Yemen, yıllardır ikili bir kıskacın altında kıvranan coğrafyanın adı. Pers İmparatorluğu hayalleri peşindeki İran ile ABD güdümünde karşıt bir güç olarak konumlanan Suudi Arabistan-Birleşik Arap Emirlikleri hattının bilek güreşi en çok Yemen’de hissediliyor. Milyonlarca insan ölümün ve açlığın kol gezdiği ülkede hayata tutunma savaşı veriyor. En mağdur olanlarsa elbette çocuklar.
Ağustos ayının dokuzuncu günüydü. Amerikan bombalarıyla donatılmış Suudi Arabistan liderliğindeki koalisyon uçakları Saade vilayetinin Dahyan kasabası üzerinde göründü. Yaz sonu okul gezisi yapan altı ila on bir yaşlarındaki çocukları taşıyan okul otobüsü tam da şehrin merkezindeki pazar yerini geçmişti ki önce bir ıslık duyuldu. Otobüsün içindeki çocuklar daha ne olduğunu anlayamadan Amerikan yapımı bomba aracın tepesinde patladı. Sonuç tam bir katliam oldu. Elli dört ölü ve yetmiş yedi yaralı vardı. Ölenlerden kırk dördü çocuktu. Unicef logolu mavi çantalar ortalığa saçılmıştı.
En kanlı ay Ağustos
Birleşmiş Milletler tarafından yapılan açıklamaya göre Ağustos ayının ilk dokuz günü, çatışmaların başladığı 2015 yılından bu yana Yemen’de yaşanan en kanlı dönem olarak ifade ediliyor. Bu dönem içinde meydana gelen çatışmalarda 450 sivilin hayatını kaybettiği gelen bilgiler arasında.
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğinden yapılan açıklamada son üç ay içerisinde Yemen’deki çatışmaların şiddetini daha da artırdığı bildirilirken özellikle Hudeyde çevresinde yoğunlaştığına dikkat çekiliyor.
Birleşmiş Milletler, Hudeyde çevresinde devam eden çatışmalar sebebiyle mağdur olan aileleri korumak ve ihtiyaçlarını karşılamak için çaba sarf edildiğini belirtiyor. Çatışan tüm tarafları sivillerin can güvenliğini sağlama noktasında uyarıyor.
Açıklamada son olarak, çatışma bölgelerinden göç eden kişilere “güvenli yollar açılması ve hareket özgürlüklerinin sağlanması” çağrısında bulunuluyor.
Birleşmiş Milletler öncülüğünde kurulan Uluslararası Yemen Heyeti, iç savaşın hüküm sürdüğü ülkede Yemen hükümeti ve Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyondan bazı kişilerin savaş suçu işlediğine dair makul deliller olduğunu ifade ediyor.
Suudi Arabistan ve BAE yargılanmalı
BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği, 2017 Aralık ayında Yemen’deki insan hakları ihlallerinin izlenmesi için kurulan üç kişilik heyetin raporunu açıkladı.
Heyet raporunda, Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyon güçleri tarafından düzenlenen hava saldırılarının doğrudan sivil kayıplara yol açtığı vurgulandı. Raporda “Hava saldırılarında yerleşim alanları, pazar yerleri, cenazeler, düğünler, gözaltı merkezleri, sivillere ait tekneler ve hatta sağlık kuruluşları vuruldu” ifadelerine yer verildi.
Yemen hükümeti ile koalisyondan Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri güçlerine ait bazı unsurların uluslararası suçlardan yargılanması gerektiğine vurgu yapılan raporda, bu kişilerin Yemen’de savaş suçu işlediklerine dair ikna edici deliller olduğu bildirildi.
Birleşmiş Milletler verilerine göre Mart 2015’ten 23 Ağustos 2018’e kadar ülkedeki iç savaşta 6 bin 660 sivilin öldüğü, 10 bin 563’ünün yaralandığı ifade edilirken gerçek sayının çok daha yüksek olabileceğine dikkat çekiliyor.
İran ve Husilerin inadı
Uzun süredir siyasi istikrarsızlığın sürdüğü Yemen’de, İran desteğiyle yönetime darbe yapan Husiler, Eylül 2014’ten bu yana başkent Sana ve bazı bölgelerin denetimini elinde bulunduruyor. Yemen yaklaşık 3 yıldır, Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyon güçlerinin desteklediği hükümet güçleri ile Husiler arasındaki şiddetli çatışmalara sahne oluyor. Bin beş yüz yıl önce İslam fetihleriyle tarihe karışan Sasaniler devrinde olduğu gibi yeniden Yemen üzerinde etkin olma kavgası veren İran’ın amacı, 2003 ABD işgali sonrası Irak’ta ve 2011 Arap Baharı sonrası Suriye’de önüne çıkan fırsatı mümkün olduğunca değerlendirmek. İran, kuzeydeki Irak – Suriye – Lübnan hattını güneydeki Yemen – Suudi Arabistan – Bahreyn hattıyla birleştirip yeni bir Pers İmparatorluğu peşinde koşarken bunun bedelini tıpkı Irak ve Suriye’de olduğu gibi Yemen’deki milyonlarca masum sivil ödüyor. Irak ve Bahreyn haricinde hiçbir Arap ülkesinde Şii nüfus azınlık olmaktan öteye geçemiyor. Dolayısıyla Yemen’de İran desteğine sahip olmakla birlikte Husilerin bu savaşı kazanabilmesi mümkün görünmüyor. Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirliklerinin Yemen’deki güç savaşına İran ve Husilerin inatla karşılık vermesi, zor da olsa ülke içinde ulusal bir uzlaşıyla çözülmesi muhtemel sorunu çok taraflı çözümsüz bir denkleme dönüştürüyor.
Yemen trajedisinde ABD’nin rolü
Yemen Veri Projesi adında bağımsız bir izleme grubu var. Bu grubun yaptığı tespite göre bu yılın ilk yedi ayında sivil araçlara yapılan saldırı sayısı elli beşi bulmuş durumda. Mart 2015 ile Nisan 2018 tarihleri arasındaki 18 bin hava saldırısının sadece yüzde 36’sını net olarak askeri hedefler oluşturuyor. Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri önderliğindeki koalisyon güçlerinin savaş hukukunu bile dikkate almadıkları açıkça görülüyor.
ABD’nin koalisyon güçlerine sağladığı desteğin en çarpıcı örneğini, 9 Ağustos günü Saade vilayetinde okul otobüsünü vurup 44 çocuğu öldüren bomba oluşturuyor. CNN tarafından yayınlanan bir rapor, bombanın türünü lazer güdümlü MK 82 olarak ortaya koydu. Bombanın üreticisi ise ABD savunma endüstrisinin önde gelen kurumlarından Lockheed Martin şirketi.
ABD’nin Yemen trajedisindeki sorumluluğu sadece silah sağlamakla da bitmiyor. İstihbarat paylaşımından tutun, koalisyon uçaklarına havada yakıt ikmali sağlamaya değin daha pek çok kalem söz konusu.
Yemen konusunda Obama’dan Trump’a ABD politikasında ciddi bir değişimden bahsetmek mümkün değil. Barışçıl olduğu iddia edilen Obama’nın, İkinci Dünya Savaşı sonrası en büyük silah satışlarının altında imzası olan ABD başkanı olduğunu kaç kişi biliyor? Ekim 2016’da cenaze töreninin tam üstüne düşen ve 140 kişiyi öldüren bomba sonrası Obama yönetimi bu tür mühimmat satışına güya kısıtlama getirmişti. Oysa koalisyon güçlerinin stoklarında bu mühimmat fazlasıyla mevcuttu. Nitekim Mayıs 2017’de Trump yönetimi bu ikiyüzlü kısıtlamayı kaldırdı ve ABD’nin her zamanki “koalisyona koşulsuz destek” politikasına tekrar dönüş yaptı.
ABD Senatosu, 2018 Mart’ında Bernie Sanders önderliğinde koalisyona verilen desteğin kesilmesi girişimine izin vermedi. Verilen önerge, 44’e karşı 55 oy ile Senato tarafından reddedildi.
İnsani kriz büyüyor
Yemen savaşı, günümüzün insani açıdan en büyük krizlerinden birine yol açmış görünüyor. 22 milyonluk nüfusun üçte ikisi temel insani ihtiyaçlar noktasında yardıma muhtaç halde. 8 buçuk milyon insan açlık sınırında, 7 milyon ise beslenme koşulları açısından kötü durumda. Yarım milyon çocuk kötü beslenme nedeniyle ağır hastalıkların pençesinde kıvranıyor. Sağlık sorunu da had safhada. Ülkede 10 milyon kişi, sağlık hizmetine erişimin tamamen ortadan kalktığı bölgelerde yaşıyor. Kolera salgını bir milyondan fazla kişiyi etkiledi ve bunlardan iki bin üç yüzü öldü. Birleşmiş Milletler rakamlarına göre Yemen’de her 10 dakikada bir çocuk savaş nedeniyle can veriyor. 3 milyondan fazla kişiyse ülke içinde göçmen durumunda . Evlerini terk etmiş, barınma ihtiyacı içindeler. Altyapı büyük oranda çökmüş durumda. Binlerce okul eğitim hizmeti vermekten uzak, harap vaziyette. Birleşmiş Milletler verilerine göre 2018 yılı için ülkenin ihtiyaç duyduğu insani yardım miktarı yaklaşık 3 milyar doları buluyor.