24 Ağustos 2016 günü sabaha karşı başlatılan Fırat Kalkanı Harekatı şu an en önemli safhasında. Harekat, Kuzey Suriye bölgesinin en stratejik noktalarından biri olan El-Bab’da yoğunlaşmış durumda. Aslında cephe hattındaki mevcut durumu yazmak, bölgedeki durumun anlaşılması açısından bazı sakıncalar doğurabilir. Çünkü her geçen gün değişen denge topoğrafyasıyla yazdıklarımız güncelliğini yitirme tehlikesiyle de karşı karşıya.
6 ayı geride bırakmayı hazırlanan Fırat Kalkanı ile şimdilik Fırat’ın Batı yakası, daha doğrusu bu yakanın Türkiye-Suriye sınırını içine alan hat tamamen terör hedeflerinden temizlenmiş durumda. PKK’nın Fırat batısındaki Münbiç’ten hala çekilmemiş olması TSK’yı oraya da bir harekat düzenlemeye zorluyor. Çünkü Türkiye’nin uzun bir süre önce deklare ettiği kırmızı çizgi olan “Fırat’ın Batısı’nda PKK’nın olmaması” kararını bozan bir ur şu an Münbiç’te hala asılı duruyor. Bazı otoriteler bu kararın Fırat Batısıyla sınırlı kalmaması ve doğusuna da uzanması gerektiğini vurguluyor çünkü PKK’nın en etkili terör grupları ve bunların liderleri Tel Abyad, Kobani, Haseke gibi Fırat doğusundaki kentlerde üslenmiş durumda ve ABD’den aldığı gelişmiş silahların tasnifini yapmakla meşguller. Türkiye büyük ihtimalle Fırat doğusu ve Münbiç ile El-Bab ve sonrasındaki olası Rakka operasyonunun ardından bu bölgeyle ilgilenmek zorunda kalacak.
Bab neyin kapısı ?
Bab Arapça’da ‘Kapı’ manasına geliyor ancak bu bölgenin önemi sadece “Kapı” denilerek geçilemeyecek özellikte. El-Bab, Suriyeli muhaliflerin elinde kalan son ‘kale’ olan İdlip, tüm dünyanın gözünü çevirdiği ülkenin en önemli şehri Halep, PKK’nın üslendiği Münbiç, DEAŞ’ın Suriye’deki merkezi Rakka, adını zengin petrol yataklarıyla duyuran Deyr ez Zor ve Irak’taki DEAŞ merkezlerine giden yolun tam kesişim noktasında bulunuyor. Öte yandan burası bir dönem Kuzey Suriye’nin en önemli ticaret ve sanayi merkeziydi.
Evlilikte güçlendirilen bağ
DEAŞ bu denli önem atfettiği Bab’da tutunmak için bazı önlemleri hayata geçirdi. Önce terör örgütünün lideri Bağdadi, elektronik mesajlaşma kanallarından Bab’daki DEAŞ militanlarının yaptığı işin kutsallığına değinen bir mesaj yayınlayarak kendine bağlı teröristlerin motivasyonlarını güçlendirme yoluna gitti. Bunun ardından Bab’ın en zengin ailelerinden birinin Mariye adındaki kızıyla stratejik bir evlilik yapan Bağdadi, kentteki teröristleri “akrabaları” olarak ilan etti.
Şehrin komutanı ve kadısı değişti
Bağdadi şehirdeki DEAŞ mekanizmalarında da bir dizi değişiklik yaptı. Bab’ın askeri komutanlığına uzun yıllar Tacikistan istihbaratı adına kritik görevlerde bulunmuş Albay Ömer’i tayin eden Bağdadi, sözde dini mahkemenin ‘kadısını’ da değiştirdi. Türkiye ile düşmanca bir tutum sergilemekle bilinen Iraklı din adamı Ebu Abdullah şehrin yeni kadısı olarak atandı ve bu süreçten sonra DEAŞ’ın askeri, siyasi ve sosyal politikalarına aykırı davranan kişilere verilebilecek en sert cezaları uyguladı.
TSK rejimle yeniden komşu olacak
Anladığımız kadarıyla Fırat Kalkanı Harekatı, Bab’ın alınmasının ardından güney sınırlarına ulaşmış olacak. Bab’ın hemen güneyinde Rejim ordusu birlikleri, Rejim yanlısı İran güdümlü mezhepçi örgütler ve Rus askerleri bulunuyor. Bab’ın ardından TSK-ÖSO bu güçlere komşu olacak. Sınır kapılarının rejimin elinden çıkmasının ardından fiili olarak Türkiye ile Şam yönetiminin kara sınırı kesilmişti. Ancak Bab’ın alınmasının ardından yeniden bir komşuluk başlayacak. Ancak bu güçler arasında büyük bir çatışma potansiyelinin yaşanabileceği de gelen haberler arasında. Aslında bu potansiyel yer yer fiiliyata da dökülmüş durumda. Geçtiğimiz hafta içi, Bab’a bağlı Guz Köyü ile Ebu Zendeyn’de rejim güçleri ile Fırat Kalkanı bileşeni ÖSO grupları arasında çatışmalar yaşandı. Bu çatışmalarda rejim askerlerinden ölenlerin olduğu ve ÖSO savaşçılarının rejimden zırhlı araçlar ele geçirdiği belirlendi.
Ebu Zendeyn muamması
TSK açıklamasına göre Rusya’nın yanlışlıkla vurduğu ve içinde 3 Türk askerin şehit olduğu binanın da Ebu Zendeyn’de yani DEAŞ’la değil rejimle komşu olunan bölgede bulunduğu iddiaları var. Eğer iddialar doğruysa, sıcak bir çatışma alanı olmayan o bölgeye en yakın DEAŞ unsuru 4 km uzaklıkta. Üstelik vurulanın bir bina olması kafalarda soru işaretleri uyandırıyor.
Her yerde tuzak var
DEAŞ şu anda Fırat Kalkanı bileşenleri, rejim güçleri ve PYD tarafından adım adım kuşatmaya alınıyor. İçeriden gelen haberler, DEAŞ’ın rejim ve PKK karşısında hiçbir mukavemet göstermediği, köyleri bırakarak merkeze çekildiği ancak TSK-ÖSO karşısında verilebilecek en büyük direnişin verildiği yönünde. Bazı askeri kaynaklarımız da bu bilgiyi doğruluyor. Musul’daki bomba yüklü tünellerden çok daha fazlası Bab çevresinde kazılmış durumda ve bu tünellerde saklanan teröristler kendilerini patlatmak için sıra bekliyor. Üstelik şehrin yer yanına bubi tuzakları yerleştirilmiş durumda. Yıllar sonra, Fırat Kalkanı Harekatı’yla köyüne dönebilen yaşlı bir Suriyeli, teröristlerin tarlasına yerleştirdiği tuzaklı mayına basarak hayatını kaybetti. Kimsenin aklına dahi gelmeyecek yerlere, pencere pervazlarına varıncaya kadar bu tuzaklardan görmek mümkün
Obüs operasyonu planı değiştirdi
Sadece DEAŞ için değil PKK açısından da Bab kritik önemde. DEAŞ’ın 2014’teki Kobani saldırısının ardından, “DEAŞ’la savaşan güç” olarak dünyaya pazarlanan ve Amerika Birleşik Devletleri’nden üst düzeyde askeri yardım alan PKK (Suriye’deki adıyla PYD) Türkiye-Suriye sınırında boydan boya bir terör devleti kurmak için operasyonlara başlamıştı. Önce DEAŞ’ın elindeki bölgelere yönelen, zaman zaman Özgür Ordu’yla savaşan terör örgütü PKK, Amerikan savaş uçaklarının da yardımıyla Münbiç’e kadar geldi. DEAŞ hiçbir mukavemet göstermeden bu bölgeleri PKK’ya teslim ediyor ve sınırda bir koridorun kurulmasına yardım ediyordu. Bu süreçle birlikte Türkiye’nin bu koridoru engellemeye matuf askeri operasyonları başladı. Fırtına obüsleri PKK hedeflerini vururken özel kuvvetler içeride bir dizi nokta operasyonlar düzenledi.
O koridoru güneyden bağlayacaklardı
PKK terör devletini kurmak için denklem değiştirmek zorunda kaldı. Artık Münbiç yürüyerek Cerablus-Azez’i alarak Afrin’e bağlanma planı değiştirilmişti. PKK, Münbiç’ten Güney batıya yürüyecek Bab’ı alacak Bab’ın ardından Tel Rıfat üzerinden kuzey batı yönüne çıkarak Afrin’e ulaşıp güneyden terör koridorunu bağlayacaktı. Bunun için Tel Rıfat’ta binlerce sivili kuşatma altına almaktan ve köyleri havan topuyla vurmaktan da çekinmedi. TSK’nın Bab’ı alması bu terör koridoru hayalinin de son bulması manasına geliyor.
Dev su borularıyla sevkiyat
El-Bab taarruzuna sayısı açıklanmayan TSK mensubu ile 5 bine yakın Özgür Suriye Ordusu savaşçısı katılıyor. Geçtiğimiz hafta tank ve zırhlı araç sevkiyatı hızlandı. DEAŞ ise Rakka ve Musul’dan Bab’a çok sayıda terörist sevk etmiş durumda. İkmal ise 2007’de Suriye hükümetinin Bab bölgesini sulamak için başlattığı sulama kanalı projesiyle yer altına yerleştirdiği devasa su boruları vasıtasıyla sağlanıyor. Silah, mühimmat, militan ve yaralı transferi Başköy-Bab arası bu dev su boruları vasıtasıyla yapılıyor.
***
DEAŞ Bab’a nasıl yerleşti?
Aslında muhalif bir damara sahip olan Bab ve çevresinde 2011 yılından sonra muhalif hareketler baş gösterdiğinde şehrin kontrolü kısa süre içinde Özgür Suriye Ordusu’nun eline geçmişti. Kısa süre sonra DEAŞ benzeri radikal eğilimlere sahip Ensaru’ş Şeria isimli bir grup ortaya çıktı. Bu grubun üyelerini Bablılar oluşturuyordu. Daha sonra anlaşıldı ki bu grup DEAŞ adına kentte istihbarat toplamak için görevlendirilmişti. Sayıca az oldukları için kimsenin dikkatini çekmeden şehrin adeta röntgenini çeken bu grup bilgileri DEAŞ’a akıtıyordu. DEAŞ ordusuyla Bab önlerine dayandığında zaten ellerinde şehirdeki askeri yapının en ince ayrıntıları dahi vardı.