Halep, 2011 Suriye özgürlük mücadelesinin lokomotif kenti ve Suriye’nin en büyük ikinci büyük şehri. Savaş öncesi 6 milyonluk nüfusa sahip Halep, maruz kaldığı olağanüstü bombardımanlar sebebiyle yaklaşık 6 yüz bin nüfusu kalan kadim bir uygarlık beşiği. 2013 yılı başlarından itibaren % 65’e yakın kısmı muhalifler tarafından kontrol edilen Halep’in cadde ve sokakları, Esed’in 5 yıldır süren çılgınlığını haykıran harabe yığınına dönmüş durumda. Kadim uygarlıklardan derlediği naif izlerin tonlarca bomba tarafından yok edildiği Halep, son dönemde artan Rus hava saldırıları ile birlikte ilerleyen rejim güçlerinin kuşatma tehlikesi ile karşı karşıya. Kilometreler boyu moloz yığınları arasında yürüyerek dolaştığımız Halep, binlerce aileye mezar olan bina yığınlarında, tüm dünyanın sağır olduğu yüzlerce çocuk, kadın ve sivilin mazlum çığlıklarını saklıyor.
Halep’e bir ayda 970 ton bomba 531 şehit
Halep Askeri Meclis Başkanı Zahir Sakid ile geçtiğimiz günlerde yaptığımız söyleşi de Ocak ayı içerisinde, Rus ve rejim hava unsurlarının merkeze 970 ton bomba attığını ve 531 insanın bir aylık bombardımanda kurban verildiğini söylemişti. Savaşta en ağır bedel ödeyen şehir olma özelliği taşıyan Halep, 5 yıllık savaş sürecinde 70 bine yakın evladını toprağa verdi.
Halep direnişin kalbi
Şam, Dera, Hama, İdlib, Humus, Deir ez Zor ve Suriye’de direnişin sürdüğü her noktaya enerji, ilham ve güç veren merkez özelliğini koruyan Halep’in düşmesi özgürlük mücadelesinin seyrine hiç kuşkusuz büyük oranda olumsuz etki yapacaktır. Bunun için tüm cephelerde her direnişçinin aklı ve kalbi Halep’le birlikte atar.
Devrimi boğmak isteyen odaklar Halep’e saldırıyor
Siyasi ve askeri olarak tükenen Suriye Baas’ına destek amaçlı 180 bin kilometrekarelik coğrafyaya üşüşen emperyal güçler, Rusya öncülüğünde sahada dengeleri değiştirecek hamlelerin ilkini Lazkiye kırsalında gerçekleştirdi. Yöneldikleri ikinci cephe ise Halep oldu. Yılbaşı ile birlikte yoğunlaşan hava saldırıları, gerçekleşecek kara operasyonunun habercisi mahiyetinde idi.
Gün boyunca kent merkezi ve çevre yerleşim birimleri vuruldu
25 Ocak tarihi itibari ile rejime karadan yürüme hattı açacak tüm cepheler korkunç bir bombardımana tabi tutuldu. Başta merkezde yer alan mahalleler ve Kuzey kırsalına açılan Hereitan, Kefer Hamra, Hayyan gibi kasabalar bombalarla sürekli dövüldü. Dış dünya ile tek bağlantı kanalı olan Kastillo geçidi de aynı saldırılarda ısrarla vurulan nokta oldu.
Rus saldırıları PYD’yi harekete geçirdi
Halep merkezinde PYD tarafından kontrol edilen Şeyh Maksut bölgesi geride kalan 5 yıl boyunca Esed Rejimi tarafından hiç vurulmaz iken son dönemdeki Rus faktörünün etkinliği PYD’yi harekete geçirdi. Kastillo geçidini 5 gün boyunca karadan vuran PYD aynı zamanda Rus tarafına işbirliği ve eşgüdüm konusunda net mesajlar veriyordu. Aynı günlerde Afrin’den Azez’e yönelik PYD-YPG saldırıları da mevcut işbirliğinin bir diğer göstergesi oldu.
3 koldan kuşatma
2014 yılı, Ekim-Kasım aylarında Sifira-Hanasır yönünden yapılan rejim saldırıları ile kuşatma tehlikesi yaşayan Suriye’nin en büyük ikinci kentinde bu girişimi belirli oranda etkisiz kılan muhalifler ikmal yolunun açık kalmasını sağlamıştı. Güney, Batı ve Doğu yönlerinden kuşatılan Halepli muhalifler 4. ayına giren Rus müdahalesi ile birlikte çok daha kapsamlı bir kuşatma girişimi ile karşı karşıya. İlk olarak Başköy – Nubbul arasında 25 kilometrelik alanda Duvvar Zeytun, Tel Cibbiyn ve Hardedneyn Halep’i çevreleme girişiminin başlangıcı oldu. Rejimin 3 gün süren çatışmalar sonrası Halep ve Nübbul bağlantısı sağlandı. Bu durum aynı zamanda Kilis-Öncüpınar Sınır Kapısı ile Halep şehrinin bağlantısının kopması anlamına geliyordu. Kenti dış dünyaya bağlayan tek nefes kanalı olarak Reyhanlı – Cilvegözü güzergahı kaldı. Sürekli sivil araç ve yardım konvoylarının havadan Rus uçakları tarafından taciz edildiği Bab el Hava- Halep hattı yol boyu yaşanan büyük tehlike ve riske rağmen zorunlu tercih olmaya devam edecek.
Yağma ve işkence en büyük korku
Ortadoğu’nun en büyük üretim potansiyeline sahip beldesi Halep, geçmişten bugüne bölgede önemli bir sanayi şehri olan Gaziantep’le özdeşleştirilmekte. Şii milislerin ağırlıkta olduğu düşman hatlarda büyük çaplı bir yağma korkusu Haleplilerin işkence ve yargısız infazlarla birlikte taşıdığı başlıca endişeler arasında. Her şeye rağmen ‘vatanımızı terk etmeyiz ve burada ölürüz’ ısrarında olanların sayısı da az değil. Rejim ve müttefiklerinin Bab el Hava bağlantısını kesmesi ve 6 yüz bin civarında insanı; Yermük, Madaya, Zebedani ve Humus’ta olduğu gibi halkı açlığa mahkum etmesi de bir diğer endişe maddeleri arasında. Kendisi ile özel bir röportaj yaptığım cephede bilfiil direnişe destek veren yönüyle de ilginç bir kişilik olan Halep’in Muhalif Belediye Başkanı, ‘Öyle büyük acılar yaşadık ki bundan sonra hiçbir sıkıntı ve musibet bizi şaşırtmaz diyerek direniş kararlığını vurgulamıştı. 4 yıldır aralarında uzun zaman geçirdiğim Halep’li çocukların yüzlerinde açıkça görülen yorgunluğa rağmen gözlerinde var olan ışığın sönmemesi direniş meşalesini yarınlara taşıma adına en büyük ümit kaynağı ve hayata tutunma vesilesi olmaya devam ediyor.
Risk büyüdükçe şehir daha fazla ıssızlaşacak
Rejim-Rus ve Şii unsurların tehdit düzeyinin artması, açık kalan kanal üzerinden sivil göçü tetikleyecek ve Türkiye yönünde mülteci akınını artıracak. Önceleri kırsala göç eden merkez nüfusun önünde, İşid faktörü ve rejimin kırsal hakimiyetinin artması sebebiyle tek seçenek olarak Türkiye’yi bırakıyor. Başta Azez, Mera, Savran, Tel Rıfat, Rael gibi önemli nüfus yoğunluğuna sahip ilçe ve kasabaların düşmesi ile birlikte 400 binden fazla insan Türkiye sınırına yönelecek. Şehri terk edemeyenleri ise yoğun bir sorgu ve işkence sürecinin beklediği, Humus örneği ile çok net anlaşılıyor.
İnsan ve tarih katledilen iki unsur oldu
İslam tarihinin en önemli eserleri arasında yer alan Haleb-i Kadime bölgesindeki tarihi Zekeriyya Camii ve klasik Osmanlı mimarisinin egemen olduğu Osmanlı eseri Adliye Külliyesi ve Camii Halep vilayetinde yaşanan binlerce masumun ölümüyle birlikte katledilen tarihin de açık örnekleri arasında.