5 Haziran 2017 günü Katar’a yönelik “terör örgütlerine destek” bahanesiyle, Birleşik Arap Emirlikleri’nin başını çektiği Suudi Arabistan, Mısır ve Bahreyn tarafından başlatılan ve İsrail’in de gizli ortağı olduğu ambargo girişimi dokuzuncu ayını doldurdu. Söz konusu ambargo Katar vatandaşlarının hac ve umre ibadetlerini dahi engellemeye varan gözü karalık ile başladı. Ne var ki ambargonun asıl hedefi birkaç ay sonra ortaya çıkan gelişmeler ile net olarak anlaşıldı. Hedef, yönetimdeki Katar Şeyhi Temim bin Hamad Al Sani’yi görevden alacak “sivil darbe girişimi”ne zemin hazırlamaktı.
ABD Başkanı Donald Trump’ı kılıç dansına ve milyarlarca dolarlık silah anlaşmasıyla ikna ettiğini düşünen Abu Dabi ve Riyad, Katar’ın sandıkları kadar küçük lokma olmadığını çok da vakit geçmeden öğrendi. Katar’ın Şeyh Temim ile birlikte yumuşak güç kabiliyetlerini artırması ve diplomasiyi etkin kullanımı, Doha’ya uluslararası arenada güçlü destek kazandırırken, ambargocu ülkelerin güçlü görüntüsüne ise büyük darbe indirdi. Doha’nın “terör örgütlerine destek” bahanesi ardına sığınan ambargocu ülkelerin tezlerini bir bir çürütmesi de, Katar’a yönelik ambargonun meşruiyeti konusunda ciddi soruların yüksek sesle dile getirilmesine sebep oldu.
Öte yandan, Türkiye ve İran gibi güçlü bölge ülkelerinin, Katar’ın ambargodan dolayı ihtiyaç duyacağı gıda vb. ürünleri tedarik edeceklerini açıklamaları da, Doha’yı hedef alan ülkelerin kolunu ve kanadını kıran bir etken oldu.
Oyun Fas’ta kuruldu
Katar’a yönelik ambargo üçüncü ayını doldurmak üzereyken, gelişmeler ambargocu ülkelerin istediği vaziyetin tam tersi bir yöne evrilmekteydi. Ambargo ile Katar’da mevcut yönetimin politikalarına etki etmenin mümkün olmadığını gören Abu Dabi, Riyad’ı da kendine eklemleyerek, “daha hızlı” bir seçeneği gündeme getirdi: sivil darbe!
Ağustos 2017’de, Suudi Arabistan kralı Muhammed bin Selman beklenmedik bir adım atarak, Katar’ı yöneten Al-Sani ailesinin önde gelen isimlerinden Şeyh Abdullah bin Ali bin Abdullah bin Jassim el Sani’yi Fas’ta ağırladı. Şeyh Abdullah Katar’ın üçüncü emiri Şeyh Abdullah bin Casim’in torunu, dördüncü emiri Şeyh Ali bin Abdullah’ın oğlu ve beşinci emiri Şeyh Ahmed bin Ali’nin de kardeşiydi. Şeyh Abdullah, halihazırdaki Katar Emiri Şeyh Tamim bin Hamad el Sani’nin babasının kuzeni. Kral Selman’ın beraberindeki heyetle Şey Abdullah’ı ayakta ve son derece samimi bir şekilde karşılaması, BAE ve Suudi Arabistan’ın Katar’da sivil darbe arayışında olduğunu gösterdi. Şeyh Abdullah el Sani’nin ağırlanmasından hemen sonra, Şeyh adına bir twitter hesabı açılması ve takipçi sayısının bir anda yüzbinlere ulaşması da projenin hayata geçtiğinin işaretiydi.
Kraliyet Divanı Üyesi Suud el-Kahtani’nin, Şeyh Abdullah’ın Kral Selman ile görüşmesinin hemen ardından, sosyal medyada “Katar’ın yeni lideri Abdullah bin Ali el Sani” mesajlarına destek vermesi dikkat çekti. Kahtani’nin sosyal medya mesajlarının ardından bir anda BAE ve Suud kaynaklı twitter hesaplarından, Katar’ı yöneten Şeyh Temime yönelik saldırıların başlaması da dikkat çekti.
Televizyondan darbe çağrısı
Eylül ayına gelindiğinde, Katarlı Şeyh Abdullah, bir mesaj yayınlayarak, Körfez’de yaşanan abluka krizinin sürdürülemez olduğu iddiasıyla, Katar halkına, kendisiyle bir ulusal zirve yapılması talebinde bulundu. Şeyh Abdullah’a destek, Al-Sani ailesinin bir başka üyesi, Fransa’da ikamet eden Şeyh Sultan bin Suheym Al-Sani’den geldi. Al-Sani ailesinin genç üyelerinden olan Şeyh Sultan, BAE’nin sahibi olduğu Sky News Arapça televizyonundan mevcut durumdan Katar yönetimini sorumlu tutan bir bildiri yayınladı. Şeyh Sultan bildirisinde adeta bir sivil darbe öneriyordu: “Al Sani ailesinin akil adamlarını ve ülkemin önde gelen figürlerini Katar krizine çözüm bulmaları çağrısında bulunuyorum.” Şeyh Sultan’ın krize müdahale etmesi için işaret ettiği isim elbette Şeyh Abdullah’tan başkası değildi.
Darbe planını erteleyen darbe!
Ne var ki Katar’a yönelik ”sivil darbe” planı, Kasım ayında Suud Kraliyet ailesi içinde gerçekleşen yumuşak darbe ile ertelendi. Suud Veliaht Prensi Muhammed bin Selman “yolsuzluk operasyonu” bahanesiyle kendisine rakip olabilecek, Kraliyet ailesi içindeki prensleri 4 Kasım günü gerçekleştirdiği tutuklamalar ile Riyad’taki Ritz Carlton oteline hapsetti. Riyad Kasım ayından sonra kendi iç düzeni ile ilgilenmek durumundaydı. Her ne kadar Suudi Arabistan, BAE ile birlikte Katar’a yönelik ambargo ve darbe girişimine hevesli gibi gözükse de, Kasım 2017’de Riyad’da Kraliyet ailesine mensup kimi prenslere yönelik operasyon ve tutuklamalar başlayınca, BAE, Katar’a yönelik “darbe girişimi” planını perde arkasından değil şoför koltuğundan yürütmek zorunda kaldı.
Suheym öne çıkıyor
Her ne kadar “sivil darbe” için Şeyh Abdullah ile yola çıkıldıysa da, BAE için Şeyh Suheym daha uygun bir adaydı. Genç ve hırslı yapısıyla, Suheym, Abu Dabi ve Riyad veliaht prenslerine ayak uyduracak ve onların uydusu olarak hareket ederek, Katar’ın bağımsız politikalarına son verecek adaydı. Şeyh Suheym kendisine uygun görülen elbiseye giymeye niyetli olduğunu Aralık 2017 sonlarında, Al-Sani ailesinin bazı üyeleri ile birlikte yaptığı bir toplantıda gösterdi. “Save Katar (Katar’ı kurtar)” ibaresiyle yapılan toplantıda, Suheym, Katar lideri Şeyh Tamimi “ihanet” ile suçlamaktan geri durmadı. Şeyh Suheym’in toplantıda kullandığı, “Biz, babalarımıza, atalarımıza ve Rabbimize ihanet etmedik. Anlaşmaları bozmadık. Biz erkeklik, cesaret, cömertlik ve anlaşmalara vefa değerleri ile büyüdük. Bugünkü durum ise ortada” ifadelerini kullanarak, sözlerine şöyle devam etti, “Katar, asla komşuları için zehirli bir hançer olmayacak. Katar, Suudi Arabistan, Bahreyn, Kuveyt, Umman ve diğer Arap ülkelerindeki kardeşlerimiz için bir kalkandır, bir kılıçtır. Kılıç ve kalkanlarımızın altında onlarla beraberiz. Kral Selman, Veliaht Prens ve diğer kardeş ülkelerin liderlerini savunmak için hayatımızı veririz.” BAE, Katar’da “sivil darbe” için aradığı kanı bulduğuna inandı.
Engeli kaldırmak
Sivil darbe için aranan adayı bulduğuna inanan BAE, aradaki bir başka engeli kaldırmak istedi. Bu engel, Suud Kralı Selman tarafından ayakta karşılanan Katarlı Şeyh Abdullah’tan başkası değildi. Ocak 2018’e gelindiğinde ajanslara dikkat çeken bir haber düştü. Şeyh Abdullah kendi rızası dışında BAE’nin başkenti Abu Dabi’de gözaltında tutulduğunu iddia ediyordu. Şeyh Abdullah, bir video kaydında Abu Dabi Veliahtı Şeyh Muhammed bin Zayid tarafından misafir edildikten sonra alıkonulduğunu öne sürdü. Abdullah, yayınlanan videoda, “Şu anda Abu Dabi’de bulunuyorum, Abu Dabi Veliahtı’nın misafiri idim. Şu anda engellenmiş durumdayım, bana çıkmamamı söylediler” dedi. Şeyh Abdullah Ağustos 2017’de güle oynaya girdiği kapının kendisi ve ülkesi için kurulmuş bir tuzak olduğunu yeni fark etmişti: “Eğer başıma bir iş gelirse Katar devleti bundan beridir. Ben Şeyh Muhammed’in misafiri idim, şu andan sonra bir şey olması halinde tüm sorumluluk Şeyh Muhammed’e aittir” Çıbanbaşının zehirli ismi Veliaht Prens Muhammed bin Zayed harekete geçmişti.
Soluğu Kuveyt’te aldı
Şeyh Abdullah’ın video görüntüleri uluslararası medyada büyük yankı uyandırmasının ardından BAE her zamanki seçeneği, yalanlama ve inkarı, devreye sokarak, Şeyh Abdullah’ın BAE’de misafir olduğunu ve istediği zaman ülkeyi terk edebileceğini açıkladı. Bu açıklamadan kısa bir süre sonra Şeyh Abdullah soluğu Körfez’in arabulucu ülkesi Kuveyt’te aldı. Kuveyt’e geçen Şeyh Abdullah kötüleşen sağlık problemleri nedeniyle hastaneye kaldırıldı. Ülkesine yönelik “sivil darbe” girişiminin maşası yapılmak istenen Şeyhin hikayesi böylece son buluyordu.
İkinci ev: Deniz Sarayı
BAE’nin ise bir türlü boyunduruk altına alamadığı Katar’a yönelik öfkesi dinmemişti. Al-Sani ailesinin hırslı üyesi Prens Suheym cepteydi ve değerlendirilmeliydi. Beklenen haber çok gecikmeden geldi. 19 Şubat 2018’de Muhammed bin Zayed, twitter hesabından birkaç fotoğraf paylaştı. BAE’nin başkentinde bulunan Al-Bahr (Deniz) Sarayı’nda çekilen fotoğraflarda, Şeyh Suheym, Zayed ailesinin üst düzey üyeleri tarafından kuşatılmış bir şekilde görülüyordu. Körfez’in zehirli ismi Muhammed bin Zayed, Suheym’i “ikinci evine hoş geldin, aramızdaki kardeşlik ve tarih, iki dost ve kardeş ülkeyi birbirine bağlıyor” sözleriyle Twitter hesabından selamladı. Suheym ile Zayed’in özellikle kafa kafaya verdikleri fotoğraf, 2018’de Katar’a yönelik “sivil darbe” girişiminin Abu Dabi’de pişirildiğinin delili olarak şimdiden tarihteki yerini aldı. Ortadoğu’nun çıbanbaşı, Blackwater ve CIA’nin ortağı BAE, coğrafyamızda deliliklere bir tane daha eklemek için yeni piyonunu sahaya sürüyordu…