu proje, Arap coğrafyasını birleştirme amacı güttüğü için kâğıt üzerinde kalmaya mahkûm edilmiştir.
Peki, Amerika’nın Irak’ı işgaliyle başlayan sürecin Ortadoğu’ya önerdiği alternatif bir yol haritası mevcut mudur?
Lütfen Londra mahreçli İylaf gazetesinin İsrail Ulaştırma Bakanı Yisrael Katz ile yaptığı röportajda yayınladığı, merkeze İsrail’in Hayfa limanını koyan haritaya müracaat ediniz.