Suriye’de Esed, Rusya ve İran işbirliği ile ölen/öldürülen 700 bin sivile rağmen harekete geçmeyen uluslararası camia 2014 yılında Halep’e bağlı küçük bir kasaba için seferber oldu. Esed karşıtı silahlı gruplar tarafından ele geçirilen bölgelerin yüzde 45’ini işgal ederek egemenlik sahasını genişleten DEAŞ 2014 yılında Halep’in sınır kasabası Aynel Arab’a saldırdı. Cerablus’tan başlayan DEAŞ saldırısına karşı ABD öncülüğünde kurulan DEAŞ karşıtı koalisyon, ilk olarak havadan sonrasında ise karadan operasyonların parçası oldu. ABD ve tüm uluslararası camianın hedefinde DEAŞ vardı. Suriye ve Irak’ta 100 bin kilometrekareden fazla alanda hakimiyet kuran DEAŞ’ı 1 yıl boyunca izleyen ABD 60’tan fazla uçak ve onlarca helikopterin yanında 3 bin kişilik özel kuvvet birliğini bu tarihten başlayarak Suriye sahasına yolladı. Havadan vurulan DEAŞ mevzileri karşısında hiç bir mukavemet gücü olmayan PKK-PYD terör örgütü yine aynı tarihlerde ABD tarafından müttefik ve aktif kara gücü olarak ilan edildi. Tüm dünyanın yaşananların gerçek amacını görmesi için ise Irak’ın kuzeyi için yapılan ihanet referandumu ve Rakka’da gerçekleşen terörist transferini beklemesi gerekiyordu. ABD bu karanlık süreçte terör örgütleri ile girdiği kirli ilişkiler sarmalında, tehcir, medeniyet katliamı, yağma ve binlerce sivilin vahşice öldürülmesi suçlarına doğrudan iştirak etti ve yönetti. Suriye ve Irak’ta işlenen suçların arka planına dair bir diğer önemli gelişme de Suriye PKK’sı PYD’nin 2015-2017 döneminde sözcülüğünü üstlenen Talel Sülo’nun Türk makamlarına teslim olması sonrası anlattıkları oldu. Sürecin “kara kutusu” olarak nitelendirilen Talel Sülo, tüm olan bitenin ucuz bir tiyatrodan ibaret olduğunu, PKK ve DEAŞ başta olmak üzere birçok terör unsurunun bu senaryoda ucuz figüran olarak rol aldığını söyledi.
ABD-İSRAİL TÜM İMKANLARINI SEFERBER ETTİ
Kerkük’ten Akdeniz’e uzanan ve bölge için çıbanbaşı niteliği arz eden terör koridoru için ABD, İsrail ve Batılı ülkeler askeri, siyasi, ekonomik tüm imkânlarını seferber etti. Irak içlerinden başlayıp Türkiye’yi güneyden kuşatarak ilerleyen bir insan ve enerji haritası çizen harici odaklar, terör merkezli koridorun inşası için önemli aşama kaydetti. 2014-2015 döneminde askeri seferberlik yanında bölgeyi yönetecek sivil bir yönetim oluşumunu da giden ABD-İsrail ittifakı, 2015 yılı Ekim ayında hukuk nosyonu bulunan ve Irak’ta bir süre görev yapan Brett Mcgurk’ı Obama’nın özel temsilcisi sıfatı ile sömürge valisi olarak bölgeye atadı. General John Allen’in yerine özel yetkili sıfatı ile Suriye ve Irak’ta olağanüstü yetkilerle donatılarak görevlendirilen Brett Mcgurk ‘ın ilk icraatı Haseke-Himeymin ABD Askeri Üssü’nde PKK elebaşları ile toplanmak oldu.
KORİDOR BİRİNCİ ÖNCELİK
ABD’nin Irak-Ebu Gureyb hapishanesinde eğittiği elemanlar tarafından yönetilen DEAŞ karşıtlığı yeniden dizayn projesinde temel slogan ve hareket stratejisi niteliği taşıdı. Suriye genelinde sıfırdan türetilen PKK-PYD üretilen DEAŞ heyulası üzerinden 38 bin kilometrekarelik alanı ele geçirerek defacto alan oluşturdu. PYD’nin teslim olan eski sözcüsü Talel Sülo, ABD’nin terör örgütüne verdiği ilk sözün Irak sınırında bulunan Yarubiye’den Akdeniz-Lazkiye’ye uzanan PKK koridoru olduğunu söyledi. Ağustos 2015’te terör örgütüne katıldığını beyan eden Sülo, ABD’nin PKK’ya verdiği askeri eğitimden binlerce tonluk cephane teslimine ve kurulan terör ordusuna sevk edilen silahlara kadar birçok konuda çarpıcı bilgiler verdi.
HALK ZORLA GÖÇ ETTİRİLDİ
Talel Sülo 2 yıl boyunca üst düzey görev yaptığı terör örgütünde tüm kararların ABD tarafından görevlendirilen sömürge valisi tarafından alındığını belirtiyor. Talel Sülo, PKK adının kullanılmaması için kurulan tabela örgüt Suriye Demokratik Güçleri’nin ABD kanalı ile (SDG) terörle mücadele eden, özgürleştirici güç olarak lanse edilmeye çalışıldığını ancak aynı ABD’nin yüzlerce belde ve mülteci kamplarını bombalamakta tereddüt etmediğini söyledi.
PKK YERİNE SDG DENİLDİ
Anadolu Ajansı’na konuşan PKK-PYD eski sözcüsü Talel Sülo, ABD Özel Kuvvetler Komutanı Raymond Thomas’ın PKK ismiyle kurulacak ilişkinin risklerine binaen terör örgütüne tabela oyunu ile SDG isminin verildiğini itiraf etti. Talel Sülo, Yeni Şafak’ın 23 Şubat 2016’da manşetten duyurduğu tabela oyunu kapsamında PKK’ya verilen tüm silahlara meşruiyet kazandırılmak istendiğini belirtti. Sülo, “Pentagon SDG antetli kağıtlara sadece imza attırmakla yetindi, tüm silahlar doğrudan PKK’ya verildi” dedi. Suriye’nin kuzeyinde yaşanan tüm işgallerden önce kurulan kukla meclislerin ilanından işgal sonrası yapılan açıklamalara kadar tüm kararların Brett Mcgurk ve Kandil arasında yapılan görüşmelerle alındığına vurgu yapan Talel Sülo, “ABD bizden sadece bir tiyatronun parçası olmamızı istiyordu” diye konuştu.
ABD MUHATABINI TANIYOR
Pentagon tarafından müttefik ilan edilen PKK’nın sahada 50 bin kişilik güce ulaştığı bilgisini veren PYD eski sözcüsü Sülo, ABD’nin doğrudan muhatabı olan Bahoz Erdal, Şahin Cilo, Nureddin Sofi, Polat Can, İsmil Direk, Mahmud Berhudan, Halil Tefdem ve Cemil Mazlum gibi isimlerin, Suriye ile hiç bir ilişkisi olmayan ve tamamı Kandil’den gönderilen kişiler olduğunu, ABD’nin muhatabını çok iyi tanıdığını vurguladı.
DUYURU METİNLERİNİ KANDİL HAZIRLIYOR
Talel Sülo’nun Anadolu Ajansı’na yaptığı açıklamalarda en dikkat çeken noktalardan birisi de “PYD’nin örgüt hiyerarşisini en net gösteren tüm açıklama metinleri Kandil’de hazırlanır, Brett Mcgurk’ın da bilgisi dahilinde okumamız istenirdi” şeklinde yaptığı itiraf oldu. “SDG sadece formalite bir isimden ibaretti” diyen Sülo, işgalleri meşru kılmak için Arap, Süryani, Türkmen ve Ermeni birliklerin de SDG çatısı altında olduğu iddiasının basit bir yalandan ibaret olduğunu belirtti.
RAKKA EN KİRLİ PERDE
ABD-PKK ortak operasyonu öncesi 650 bin sivilin yaşadığı Rakka Suriye’de oynanan kirli oyunun en kirli perdesi oldu. Şehrin kamu binaları dahil yüzde 88’ini enkaza çeviren hava bombardımanlarında 3 binden fazla sivil katledildi. Operasyonun başlaması ile birlikte yüzlerce militanın terk ettiği Rakka’da kalan 850-900 DEAŞ’lı teröristi bahane eden ABD şehrin tamamına yakınını yerle bir etti. Yeni Şafak’ın Deir ez Zor, Musul, Telafer ve Rakka’dan birçok DEAŞ’lı teröristin ABD eliyle tahliye edildiği yönünde yaptığı haberler PYD sözcüsü tarafından da doğrulandı. Talel Sülo, ABD’nin yalnızca Rakka’dan 4 bin militanı aileleri ile birlikte tahliye ettiğini söyledi. Sülo, Birleşik Devletlerin Tabka ve Munbiç’ta da birçok DEAŞ militanını özel yöntemlerle tahliye ettiğini söyledi. Eski sözcünün itirafları arasında ilginç olan bir diğer nokta da tahliye edilen teröristlerin Hama-İdlip bölgelerine (TSK ile savaşmaları için) yönlendirildiği ve bazılarının ise özel amaçlı kullanım için farklı coğrafyalara sevk edildiği yönünde oldu.
TERÖR ELEBAŞLARI ABD ÜSLERİNDE SAKLANIYOR
ABD eliyle Türkiye sınırında şekillenen terör haritası Fırat Kalkanı müdahalesi ile önemli darbe yedi. ABD’nin Akdeniz’e inecek dediği PKK koridoruna ikinci darbe ise 24 Ağustos’ta başlayan harekata ek olarak 8 Ekim gecesi İdlip’e yapılan ”intikal” ile vuruldu. Başta Afrin, Aynel Arab, Tel Abyat, Kamışlı, Munbiç ve Resul Ayn olmak üzere işgal ettiği bölgelerde Türk müdahalesinden korkan PKK elebaşları ABD’nin koruması altında ve ABD üslerinde saklanıyor. PYD eski sözcüsünün ifadelerinde de yer alan bilgilere göre Bahoz Erdal, Şahin Cilo, Polat Can gibi bir çok üst düzey PKK’lı ABD’nin Çelebiye ve Ayn İsa Askeri üslerinde saklanıyor. Brett Mcgurk öncülüğünde oluşan terör vadisinde batılı teröristlerin kamplarına da değinen Talel Sülo, PKK’lı militanlara 170 ila 200 dolar arasında değişen miktarlarda maaş verildiğini ancak örgüt üyelerinin bölgede kaçakçılık, rüşvet, gasp ve yağmacılıktan hatırı sayılır paralar kazandığını söylüyor.