Irak’ta hükümetin kurulması Washington ve Tahran’ın yaptığı müdahaleler yüzünden sürekli erteleniyor. 2003 işgalinden Obama yönetiminin sonuna dek Irak’ta büyük oranda işbirliği yapan iki ülke, Trump’ın başkanlığa gelmesinden sonra düşman saflarda yer almaya başladı. ABD ile İran arasındaki bilek güreşi Irak’taki belirsizliği daha da koyulaştırıyor.
Irak’ta genel seçimler 12 Mayıs 2018’de yapıldı. Ancak seçimlerde hile ve şaibe iddiaları nedeniyle oluşan kaos, resmi sonuçların açıklanmasını tam üç ay geciktirdi. Seçimin galibi, Sadr Hareketi lideri Mukteda Sadr liderliğindeki Sairun ittifakı oldu. Sairun ittifakı kısa zamanda Irak Başbakanı Haydar İbadi liderliğindeki Nasr, Ammar Hekim liderliğinde Hikmet ve İyad Allavi liderliğindeki Vataniyye ittifakı ile anlaştı ve dörtlü ittifakın kurulduğunu ilan etti.
İlk parlamento oturumunun 3 Eylül’de yapılacağının belli olmasından sonra dörtlü ittifaka Irak Türkmen Cephesi, Kürt Yeni Nesil Hareketi ve bazı Sünni partiler de katıldı. Parlamentoda hükümetin kurulması için en büyük koalisyonun oluşturulduğu duyuruldu.
Nitekim 3 Eylül’de parlamento ilk oturumunu yaptı. İlk oturumda seçilen milletvekilleri yemin etti. Daha sonra Cumhurbaşkanı Fuad Masum ile Başbakan Haydar İbadi açılış konuşmalarını yaptı. Irak anayasası gereği ilk oturumda parlamento başkanının seçilmesi gerekiyordu. Seçim ertesi güne bırakıldı. 4 Eylül günü yapılan oturumda en az 165 milletvekilinin parlamento çatısı altında bulunması gerekiyordu. Ancak sadece 85 milletvekili oturuma iştirak etti. Dolayısıyla seçim bir sonraki oturuma, yani 15 Eylül’e ertelenmiş oldu.
2003 Amerikan işgali sonrası Irak’ta oluşan siyasi denkleme göre Cumhurbaşkanı Kürt, Başbakan Şii Arap, Parlamento Başkanı ise Sünni Araplar arasından seçiliyordu. Sünniler içerisinden Parlamento başkanlığı için aday olarak öne çıkan isimler ise Enbar Valisi Muhammed Halbusi, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Usame Nuceyfi, Muhammed Tamim, Reşid Azavi, Ahmed Cuburi ve Talal Zubayi olarak görünüyordu.
İki ayrı koalisyon, iki ayrı eksen
Parlamentonun ilk oturumunda yapılan yemin töreninin ardından Eski Başbakan Nuri Maliki’ye bağlı “Kanun Devleti” ve Hadi Amiri liderliğindeki “Fetih Koalisyonu” tarafından oluşturulan Bina Koalisyonu üyelerinin, KDP ve KYB ile birlikte ilk oturumu terk etmesiyle daha ilk celsede kavga başlamış oldu. Bina koalisyonu, 153 milletvekilinin imzasını geçici Meclis Başkanı Zeyni’ye teslim ederek hükümetin kendilerine verilmesini talep etti.
Kanun Devleti lideri Nuri Maliki’nin ofisinden yapılan açıklamada, Bina Koalisyonu üyelerinin meclisi terk etmesiyle, ilk oturumun düzenlenmesi için yeterli çoğunluğun sağlanmadığını ve bu durumun kendilerinin en büyük koalisyon olduğunu gösterdiğini söyledi.
Ofis müdürü Hişam Rukabi’nin açıklamasında, “Islah ve Bina Koalisyonu kendilerinde 183 vekil olduğunu söylüyor. Eğer doğru söylüyorlarsa, neden bizim koalisyon Kuzey Iraklılar ile parlamentoyu terk ettiğinde oturum düzenlenemedi? Hele sayıca bizden üstün olmalarına rağmen!” şeklinde konuştu.
Öte yandan Mukteda Sadr liderliğindeki Bina ve Islah Koalisyonundan da bir açıklama geldi. Koalisyon üyesi bir grup parlamenter tarafından yapılan açıklamada, kendilerinin 180 vekilin imzasına sahip oldukları ifade edildi. Federal Mahkeme’nin 2010 yılında aldığı 25 numaralı kararı hatırlatan parlamenterler, hükümeti kuracaklarına inandıklarını belirttiler.
ABD ve İran çekişiyor
Irak’ta hükümetin kurulması Washington ve Tahran’ın yaptığı müdahaleler yüzünden sürekli erteleniyor. 2003 işgalinden Obama yönetiminin sonuna dek Irak’ta büyük oranda işbirliği yapan iki ülke, Trump’ın başkanlığa gelmesinden sonra düşman saflarda yer almaya başladı. Bu saflaşmanın etkisini göstermesi kaçınılmazdı.
Hükümet kurma çalışmalarının sürdüğü Irak’ta 28 Ağustos günü dikkat çeken bir görüşme gerçekleşti. Trump’ın DEAŞ ile mücadele özel temsilcisi Brett McGurk, Bölgesel Kürt Yönetimini ziyaret etti. Neçirvan Barzani ile Erbil’de basına kapalı olarak gerçekleşen görüşme sonrası Bölgesel Kürt Yönetimi Başbakanlığı’ndan yapılan açıklamada, iki ismin, Irak’taki son gelişmeler başta olmak üzere hükümet kurma arayışlarını konuştukları belirtildi. McGurk daha sonra Haşdi Şabi komutanlarından İran yanlısı Fetih Koalisyonu lideri Hadi Amiri ile bir araya geldi.
Bağdat’taki görüşme sonrası Amiri’nin ofisinden yapılan açıklamada Amiri’nin, McGurk’ü, “ABD’nin Irak’ta hükümet kurulması sürecine müdahalesini kabul etmiyoruz. Müdahalede ısrar edilmesi halinde kurulacak hükümeti Amerikan işbirlikçisi sayar ve iki ay içerisinde düşürürüz” şeklinde tehdit ettiği ifade edildi. McGurk’ün farklı kesimlerle kurduğu temaslar dikkat çekerken ABD Dışişleri Bakanı Pompeo da Cumhurbaşkanı yardımcısı Usame Nuceyfi’yi telefonla aradı.
Tahran yönetiminin Washington’dan geri kalması beklenmiyordu. Nitekim “Ortadoğu’nun Savaş Lordu” olarak bilinen Kudüs Gücü komutanı Kasım Süleymani’nin bizzat sahaya inerek Iraklı birçok siyasetçinin kulağını çektiği Irak basınında yer buldu. Süleymani’nin Sadr-İbadi koalisyonuna destek verenleri ölümle tehdit ettiği iddiaları ayyuka çıktı.
Ulusal diyalog çağrısı
Parlamentoda yaşanan ilk celse şoku, Sadr’ın ortaklarından Vataniyye ittifakı lideri İyad Allavi’yi harekete geçirdi. Parlamentoya giren gruplara “acil ulusal diyalog” çağrısı yapan Allavi, mevcut durumun bir muhalefeti kaldıramayacağını belirtti. Parlamentonun ilk celsede başkan ve başkan yardımcılarını seçemediğini hatırlatan Allavi, “Ülkenin yüksek çıkarları ve istikrarının sağlanması için Bina ve Islah Koalisyonu ile karşıt Bina Koalisyonu’nun acilen bir araya gelerek ulusal diyalog görüşmelerine başlaması gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Yapıcı bir diyalog ile isim ve mevkilerden uzak bir hükümet programı oluşturulması gerektiğini kaydeden Allavi, “Mevcut durum gerçek ve etkin bir muhalefetin varlığına izin vermiyor. Ülkenin kalkınması için herkesin sorumluluk alması gerekir” şeklinde konuştu. Allavi’nin açıklamasının ardından en yaşlı üye sıfatıyla meclis oturumunu yöneten Muhammed Ali Zeyni de, parlamentoya girmeyi başaran koalisyon liderlerinin bir toplantı yapacağını duyurdu.
Yeni hükümet kurma çalışmalarıyla ilgili Irak Türkmen Cephesi’nden de bir açıklama geldi. Irak Türkmen Cephesi lideri ve Kerkük Milletvekili Erşat Salihi, kurulacak hükümetin adalet ve eşitlik temelinde kurulması gerektiğini vurguladı. Salihi, Türkmen Cephesi’nin önceki yıllarda çok fazla adaletsizliğe maruz kaldığını sözlerine ekledi.
Federal mahkeme kararı
Mecliste hangi grubun en büyük koalisyona sahip olduğu tartışmaları devam ederken durumun Irak Federal Mahkemesi’nin vereceği kararla açığa kavuşacağı ifade ediliyor.
Kurdukları koalisyonun en büyük koalisyon olduğunu ifade eden Bina Koalisyonu Sözcüsü Ahmed Esedi, koalisyona farklı bölgelerden seçilmiş 153 parlamenterin imza verdiğini söyledi. Esedi, bu konudaki son kararın ise Federal Mahkeme tarafından verileceğini dile getirdi.
Koalisyonun ana bileşenlerinden Fetih üyesi Naim el- Ubudi ise, “Bizim koalisyonumuz (Bina) ile diğer koalisyon (Bina ve Islah) arasındaki anlaşmazlıklar, Federal Mahkeme aracılığıyla çözülecektir. Anlaşmazlığın çözümü için önümüzde bundan başka yol görünmüyor” ifadelerini kullandı.
Iraklı siyaset uzmanlarına göre anlaşmazlığın çözümü noktasında yasa gereği Federal Mahkeme’nin Sadr-İbadi-Allavi önderliğindeki Bina ve Islah Koalisyonu lehine karar vermesi bekleniyor.
Iraklı siyasi analist Abdulmelik el Huseyni de konuya ilişkin değerlendirmesinde, “En büyük koalisyon anlaşmazlığının çözümü konusunda karar verecek merci, Federal Mahkemedir. Mahkeme, bu anlaşmazlığı kanun çerçevesinde çözüme kavuşturacaktır. Kanuna göre en büyük koalisyon, ittifak kuran grupların liderleri tarafından sunulan imzaların sayısına göre belirlenir. Tartışmaya yol açan konu ise karşı tarafın (Bina Koalisyonu), kendi grubu içerisindeki üyelerden topladığı imzalarla, kendilerinin parlamentodaki en büyük koalisyon olduklarını düşünmeleridir. Çünkü onlar, en büyük koalisyonun, grup liderlerinin değil milletvekillerin imzasıyla olabileceğini söylüyorlar. Bu, doğru değil” ifadelerini kullandı.
Basra’da olaylar durulmuyor
Irak’ta bir yandan koalisyon krizi devam ederken Basra kentindeki olaylar durmak bilmiyor. Protestocuların 4 Eylül günü Basra valilik binasını kuşatma altına alıp ateşe vermesinin ardından kentte sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Irak İçişleri Bakanlığı Sözcüsü Albay Saad Maan tarafından yayınlanan açıklamada, göstericilerin valilik binasını kuşatma altına aldığı ve binanın üst katında yangın çıktığı teyit edildi. Konuyla ilgili soruşturma başlatıldığını belirten sözcü, protestocuları kamu mallarına zarar vermemeye çağırırken güvenlik güçlerini de halka ateş açılmaması konusunda uyardı.
Öte yandan Basra İl Meclisi Üyesi Faris Şeddat, kentte sokağa çıkma yasağı ilan edildiğini söyledi. Gösterilerin şiddete dönüşmesinin ardından ölen ve yaralananlar olduğunu aktaran Şeddat, kentte yeniden istikrarın sağlanacağını söyledi. Güvenlik güçleri ile protestocular arasında çıkan olaylarda 8 kişi öldü, 30 kişi de yaralandı.
Irak’ın güneyindeki Basra’da başlayan ve kısa süre içinde güneydeki tüm kentlere yayılarak başkent Bağdat’a kadar ulaşan, işsizlik, yolsuzluk ve kamu hizmetlerindeki yetersizliği hedef alan protesto gösterilerinde Irak İnsan Hakları Komiserliği verilerine göre yedi yüzden fazla gösterici yaralanırken, 10’u aşkın gösterici hayatını kaybetti.
Sadr: Sabrımızı sınamayın
Irak’ta hükümet kurma çalışmalarını yürüten Şii lider Mukteda Sadr, Basra vilayetinde yetersiz kamu hizmeti nedeniyle sokağa çıkan göstericilere güvenlik güçlerinin müdahalesine ilişkin, “Sabrımızı sınamanızı önermem” şeklinde bir açıklama yaptı. Sosyal medya hesabından, “Mazlum Basra’mızın trajedisi bizi üzüyor. Beni asıl kızdıran, güvenlik güçlerinin arasında bulunan gizli ellerin, sivil göstericilere yasal çerçeve dışında müdahale etmesi oldu” ifadesini kullanan Sadr, Basra’nın yolsuzluk, mezhepçilik ve milislerden arındırılması gerektiğini belirtti. Sadr, “Basra ve halkına zarar vermeniz yeter. Sabrımızı test etmemenizi öneriyorum” dedi. Operasyonlar Komutanlığı tarafından sokağa çıkma yasağı ilan edilen Basra’da Irak petrolünün yaklaşık yüzde 80’i çıkarılıyor. Basra vilayetinde halk yaklaşık iki aydır işsizlik, elektrik krizi ve kamu hizmetlerinde yaşanan aksaklıklar nedeniyle protesto gösterileri düzenliyor.