Araplar nükleer yarışın neresinde?

Ortadoğu gerçekten tuhaf bir coğrafya. Kimi önemsiz şeyler çok fazla dikkat çekerken, bazı hassas konular kamuoyunda gerektiği gibi yer bulamıyor. Örneğin Mayıs 2017 itibariyle faaliyete girecek olan bir nükleer tesis var, hem de bir Arap ülkesinde. Sizce de fazlasıyla ilginç değil mi? Normalde İsrail kamuoyu başta olmak üzere dünya kamuoyunda fırtınalar kopması beklenirdi. Fakat henüz “çıt” yok dense yeridir. Orada burada tesadüf edilen, araya serpiştirilen küçük puntolu birkaç değerlendirme haricinde konuyu enine boyuna tartışıp bilgi veren çalışma sayısı da öyle aman aman sayılmaz.

İsrail’den ilginç bir açıklama

Orta yerde fırtına kopmuyor ama es geçmeyelim, İsrail kaynaklarından bu konuda geçen sene yapılmış, Savunma eski bakanı Moşe Yaalon imzalı bir açıklama mevcut. Yaalon diyor ki: “Arap dünyasındaki ülkelerin nükleer silaha sahip olma çabasına dair işaretler görüyoruz. Yanıbaşlarında bir atom bombasıyla birlikte İran’ın hemen dibinde öyle sessiz bir şekilde oturmaya pek de hevesli görünmüyorlar.” Yeri gelmişken ABD Savunma eski bakanı Robert Gates’in açıklamasını da vermiş olalım. Demiş ki: “İran antlaşması bölgedeki diğer ülkeleri denk bir nükleer kapasite geliştirme konusunda tahrik ediyor.” Bu açıklama da Hillary Clinton’dan. “Suudiler beklemeyecek. Zaten şu anda kendi nükleer silahlarına nasıl sahip olacakları konusunda ciddi bir arayış içerisindeler. Sadece onlar da değil. Birleşik Arap Emirlikleri de Suudilerin tek başlarına nükleer güç olmalarını izleyecek değil.”

Bilin bakalım hangi ülke bu?

İsrail tarafından bu denli hoş görülecek Arap ülkesi hangisi olabilir sizce? Size yardımcı olmasını umduğum birkaç alıntı yapacağım. Sözü geçen ülkenin ileri gelenlerinden biri demiş bu sözleri.

  • Araplar Yahudilerle şu modern zamanlarda bir anlığına bile beraber hareket etseler yeryüzünde Allah’ın gücü haline gelirlerdi.
  • Yahudilerle bir devlet çatısı altında birleşmek fikri yok mu, bundan daha harika bir şey olamaz.
  • Filistinliler Güney Afrika örneğinde olduğu gibi Yahudilerle birlikte aynı devlet çatısı altında yaşamayı öğrenip onlardan bir şeyler öğrenmeye baksınlar.
  • Yahudileri düşman olarak görmeyelim. Onlar bizim amcaoğullarımız.

Sizi daha fazla merakta bırakmayalım. Bu sözlerin sahibi Dubai Güvenlik Güçleri Komutanı Korgeneral Dahi Halfan. Nükleer enerjiye kavuşacak ülke de böylece Birleşik Arap Emirlikleri olmuş oluyor.

Nasıl ikna etmiş?

Birleşik Arap Emirliklerinin nükleer enerji konusunda gerekçesi nedir diye bir kurcalama yaptığımızda karşımıza ABD ile 2009 yılında nükleer işbirliği anlaşması çıkıyor. Daha öncesinde Nisan 2008’de verdiği bir taahhüt var. Bu taahhütte kesinlikle uranyum zenginleştirme işine girişmeyeceğini deklare ediyor. Uranyum zenginleştirme işi, bilindiği gibi nükleer silah yapımına işaret ediyor. Bu arada unutmadan, gerekçe demiştik. 2009 tarihli anlaşmaya göre Birleşik Arap Emirlikleri’nin nükleer enerji talebinin arkasında yatan resmi gerekçeler şöyle ifade edilmiş:

  • Artan enerji talebi
  • Fosil yakıta bağımlılığı azaltmak
  • Daha fazla petrol ihracatı yapabilmek

Sizce de oldukça ikna edici görünmüyor mu? Dahası, Suudiler başta olmak üzere uzun yıllardır ABD ile yakın ilişkiler içinde bulunan diğer Arap ülkelerine de böyle bir hak doğmuş olmuyor mu? Alacağımız cevap evet olmayacaksa, ki şimdilik öyle görünmediğini rahatlıkla ifade edebiliriz. O zaman “Nükleer yarışta artık Araplar da var” şeklinde bir cümle kurabilir miyiz, ne dersiniz?

 

 

 

Benzer konular