Guta nefes alamıyor

Guta’da yaşanan zulmü Guta’lı aktivist Lubna Alkanavati Gerçek Hayat’a anlattı. “Guta halkı bitmeyen bombardımanlara karşı yeraltı sığınıkları inşa etti.  Şu an 60 binden fazla sivil yeraltı sığınaklarında hayatta kalmaya çalışıyor. Son dönemde nüfuz edici bombalarla yer altında kazılan sığınakları hedef alınıyor.”

 

Suriye savaşının en ağır dramına sahne olan Guta’da, Esed-Rusya ve İran destekli Şii milislerin kuşatma altındaki bölgeye yönelik saldırıları sürüyor. Başkent Şam’ın doğu banliyölerinden Guta toplamda 30 yerleşim biriminden oluşuyor. Esed’in sarayına 10 kilometre mesafede yer alan Guta 2013 yılı Ekim ayından bu yana kuşatma altında tutuluyor. Halen 376 bin sivilin hayatta kalma adına olağanüstü mücadele verdiği Guta 7 yıllık iç savaş döneminde 11 bin şehit verdi. Türkiye-İran ve Rusya ortaklığı ile düzenlenen Astana görüşmelerinde gerginliği azaltma ve çatışmasızlık bölgeleri arasında yer alan Doğu Guta’da rejim ve Rus uçakları ölüm kusmaya devam ediyor. Birleşmiş Milletlerin özel gündem konusu olarak görüşme ve ardından ateşkes ilanı yaptığı Guta’da yaşanan zulmü 2014 yılında kuşatmadan  kaçabilen ender sivillerden Guta’lı aktivist Lubna Alkanavati Gerçek Hayat’a anlattı. Kadın, erkek, çocuk, genç, yaşlı yüzbinlerin ekmeği, güneşi ve huzuru çoktan unuttuğu kent olarak nitelediği Guta’nın artık nefes alamadığını söyleyen Lubna Alkanavati, şu an orada olan bitenler insanlık için utanç tablosu yorumunda bulundu ve şunları anlattı:

Ailem halen Guta’da

Kuşatma başladığında Guta’da yaşıyordum. Çatışmalar devam ediyordu ve bölge rejim uçakları tarafından şiddetli bombardımanlara maruz kalıyordu. Ekim ayında aniden her taraftan saldırmaya başladılar. Aniden kuşatma altında kaldık. Herkes hazırlıksızdı ve ilk başlarda büyük panik yaşandı. Sonra herkes mevcut koşullar dahilinde yaşamaya alıştı. Ben 1.5 yıl kaldım ve koşullar her geçen gün daha fazla zorlaşarak bugünlere geldik. Şu an aile fertlerimden bir çoğu halen Guta’da. Amcam geçtiğimiz günlerde gerçekleşen bombardımanda hayatını kaybetti. Aralarında çocuk ve kadınların da yer aldığı bir çok yakınımı Rus ve Rejim bombardımanlarına kurban verdim.

Rejim defalarca kimyasal silah kullandı

Suriye’nin başkentinde Esed’in sarayına 10 kilometre uzaklıkta benzersiz bir vahşet yaşanıyor. Tahrip gücü yüksek bombalar 7 yıldır günün her saati savunmasız sivillerin üzerine yağıyor. Guta’da başta klor olmak üzere fosfor, hardal gazları kullanıldı. Birleşmiş Milletler İzleme komitesinde bölgede gerçekleşen kimyasal saldırılara dair bir çok rapor var ancak kimse harekete geçmiyor. Rusya bir çok füzesini bizim üzerimizde test etti. Bize reva görülen vahşet dünyanın, şu ana kadar şahitlik ettiği en büyük mezalim. Türkiye dışında hiçbir güç çözüm odaklı adım atmadı. Ülkenin merkezinde 500 bin insana diz çöktürmek için aleni katliam yapılıyor.

Guta 100 yıl önce de destan yazdı.

Esed ve ortakları topyekun teslim olmamızı istiyor. Fransızlar 1900’lerin başında Suriye’yi işgal ettiğinde Guta teslim olmadı. Şimdi aynı işgal İran, Rusya ve Esed eliyle gerçekleştirilmek isteniyor. Guta halkı 100 yıl önce yazdığı destanı yineliyor. O gün de kuşatma altında kaldık ve okullar, camiler, hastaneler, pazaryerleri, ekmek fırınları öncelikli hedefti şimdi de aynı taktikle saldırıyorlar.

Sığınaklarda 60 bin sivil var

Bitmeyen bombardımanlara karşı halk yeraltı sığınıkları inşa etti.  Şu an 60 binden fazla sivil yeraltı sığınaklarında hayatta kalmaya çalışıyor. Son dönemde nüfuz edici bombalarla yer altında kazılan sığınakları hedef alınıyor.

Kuşatma altında 120 bin çocuk var

Acımasız kuşatma ve bombardımanlara 11 bin şehit verdik. Bu şehitlerin yarısı kadın ve çocuklardan oluşuyor. Guta’da halen 120 bin çocuk yaşıyor. Yine aynı şartlarda yaşamaya mahkum edilen en az 70 bin kadın var.

Kadınlar düşük yapıyor

Bombardıman kabusu öylesine büyük travmalara yol açıyor ki bunu kelimelerle anlatmak çok zor. Bir çok hamile arkadaşım bombardımanların şiddetinden düşük yaptı. Çocuk emziren kadınlar sütten kesiliyor. Zaten mama ve ek besin imkanı yok. Anneler çocuklarının ölümünü izlemek mecburiyetinde bırakılıyor. Buna bombardımana maruz kalarak yaralanan çocukları da ekleyebiliriz. Tıbbi imkanlar sıfır seviyesinde olduğu için evlatlarının ölümünü beklemek durumunda kalan anne ve babaların halini hiç kimse anlayamaz. En az 6-7 bin kadın dul kaldı ve bu anneler mevcut şartlarda çocuklarına bakma çabası veriyorlar. Bu mazlumların bakacak kimsesi yok. Ekmeğin, suyun, olmadığı savaş şartlarında çocuklarını korumaya, büyütmeye çalışıyorlar.

Kalmak da çıkmak da sorun

Guta’nın boşaltılması için bir süre önce sözde insani koridor açıldı. Vafidiyn bölgesinde rejim güçleri video şovları yaparak koridorun açıldığını duyurdular. Türkiye’nin yoğun çabası ile tespit edilen 700 acil müdahele bekleyen yaralı ve hasta tahliye edilmeyi bekliyordu. İlk olarak 35 kişi çıkarıldı. Sonra bu hasta ve yaralılardan 15’i geri Guta’ya gönderildi. Şam’a götürülen diğer 20 kişi ise hastane yerine cezaevine gönderildi. Guta halkı Esed’e ve ortaklarına ve onların vaadlerine güvenmiyor. Uluslararası toplum da gereken inisiyatifi almıyor. Bu sebeple Guta halkı için çıkmak da orada kalmak da sorun.

Demografik değişim amaçlı katliam

Doğup büyüdüğü topraklardan 2014 yılının 8. Ayında çıkmak zorunda kalan Suriyeli kadın aktivist Lubna Alkanavati, Gutalı onbinlerce suçsuz sivilin katliam gerekçesini tıpkı Rakka, Halep, Humus ve Deir ez Zor’da olduğu gibi demografik değişim katliamı olarak özetliyor. Rakka, Halep, Zabadani, Humus ve Madaya örneğinin Guta’da tekrar etmeyeceğini ifade eden Lubna Alkanavati, doğup büyüdüğü topraklara ve ailesine duyduğu özlemi ise, “Çoğu zaman her şeye rağmen oradan çıkmayıp onlarla aynı kaderi paylaşsaydım diye düşünüyorum” sözleri ile anlattı. Guta Harasta bölgesinden önce Şam-Mezze’ye daha sonra muhaliflerin kontrol ettiği İdlip’e gelebilen Alkanavati, “Guta’dan çıkarak Türkiye’ye ulaşma serüvenim tam 4 ay sürdü ve bu süreçte de olağanüstü zorluklar yaşadım” diyor. Guta-Harasta’dan Mezze’ye yer altı tünelleri sayesinde ulaşabilen Lubna Alkanavati, kuşatma halkasının büyük oranda İran destekli Şii milislerden oluştuğunu belirtiyor ve ekliyor ‘Kaderimiz şu an Gazzeli kardeşlerimizle tam olarak aynı. Tek fark onları İsrail kuşattı ve bombalıyor bizi ise İsrail zulmüne karşı olduğunu iddia eden güçler kuşattı ve öldürüyor.”

Benzer konular