Bin Selman köşeye fena sıkıştı

Suudi Veliahtı Muhammed Bin Selman (MbS) ABD’nin önde gelen televizyon kanallarından CBS’te yayınlanan ‘60 Dakika’ programına çıktı. Konu Kaşıkçı cinayetine gelince, Suudi Arabistan vatandaşlarına karşı bir suç işlendiğinde ülkenin lideri olarak sorumluluk alması gerektiğini söyleyen Bin Selman “Evet, bu bir hataydı. Gelecekte böyle şeylerden kaçınmak için her önlemi almalıyım” şeklinde konuştu.

Program sunucusu Norah O’Donnel’ın cinayetten nasıl haberi olmadığı sorusuna da ülkesinde vazifeli 3 milyon çalışanın her gün neler yaptığını bilmesinin mümkün olamayacağını söyledi.

Kendisini aklama strajesinin son ayağında ise Kaşıkçı cinayetini planlamakla suçlanan en yakın iki danışmanı hakkında yargı tarafından soruşturma açıldığını, suçları sabit görüldüğünde rütbelerine bakılmaksızın mahkemeye çıkarılacaklarını ifade etti.

Özrü kabahatinden büyük

Programın ilgili bölümünü izlediğinizde karşısınızda tam bir cinlik örneği sergileyen soğukkanlı bir suçlunun tavırlarını görüyorsunuz. Kaşıkçı cinayetinin sorumluluğunu şahsen üzerine almayan Bin Selman, titizlikle çalıştığı belli “Yönetimdeki biri olarak hâdisenin sorumluluğunu üstleniyorum” cümlesini kurmak suretiyle topu ‘kendi başına iş çeviren kötü adamlara’ yıkıp yakayı sıyırmayı çalışıyor. Dahası, kendini aklamaya çalışırken ‘özrü kabahatinden büyük’ bir söz ederek sunucu O’Donnell’ın “Peki, yaptığınız hatadan nasıl bir ders çıkardınız?” sorusuna pişkin bir şekilde şu cevabı veriyor:

“Peygamberler bile hata yapmışken biz nasıl yapmayalım?”

MbS’nin ülkesinde yıllarca yaşamış bir kardeşiniz olarak pek çok Arap ülkesinde olduğu gibi neredeyse aldığınız nefesi sayan bir istihbarat yapılanmasına sahip olduğunu gayet iyi biliyorum. Yönetimin tek elde, tek ailede toplandığı Arap coğrafyasında insiyatif almak, hele Kaşıkçı hadisesinde görüldüğü gibi uluslararası camianın dikkatle izlediği bir mevzuda kendi başına iş görmeye kalkışmak kimsenin harcı değil. Zaten coğrafyayı çok iyi bilenler bu gerçeği de gayet iyi bildikleri için Bin Selman’ın sözleri boşlukta yankılanarak kaybolup gidiyor.

Ayrıca hadisenin seyrine bakıldığında köşeye sıkıştıkça belli tavizlerin verilmeye başlandığı ortada. Hatırlayın, Kaşıkçı Suudi Arabistan’ın İstanbul Konsolosluğu’na girip ortadan kaybolduğunda Bin Selman ve yardakçıları hemen inkar tavrına sapmadılar mı? Hadise tamamen Suudilerin aleyhine gelişti. Ortadan kayboldu, inkar ettiler. Öldürüldüğüne dair deliller ortaya çıktı, inkar ettiler. Şimdi bütün deliller MbS’yi işaret ediyorken hâlâ aynı inkar tavrı devam ediyor.

Suçlamalar giderek artıyor

Bin Selman istediği kadar kendini aklamaya çalışsın, süreç aleyhine işlemeye devam ediyor. BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği Haziran ayında 101 sayfalık bir rapor yayınladı ve Suudi Arabistan hükümetini Gazeteci Cemal Kaşıkçı’yı kasten ve taammüden öldürmekle suçladı.

Raporda, aralarında Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın da bulunduğu üst düzey yetkililerin soruşturulması için güvenilir deliller olduğu dile getirildi. Ayrıca BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’e bir davet yapıldı ve konuya ilişkin tamamlayıcı kriminal soruşturmanın başlatılması istendi. Dahası Bin Selman’ın yurt dışındaki şahsî mal varlıklarını da kapsayacak şekilde yaptırımların uygulanması gündeme getirildi.

Mesele burada kalmadı. Peşinden Washington’da faaliyet gösteren ABD Milli Menfaat Vakfı adına iki avukat, Bruce Fein ve Bruce Del Valle Uluslararası Ceza Mahkemesine dilekçe göndermek suretiyle MbS hakkında ‘insanlığa karşı suç işlemek’ten dolayı soruşturma açılmasını talep etti.

Dilekçede Bin Selman’ın göreve geldiği Haziran 2017 tarihinden bu yana siyasi rakiplerini ve kendisine karşı çıkanları tıpkı Cemal Kaşıkçı örneğinde olduğu gibi “acımasızca ve sistematik şekilde ezdiği” ifade edildi. Kaşıkçı’nın öldürülmeden önce işkence gördüğünü belirten dilekçede Bin Selman’ın işkenceci yönüne vurgu yapıldı.

Dilekçede, “Veliaht Prens’in sayın Kaşıkçı’yı öldürtmesi uluslararası barış ve istikrarı tehdit ediyor. Eğer cezalandırılmazsa Bin Selman daha da cesaret bulacak” ifadesi ayrıca dikkat çekti.

Belki de Husiler devirecek

Bin Selman’ın başını ağrıtan mesele sadece Kaşıkçı meselesi değil. Dünyanın en büyük silah alıcılarından biri olduğu hâlde baldırı çıplak Husilere karşı bir türlü kazanılamayan ‘Yemen savaşı’ var ortada. Arkasında her ne kadar İran olursa olsun, neticede dünyanın en modern silahlarına karşı çok daha ilkel şartlarda savaşan bir topluluktan bahsediyoruz. Üstelik son gelen haberler Suudiler açısından durumun vahametini ortaya koyuyor.

Husiler’in El Mesire televizyonu askeri sözcü Yahya Seri’nin ağzından önemli bir gelişmeyi duyurdu. Buna göre ‘Allah’tan gelen zafer’ isimli operasyonda Suudilere karşı büyük bir başarı elde edildi ve Necran bölgesinde 350 kilometre karelik bir alan ele geçirildi.

Husi cenahından gelen haberlere bakılırsa Suudi ordusu fena zayiat vermiş görünüyor. En az 200 ölüden ve ele geçirilen 2000 esirden bahis geçiyor. Suudi sermayesiyle Dubai’den yayınlanan El Arabiye televizyonu ise pek de ikna edici olmayan bir üslupta meselenin böyle olmadığına dair haberler yapmakla meşgul.

Evet, Husiler belki de denildiği gibi hadiseyi biraz abartıyor olabilir. Savaş ortamında ele geçen propaganda fırsatını kim kullanmak istemez? Fakat bütün bunlar Suudiler açısından manzaranın gayet feci olduğunu örtmeye yetmiyor, yetemiyor.

Kim bilir, ABD ve Batılı devletler Kaşıkçı meselesini ellerinde koz olarak tutuyorken bir bakmışsın Husiler ülkenin içlerine doğru bir harekata girişmiş, Bin Selman’a diş bileyen bütün muhalifler fırsattan istifade bir darbe gerçekleştirmiş.

Olmaz mı diyorsun?

Unutma! Burası Ortadoğu!

Burada her zaman her şey mümkün…

Benzer konular