Beş yıllık ateşkes anlaşması imzalansa bile sürecin kazasız belasız atlatılacağına dair ikna edici bir durum ortada görünmüyor. İsrail’in Hamas’tan sessizlik talebi, silahların tamamen devrine giden bir süreci aralayabilir. İsrail, verdiği sözleri tutmamasıyla meşhur. Sahnede barış şarkıları söylenirken silahları toplayanların sahnenin arkasında savaş hazırlığı yapmadığını kim garanti edebilir? Bu iş daha çok tuzak gibi duruyor.
Amerikan dış siyasetinde etkin olduğu bilinen CFR, nam-ı diğer Dış İlişkiler Konseyi’nin yayın organı Foreign Affairs dergisinin Eylül – Ekim 2010 tarihli sayısında Daniel Byman imzalı yazının başlığı “Hamas’la Nasıl Başa Çıkılır” şeklinde atılmıştı. Byman şöyle diyordu:
“İsrailliler ile Filistinliler arasındaki barışın önündeki en büyük engel, Filistinlilerin Batı Şeria’daki Yahudi Yerleşimlerinin kaldırılmasına yönelik talepleri değil. Gerçi bu yerleşimler ve de İsrail siyasetinin sağa doğru kayması Batı Şeria’yı İsrail’den gittikçe uzaklaştırıyor, bu doğru. Fakat barışın önündeki en büyük engel, 1,5 milyon Filistinlinin yaşadığı Gazze şeridinde fiilen idareyi elinde tutan Hamas’ın varlığı.”
Dünden bugüne gelelim. Amerikan dış politikasının diğer önemli yayını Foreign Policy’nin Nisan 2018 sayısında Washington’da üslenmiş Arap Körfez Devletleri Enstitüsü uzmanlarından Hüseyin İbiş de “Hamas’ın şiddet içermeyen şiddeti” başlıklı yazısında “Gazze-İsrail sınırındaki silahsız protestolar, bir krizin çıkması için umutsuz çabalardır” cümlesini kullanıyordu.
TEK SORUMLU HAMAS
Konuya ilişkin en ilginç yazı, tartışmasız 23 Haziran 2018 tarihli CNN makalesi olmuştu. 4.500 vuruşluk makalenin tam dört yazarı vardı. ABD’nin BM özel temsilcisi Nikki Haley, Trump’ın damadı ve Ortadoğu danışmanı Jared Kushner, Trump’ın danışmanı ve uluslararası müzakereler özel temsilcisi Jason Greenblatt ve ABD’nin İsrail Büyükelçisi David Friedman. ABD yönetimi açısından çok önemli bu dört kişiden üçü bizzat Yahudi idi. Aslen Yahudi olmayan Nikki Haley ise 6 Mart tarihli Haaretz gazetesinde görüleceği gibi ABD’deki en büyük Yahudi örgütünün hayranlığını kazanmış, Yahudi gazetesinin tabiriyle ‘ABD’nin bir sonraki başkanı’ ilan edilmişti. Yazının başlığı kelimesi kelimesine şöyleydi: “Gazze barışı için Hamas hakkındaki gerçeği söyle!” Peki, neydi Hamas hakkındaki gerçek:
“Gazze’yi kontrol eden terörist grup Hamas, aylardır Filistinli sivilleri canlı kalkan olarak kullanıp İsrail sınırındaki dikenli teller boyunca şiddeti kışkırtmakta; 100’den fazla roket ile üzerinde Nazi işareti bulunan sayısız yanan uçurtmayı İsrailli sivillerin ve İsrail mülklerinin üzerine göndermektedir. Maalesef Hamas’ın bu habis eylemleri İsrail’i kendini savunmaya zorlamaktadır. Geçmişte olduğu gibi Hamas çatışmayı başlatan taraf olmakta, sonunda kaybetmekte ve fatura Gazze halkına çıkmaktadır. Değişmek zorunda olan gerçek işte budur.”
YA ANLAŞMA YA SAVAŞ
İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’nun Kolombiya’ya yapmayı planladığı ziyareti “Gazze’deki gelişmeler nedeniyle iptal ettiğini” açıklaması, ardından Genelkurmay başkanı ile bazı bakanları acil olarak toplantıya çağırması dikkatlerden kaçmadı.
Toplantının ardından yapılan açıklamada, İsrail Genelkurmay başkanı Eizenkot’un kabine üyelerini abluka altında tutulan Gazze Şeridi’ndeki son durum hakkında bilgilendirdiği ifade edilirken konuya ilişkin bir karar alınıp alınmadığı ifşa edilmiyordu.
İsrail basınına göre, yaklaşık 4 saat süren görüşmede Netanyahu, toplantıya katılan bakanlara Hamas’ın elindeki 2 İsrail askeri ile 2 sivili teslim etmemesi halinde kalıcı bir anlaşmanın mümkün olmadığını ifade etmişti.
Bu toplantıyı asıl anlamlı kılan açıklama ise öncesinde gelmişti. İsrail Ulaştırma ve İstihbarat Bakanı Yisrael Katz Twitter hesabından şöyle demişti: “Gazze’deki duruma ilişkin kararda sona yaklaşıldı. Ya anlaşma olacak ya da savaş.”
ŞARTLAR NE OLACAK
Bir anlaşmadan bahis geçiyor ve bazı maddelerin masada olacağı ifade ediliyor. Nedir o maddeler? Öncelikle İsrail ablukası altındaki Gazze’nin Mısır’a açılan sınır kapısı Refah, kalıcı olarak açılacak. İsrail’den Gazze’ye ticari malların ithalat ve ihracatının yapıldığı Kerm Ebu Salim Sınır Kapısı’ndaki İsrail ablukası hafifleyecek. Gazze için Mısır tarafına liman ve havaalanı inşa edilecek Mısır’ın Sina Yarımadası’nda Gazze’nin de kullanabileceği bir liman ve havalimanı inşa edilecek. Taraflar arasında en az 5 yıllık ateşkes ilan edilmesi planlanan anlaşmada, Hamas’ın elinde tuttuğu 2 İsrailli asker ile 2 İsrailli sivili iade etmesi maddesi de yer alacak. Filistinliler de Gazze’den İsrail tarafına yanan balon ve uçurtma göndermeye nihayet verecek.
SÜRGÜNDEKİ LİDERLER GERİ GELDİ
Anlaşma öncesi bazı sürpriz gelişmeler dikkat çekti. Sekiz yıldır sürgünde bulunan Hamas’ın iki numaralı ismi Siyasi Büro Başkan Yardımcısı Salih el-Aruri, Mısır’dan Gazze’ye açılan Refah Sınır Kapısı’ndan Gazze’ye giriş yaptı. Aruri ile birlikte Gazze’ye geçenler arasında Hamas Siyasi Büro üyeleri Hüsam Bedran, İzzet er-Rişk ve Musa Ebu Merzuk da bulunuyordu. Aruri başkanlığındaki heyet, Hamas lideri İsmail Heniyye ve Siyasi Büro üyeleri tarafından karşılandı. Aruri, uzun yıllar İsrail zindanlarında kalmış, 2010 yılında Filistin dışında yaşamak koşuluyla serbest bırakılmıştı.
RAMALLAH TEPKİLİ
İsrail ile yapılması muhtemel bir anlaşma, zaten gergin durumdaki Hamas ile Fetih arasındaki ilişkileri iyice gerdi, iki taraf arasında karşılıklı suçlamalar birbirini izledi. Fetih Hareketi’nden yapılan açıklamada, “Hamas liderliğinin işgalci yönetimle utanç verici müzakerelerde yer alması, Yüzyılın Anlaşması’nın en önemli maddelerinin fiili olarak uygulanmasıdır” şeklinde ağır ifadeler kullanıldı.
Hamas’tan karşı cevap gecikmedi. Yapılan açıklamada “Fetih Hareketi’nin basın üzerinden sorumsuz bir şekilde sürekli saldırması, Gazze’deki halkımızın sıkıntılarını sonlandırmayı, ulusal birliği sağlamayı hedefleyen uluslararası, bölgesel bütün çabaları ve de Mısır’ın gayretlerini başarısızlığa uğratmayı hedeflemektedir” denildi.
Gazze’deki Commodore otelinde Filistinli gruplarla bir araya gelen Hamas yetkilileri anlaşmayı tek başlarına yapmayacaklarını, milli bir mutabakat peşinde olduklarını ifade ettiler. Bu arada Fetih Hareketi temsilcilerinden oluşan bir grup toplantının yapıldığı otele gelerek diğer Filistinli gruplarla selamlaştı, ancak toplantıya iştirak etmedi.
GAZZE HALKI ABLUKANIN KALKMASINI İSTİYOR
Aruri ile sürgünden dönen grubun içinde yer alan Hamas Milli İlişkiler Daire Başkanı ve Siyasi Büro Üyesi Hüsam Bedran’ın “Gazze ablukasını kaldırmak için önümüzde büyük bir fırsat var” ifadesini sokağın iradesi olarak okumak mümkün. Zira İsrail ablukası 12. yılına girmiş durumda. Yaşanan her türlü yokluk ve olumsuzluk hayatı durma noktasına getirdi. Elektrik günde birkaç saat verilebiliyor. Temiz içme suyuna ulaşma imkânı son derece sınırlı. Dünyanın nüfus yoğunluğu açısından en kalabalık bölgesi Gazze’de hastaneler enerji sıkıntısı nedeniyle kapanma tehdidiyle karşı karşıya. İşsizlik oranı yüzde 44. Genç işsiz oranı daha da yüksek, tam yüzde 62.
Sokaktaki Gazzeli vatandaşın beklentisi, İsrail ve Filistinli taraflar arasında uzun vadeli bir anlaşma olması ve bunun ablukayı hafifleterek hayat koşullarını iyileştirme ihtimali. Bu beklentiye rağmen 2006’dan bu yana süren ablukayı gevşetme veya kırma girişimlerinin hepsi sonuçsuz kaldığı için yine de temkinli bir bekleyiş söz konusu.
SADECE BİR AĞRI KESİCİ!
İsrail tarafının Hamas ile yapılacak bir anlaşmaya nasıl baktığına dair Jewish Journal’dan iki örnek sunalım. İlki, İsrail Ulusal Güvenlik Konseyi eski başkan yardımcısı emekli albay Şaul Şay’ın anlaşmaya ilişkin söylediği “Bu sadece bir ağrı kesici, derde derman bir ilaç değil. Mevcut durumda anlamlı bir değişme olacağını düşünmüyorum” sözü.
İkincisi ise uzun yıllar İsrail ordusu ile Ramallah yönetimi arasındaki askeri koordinasyonu sağlayan isimlerden biri, emekli albay Moşe Elad. Elad’a göre İsrail’in anlaşmadan beklentisi Hamas’ın tamamen sessizliğe gömülmesi. Ama ona göre bu mümkün değil. Çünkü o zaman Hamas, kendini inkâr etmiş olur.
“Gazze’de silahlı daha küçük gruplar var, bunlar daha isyankâr yapıda. Hamas istese bunları rahatlıkla dizginleyebilir fakat tam tersine İsrail’e karşı bir tehdit olarak kullanmayı tercih ediyor. İsrail, tam bir sessizlik için diretecek, tek bir kurşun bile atılmamasını isteyecektir. Hamas bunu kabullenemez.”
TUZAK GİBİ DURUYOR
Gazze’nin çektiği acıları hepimiz biliyoruz. 2 milyon insanın bir şekilde hayatlarını devam ettirmeleri gerekiyor. Ablukanın bir şekilde aşılması elzem. Fakat İsrail’in ablukayı hafifletme karşılığında ne istediği henüz tam olarak anlaşılmış değil. İsrail’in basına sızdığı gibi sadece yanan uçurtma ve balonla ikna olabilmesi mantık dışı. 5 yıllık ateşkes anlaşması imzalansa bile sürecin kazasız belasız atlatılacağına dair ikna edici bir durum ortada görünmüyor. İsrailli albayın bahsettiği tam sessizlik talebi, silahların tamamen devrine giden bir süreci aralayabilir. İsrail, verdiği sözleri tutmamasıyla meşhur. Sahnede barış şarkıları söylenirken silahları toplayanların sahnenin arkasında savaş hazırlığı yapmadığını kim garanti edebilir? Bu iş daha çok tuzak gibi duruyor.