Doğu Guta: İnsanlığa verilen mola

Doğu Guta 21. yüzyılın en büyük katliamının yaşandığı yerlerden biri. Terör bahanesine sığınan Beşşar Esed, Doğu Guta’da yıllardır büyük bir zulüm yapıyor. Suriye rejimi ağır silahlar ve kimyasal gazlarla bölgenin yaşam alanlarını yok ederken, halkı evlerini terk etmeye zorluyor. Muhaliflerin kontrolündeki Doğu Guta’da yaklaşık 400 bin kişi 5 yıldır abluka altında yaşıyor. Adeta hayalet bir şehre dönen Doğu Guta’da insanlar, karanlık ve soğuk yeraltı tünellerinde açlıkla mücadele ediyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin “insanlık molası” adı altındaki ateşkes kararı da Esed’i durdurmaya yetmiyor.

Suriye’nin başkenti Şam’ın 10 kilometre doğusunda yer alan Doğu Guta, muhaliflerin elindeki diğer bölgelerden farklı olarak, çatışmalar başladıktan hemen sonra yani 2013 yılından bu yana abluka altında. Esed rejimi, geçen yıl Nisan ayından itibaren bölgeye yönelik ablukasını sıkılaştırdı ve son aylarda da saldırıların şiddetini arttırdı. Son 12 günde düzenlediği saldırılarda 674 sivil hayatını kaybetti.

Şam’a havan roketi atılıyor bahanesine sığınarak her türlü zulmü meşru göstermeye çalışan Esed, Doğu Guta’da büyük bir katliam yapıyor. Esed rejimi, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) Suriye’de ateşkes sağlanması kararı almasına karşın, Doğu Guta’da kimyasal silah kullanmaya devam ediyor. Sivil Savunma (Beyaz Baretliler), sosyal medya hesabında paylaştığı açıklamada, Esed rejiminin Doğu Guta’daki Şifoniye beldesini klor gazı içerikli kimyasal silahla vurduğunu duyurmuştu.

Zaten açlıktan öleceğiz

Abluka altındaki şehirde dışarıya çıkmaya korkan Doğu Guta halkı, hayatta kalmak için sığınaklara inerek saldırıların bitmesini bekliyor. Yetersiz imkânlarla yaşadıkları sığınaklarda ısıtma bulunmazken, temiz hava ve ışık girmesi için bazı bodrumların tavanlarına delikler açılıyor. Halk, yaşadığı insanlık dışı muameleye rağmen bölgeyi terk etmemekte kararlı. İHA ile havadan görüntülenen Doğu Guta, rejim tarafından son iki haftada 22 sağlık merkezi, bir cami ve yetimhanenin vurulmasıyla adeta hayalet bir şehre döndü.

Yaşamak için son şans olarak yerin altındaki karanlık, ısıtılamayan ve gıda bulunmayan tünellere sığınan Doğu Gutalılar, “Yer altında mahsur kaldık, Doğu Guta’da her türlü saldırı ve yıkımla karşı karşıyayız. Aklınıza gelecek her türlü şeyler burada oluyor. Elektrik ve ışık yok. Korku içerisinde yaşıyoruz” diyor. Yaşam şartlarındaki zorluğu anlatmak içinse, “saldırıya gerek yok, zaten bir süre sonra buradaki herkes açlıktan ölecek” açıklamasında bulunuyorlar. Süren saldırılar ve son haftalardaki artan şiddet nedeniyle, sivillerin büyük bölümü halen sığınaklardan çıkmaya korkuyor.

Ateşkes 2 saat bile sürmedi

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), Astana görüşmelerinde Doğu Guta’yı “gerginliği azaltma bölgesi” ilan etti. Kamuoyunun baskısıyla yaşanan zulme 30 gün sürmesi planlanan ateşkes kararı alındı. Ateşkes, Suriye’de rejimin kuşatması altındaki Doğu Guta’da çatışmalara günde 5 saat ara verilerek ”insani mola” uygulanmasını içeriyordu.

BMGK’da alınan kararla ilan edilen ateşkese Rusya “5 saatlik ateşkes penceresi ” yorumunu getirdi. Esed rejimi ateşkese uymayıp sabah 09.00-14.00 saatleri arasında uygulanması öngörülen “ateşkessiz” saatlerde yaptığı saldırıda çok sayıda sivil hayatını kaybederken, birçok insan da yaralandı.

ABD’den skandal ateşkes yorumu

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Heather Nauert, Türkiye’nin yürüttüğü Afrin’deki Zeytin Dalı Operasyonu’nun BM ateşkesi kapsamında olup olmadığı yönündeki soruya “Türkiye BM kararını tekrar açıp okumalı” diyerek skandal bir cevap verdi. Daha sonra ateşkes kararından bir bölümü okuyan Nauert, söz konusu ateşkesin Suriye’nin tamamını kapsadığını iddia etti. Kararın ilan edilmesinin üzerinden saatler geçmeden rejim, İran ve diğer birçok aktör tarafından ihlal edilmesine rağmen ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsünün Türkiye’yi karara uymaya çağırması şaşırtıcı olmadı.

BM Genel Sekreter Sözcüsü Stéphane Dujarric, “Sözün bittiği yerdeyiz artık, Suriye’de savaşın başladığı günden beri silahların susması çağrısı yapıyoruz. BMGK kararları tamamen görmezden geliniyor” diyerek BM’nin artık sözünün geçerli olmadığını da kendi ağzıyla itiraf etmişti. Suriye konusunda “çaresiz” kaldığını itiraf eden BM’nin ateşkes kararı, Türkiye’yi Afrin’de kısıtlama amacı taşıyıp taşımadığını akıllara getirdi.

Karar al uygulama

BMGK, 24 Şubat’ta görüştüğü ateşkes kararını büyük tartışmalar sonucu çıkarmışken, uygulamaya koyma noktasında aynı gürültü çıkarılmadı. BMGK kararlarının bağlayıcı oluşu ve uygulanabilirliği konusu da bu anlamda tartışmaya açılabilir. Şam rejimi bölgede terörle mücadele yürüttüğünü ısrarla iddia ededursun,  5 yıldır abluka altında olan Doğu Guta’yı bombalama gerekçesini de yalanlarla savunmaya devam ediyor.

Esed rejiminin yalanlarla örtmeye çalıştığı Doğu Guta katliamını, rejimin BM temsilcisi Beşşar Caferi yeni iddialar ortaya atarak maskelemeye çalıştı. Caferi, rejimin Doğu Guta’daki Suriye Kızılay merkezlerine düzenlenen saldırıları muhaliflere mal ederken, bu saldırıda öldüğünü iddia ettiği doktorun, rejimin uçak saldırısında öldürüldüğü ortaya çıktı. Suriye Kızılay’ı yaptığı açıklamayla, vurulan merkezlerinin rejimin ablukasındaki Doğu Guta’da yer alan Duma ve Haresta’da olduğunu duyurarak Caferi’nin iddiasını yalanlamış oldu.

Bu nasıl kırmızı çizgi?

Her saldırıyla bölgede kalmaları imkansızlaşan yaklaşık 400 bin insan, göçe zorlanıyor. Bir yandan “insani mola” diyerek ateşkes ilan edilerek savaşın şiddeti azaltılmaya çalışılırken, bir yandan da onlarca masum sivilin öldürülmesine göz yumuluyor.

Şam rejimi saldırılarda özellikle halkın temel ihtiyaçlarını karşılayacağı yerleri bombalayarak, bölge halkının yaşam şartlarını daha da zorlaştırıyor. ABD, Obama döneminden beri kimyasal silah kullanımının kırmızı çizgileri olduğunu söylüyor. Oysa Esed rejiminin hava ve varil bombalarıyla, sivil-çocuk ayırt etmeden yaptığı katliamlarda Doğu Guta’dakiler de dâhil olmak üzere yaklaşık 2 bin kişinin yaşamını yitirdiği biliniyor.

Tüneller bulundu yardımlar kesildi

Şiddetin ve insani krizin had safhada olduğu bölgede tahliye olmayı bekleyen binlerce hasta ve yaralı var. Kuşatmanın ilk gününden bu yana gıdaya erişim kısıtlı. BM ve Suriye Arap Kızılayı’nın yardımına zaman zaman izin veriliyor. Fakat bu izinler halkın ihtiyaçlarını giderme noktasında oldukça yetersiz.

Doğu Guta geçen seneye kadar gıda yardımlarını tünellerden karşılıyordu. Bu tünellerin rejim tarafından bulunmasından sonra gıdaya erişim iyice azaldı. Şam yönetimi, Şubat ayı ortasında sınırlı bir BM yardımının bölgeye gönderilmesine izin vermişti. En son kapsamlı yardımsa geçtiğimiz Kasım ayında ulaştı. Bu yardımların sınırlı olduğu Doğu Guta’da ilaç ve gıda yetersizliği yüzünden çok sayıda bebek ve çocuk hayatını kaybetti.

Doğu Guta’daki Esed zulmüne karşı ateşkes kararını zar zor çıkaran BM, orada yaşanan zulmü raporlamaktan öteye geçmiyor. BM Dünya Gıda Programı’nın hazırladığı 21 Ocak 2018 tarihli raporda Doğu Guta’daki durum şöyle aktarılıyor: “Kuşatma altındaki Doğu Guta’da çatışmanın artmasıyla birlikte pek çok hanenin gıdaya erişimi azaldı. Bazı mahallelerde sürekli bombardıman nedeniyle insanlar sığındıkları bodrum katlarından çıkamıyorlar. Çoğu hanenin alım gücü azaldı, tarım alanlarına erişim de zorlaştı. Aynı anda gıda ve yakıt fiyatları da arttı.”

Benzer konular