Kalleşliğin tarihini İsrail yazıyor

2009’da, İsrail’de milliyetçi dini akımın en yüksek dini mercii olarak kabul edilen Haham Mordehay İlyahu, dönemin başbakanı Ehud Olmert’e ve diğer İsrail liderlerine gönderdiği mektupta Tevrat’ta Tekvin seferinde geçen Şikim ibn Hamur’un uğradığı katliama gönderme yaparak “düşmanları toplu cezalandırmanın savaş ahlakı içerisinde mümkün olabileceğini” söylemişti. Bu örnekten yola çıkan Haham İlyahu, benzer bir uygulamanın Gazze’de uygulanabileceğini ise “Hiçbir Filistinlinin el-Kassam füzelerinin durması için çaba göstermediği” gerekçesine dayandırmış, Filistinli sivil vatandaşlara zarar vermenin dini bir görev olduğunu belirmişti.

Yine aynı dönemde, İsrail’de yayınlanan Haaretz gazetesi birçok hahamın fetvasıyla birlikte Haham Yesrael Rozin’in “İsrail’e kin ve nefret besleyen herkese Golyat’ın (Calut) hükmünün uygulanması gerekir” şeklindeki iddiasına yer vermişti. Söz konusu fetvada Rozin şunları söylüyordu: “Tevrat bize erkekleri, bebekler dâhil çocukları, kadınları ve yaşlıları hatta evcil hayvanları öldürmemizi emrediyor.”

Bir savaş politikası olarak bebek cinayeti

İsrail, on yıllardan beri katliam yapmasına rağmen son yıllarda Filistinli çocukları özellikle hedef seçmiş durumda: Onları hiçbir sebep belirtmeden gözaltına alıp tutukluyor, akıl dışı bahanelerle türlü işkenceler uygulayıp öldürüyor. İsrail kaynakları, 2014’de 50 gün süren Gazze kuşatmasında en az 546 Filistinli çocuğun şehit edildiğini açıklamıştı. İsrailli sivil toplum kuruluşlarından B’Tselem, yayınladığı raporda söz konusu Filistinlilerden 180 kadarının bebek sayılacak yaşta olduğunu bildirmişti. B’Tselem verilerine göre, İsrail ordusu son 20 yılda en az 1537 çocuğun canına kıydı.

UNICEF’in 2013 yılı raporuna göre, Batı Şeria’da her yıl yaşları 12 ila 17 arasında, çoğunluğu erkek 700 Filistinli çocuk İsrail askerleri tarafından tutuklanıyor. Raporda İsrailli askerlerin çocuklara karşı uyguladığı insanlık dışı ve aşağılayıcı muameleler de yer alıyor. Filistin Kurtuluş Örgütü’nün Filistinli esirlerle ilgili biriminin o dönem başında olan ismi Abdullah Nasır Feravna, çocuklara yönelik gözaltıların özellikle 2014 yılında üç Yahudi yerleşimcinin öldürülmesinin ardından artış gösterdiğini söylemişti.

‘Düşman çocuğunu öldürmemek utanç vericidir’

Gazze’deki El-Ezher Üniversitesi’nde Siyasal Bilimler öğretim üyesi olan Prof. Naci Şurrab, İsrail’in savaş politikasını “İsrail çocukları hedef alarak bilinçaltına korku yerleştirdiği rahatsız bir Filistinli neslin ortaya çıkmasını istiyor” şeklinde açıklamıştı. Siyasi analist Antuan Şalhat ise İsrail’in çocukları hedef almasının arkasında dini bir düşüncenin yattığını belirterek, “İsrail komutanları, hükümetleri ve halkı Filistinli çocukların öldürülmesi gerektiği inancına sahip. Çünkü temel dini eğitimlerini aldıkları Talmud böyle emrediyor, düşman çocuğunu öldürmemek utanç vericidir diyor” demişti. Filistin Ulusal Haber Merkezi’nin 2014 yılında yayınladığı rapora göre, İsrail ordusu İkinci İntifada’nın başladığı 29 Eylül 2000’den 27 Aralık 2008’e kadar 4.032 Filistinliyi şehit etti, 44.666 kişiyi yaraladı. Katledilen çocukların sayısıysa 750.

Durra’dan Ebu Hudayr’a…

İsrail sayısız çocuk katletti, fakat biz ancak bir şekilde dünya kamuoyunda konuşulanların isimlerini biliyoruz. Muhammed Durra onlardan biri. Muhammed, Filistin genelinde kapsamlı isyanların gerçekleştiği İkinci İntifada’nın ikinci gününde, yani 30 Eylül 2000’de Gazze Şeridi’nde katledilmişti. Baba-oğul, İsrail askerleriyle Filistin güvenlik güçleri arasında yaşanan çatışmanın ortasında bir varilin arkasına saklanmıştı. İsrail askerleri tam 45 dakika boyunca babasına sarılan Durra’ya kurşun sıkmıştı.

2014 yılının Temmuz ayında, İsrail gemisinden atılan bombalar Gazze kıyısında, gazetecilerin bulunduğu bir otelin hemen yakınlarına düştü. Bu vahşi saldırı esnasında sahilde oyun oynayan dört çocuk hayatını kaybetti. Bu bir savaş suçuydu, fakat İsrail ordusu bu katliam için “trajik” ifadesini kullanarak işin içinden sıyrıldı. Kudüs’te 2 Temmuz 2014’de Yahudi yerleşimciler tarafından kaçırılan Muhammed Ebu Hudayr’ın ise cesedi yanmış olarak bulunmuş, olayın ardından şehir, İsrail askerleri ile Filistinliler arasında çatışmalara sahne olmuştu. Otopsi raporunda 17 yaşındaki Muhammed Ebu Hudayr’ın benzin içirildikten sonra yakılarak öldürüldüğü belirlenmişti.

Dibi görünmeyen faşizm

İsrail’in Filistinli çocukları öldürmesinin bir devlet politikası olduğunu doğrulayan çok fazla örnek var. 2014 yılında İsrail’in Gazze’deki saldırıları sürerken, başkent Tel Aviv’de ölen Filistinli çocuklar için kutlama yapılmıştı. “Yarın okul olamayacak, çünkü Gazze’de çocuk kalmayacak”, “Gazze bir mezarlıktır” diye slogan atan insanlar, bir yandan da “Bir sonraki çocuk seninki olacak” diyerek İsrail Parlamentosu’nda yer alan Arap milletvekillerini hedef almıştı. Aynı yıl Yahudi Evi partisinden aşırı sağcı kadın milletvekili Ayelet Shaked, Filistinliler için “Hepsi düşmanımız. Kanları başlarında olmalı. Buna öldürülenlerin anneleri de dâhil. Onlar da oğullarının peşinden gitmeli. Evleri de yıkılmalı ki orada yılan yetiştiremesinler.” açıklaması yapmıştı.

Filistin’de terör estiren Siyonistlerin faşizan düşünceleri bunlarla sınırlı değil elbette. Bundan birkaç yıl önce İsrailli gençler arasında hızlı şekilde yayılıp moda olan bir tişörtte, Filistinli hamile bir kadın hedef tahtasına oturtulmuş, üzerine de “Bir taşla iki kuş” anlamına gelen “1 kurşun 2 ceset!” ibaresi yazılmıştı.

Hapishanede büyüyen çocuklar

Savaş hukuku ve çocuk haklarıyla ilgili tüm anlaşmaları ayaklar altına alan İsrailli terör güçleri, Siyonist yerleşimcilere taş attıkları iddiasıyla Filistinli çocukları gece yarıları yataklarından alıp tutukluyor, onları çok ağır soruşturmalardan geçiriyor. İşkence, baskı, tehdit ve şantaj işgal askerlerinin kullandığı en belirgin yöntemlerden. İsrail askerleri yalnızca 2016 yılında çocuk yaştaki 1300 Filistinliyi tutukladı, bunlardan 400’ü hâlâ hapishanelerde bulunuyor. Filistin Esirler Bakanlığı’nın verilerine göre, işgalci İsrail’in hapishanelerinde 7 binden fazla Filistinli tutuklu var ve bunların bir kısmını da çocuklar oluşturuyor. Bu çocuklar darp, asma, uykudan ve yemekten mahrum bırakılma, cinsel taciz, tehdit, küfür, ziyaret yasağı gibi insanlık dışı, ahlaksızca ve zalimane uygulamalara maruz bırakılıyor. Fakat gözünü kan bürümüş terör devletini bunlar da tatmin etmemiş olacak ki 2016’da, 12 yaşındaki Filistinli çocukların da yargılamasına ve cezalandırılmasına imkân tanıyan bir yasa geçirdiler meclislerinden.

İntifada’nın en cesur yürekleri

ABD Devlet Başkanı Donald Trump’ın tüm dünyayı ayağa kaldıran “İsrail’in başkenti Kudüs’tür” açıklamasının üzerine İslami Direniş Hareketi HAMAS’ın lideri İsmail Haniye, Filistinlilere “Üçüncü İntifada” çağrısı yapmıştı. Haniye’nin çağrısıyla sokaklara dökülen binlerce Filistinli, Siyonist askerlere karşı direniş göstermeye başladı. Hamas’ın Kudüs direnişine katılan 16 yaşındaki Fevzi el Cüneydi, işte bu gösteriler sırasında İsrail askerleri tarafından gözaltına alındı. Gözleri bağlanarak gözaltına alındığı fotoğrafıyla tüm dünyanın konuştuğu çocuk, avukatına uğradığı işkenceyi anlattı. Ellerinin askerler tarafından plastik kelepçeyle bağlandığını ifade eden Cüneydi, gözlerinin kapatıldığını ve çıplak ayakla konteyner bölgesine götürüldüğünü, yolda darp edildiğini, ayakkabısını istediğinde askerler tarafından daha fazla dövüldüğünü söyledi. 16 yaşındaki Filistinli çocuk, askerlerin kendisini bir odaya kapattığını, ayağına soğuk su dökerek üzerine botlarıyla çıkarak çiğnediklerini ve bu işkencelerin sonunda bayıldığını da anlattı.

Muhammed et-Tavil ise Down sendromlu bir genç. Fakat o da İsrail terör güçleri tarafından ABD’nin Kudüs kararını protesto etmek için düzenlenen gösterilere müdahale sırasında gözaltına alındı. Muhammed’in gözaltına alınması tüm dünyadan yoğun tepki görünce ertesi günü serbest bırakıldı. Psikolojik destek görmesi için Türkiye’ye getirilen Muhammed, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile de görüştü.

Bir kız çocuğu tüm Siyonistleri ürkütüyor

Hanzala Cesaret Ödülü sahibi 16 yaşındaki Ahed Tamimi’nin de Ramallah kentinde ailesiyle birlikte yaşadığı eve baskın düzenlendi ve İsrail askerleri Ahed’i gözaltına aldı. Batı Şeria’daki Kudüs protestolarında evinin girişine gelen İsrail askerlerini tokatlayan Ahed Tamimi’nin gözaltı nedeni ve nereye götürüldüğü bilinmiyor. İsrail Eğitim Bakanı Naftali Bennett, Ahed Tamimi için “Hayatı hapishane hücresinde son bulacak” açıklamasını yaparken, Savunma Bakanı Avigdor Lieberman da “Müdahil olan herkes, sadece kız değil, ailesi ve çevresindekiler de hak ettikleri şeyden kurtulamayacaklar” dedi.

Benzer konular