El Halil Camii’nden Nur Camii’ne Müslümanları sindirme, kovma ve işgal politikası…
BU BİR HAÇLI TERÖRÜDÜR
Tarih 25 Şubat 1994. New York’tan gelerek Filistin’in El Halil bölgesine yerleşen Doktor Baruch Goldstein, M-16 otomatik silahıyla sabah namazını kılmakta olan Filistinli Müslümanlara ateş açarak 29 kişiyi şehit etti ve 125 kişiyi yaraladı. İsrail yönetimi, bu olayın akli dengesi yerinde olmayan aşırı dinci bir Yahudi tarafından işlendiğini açıkladı. ‘Kanlı Cuma’ olarak tarihe geçen bu günden sonra Hz. İbrahim, Hz. İshak, Hz. Yakub ve eşlerinin kabirlerinin içinde yer aldığı El Halil Camisi işgalciler tarafından 9 ay boyunca ‘tadilat’ gerekçesi ile kapalı tutuldu. Açıldığında ise caminin üçte ikisini havra yapılmış, cami bölümüne gözetleme kameraları koyulmuş ve cami girişine manyetik kontrol cihazı yerleştirilmişti.
Tarih 15 Mart 2019. Yeni Zelanda’nın Christchurch kasabasında cuma namazı sırasında iki camiye silahlı saldırı düzenlendi. Saldırgan Brenton Tarrant, saldırı anını sosyal medyadan canlı olarak yayınladı. Yeni Zelanda Başbakanı saldırılarda 49 kişinin öldüğünü ve 48 kişinin yaralandığını duyurdu.
İskoç bir aileden gelen ve Avustralya’da doğan 28 yaşındaki Brenton Tarrant, saldırıdan önce kendi YouTube sayfasından 70 sayfalık bir manifesto yayınladı ve 2011 yılında Norveç’te 77 kişiyi öldüren Anders Behring Breivik’ten ilham aldığını yazdı. Hristiyan terörist, manifestosunda Türklere özel bir bölüm ayırdı. “Topraklarınızda huzur içinde yaşayabilirsiniz, size zarar gelmeyecek. Boğaz’ın Doğu yakasında. Ama Boğaz’ın Batı yakasında bir yerde yaşamayı denerseniz, Avrupa’ya gelirseniz sizi öldüreceğiz. Konstantinopolis’e gelir, tüm cami ve minareleri yıkarız. Ayasofya minarelerden kurtulacak ve Konstantinapol hak edildiği gibi tekrar Hristiyan şehri olacak.”
5 silahla birlikte arabada yolculuk yaparken yayına başlayan terörist, bir bilgisayar oyunu havası verdiği katliamı GoPro ile görüntüledi. Görüntülerde kullandığı otomatik silahlar her saniye ön plandaydı ve bunun için silahlarına özel mesajlar yazmayı ihmal etmemişti.
Yaklaşık 4,3 milyon nüfusa sahip Yeni Zelanda’da nüfusun sadece yüzde birini Müslümanlar oluşturuyor. İki saldırının örtüşen tarafı sadece camide namaz kılan Müslümanları hedef alması değil. Yeni Zelanda’daki saldırının sonuçlarını bugünden tartışmak doğru olmaz elbette fakat katilin verdiği mesajlar, El Halil’deki saldırıdan sonra başlayan işgalin benzeri bir işgalin, tasfiyenin, sindirmenin, kovmanın amaçlandığını gösteriyor.
Katliamda kullandığı silahların üzerindeki her zerreye tarihten alıntılar yapacak kadar büyük bir hesaplaşmanın içinde olan katili tek başına düşünemeyiz. Sadece Yeni Zelanda’da değil Batı’daki tüm Müslümanları baskı altına alacak, camiden ayağını kesmelerini telkin edecek bir sürece giriyoruz. Özellikle Almanya, Hollanda ve Belçika’da Müslümanları hedef alan ırkçı faaliyetlerin bir sonucudur Yeni Zelanda’daki cami katliamı.
11 Eylül saldırılarından sonra hortlatılan ve tüm Müslümanların tepesine bindirilen İslamofobik kavramının karşısına “Haçlı Terörünü” koyamazsak camilerde nefes almak imkansız hale gelecek gibi görünüyor.
***
Yıkılma sakın
Türk şiirinin yaşayan en büyük isimlerinden ve Gerçek Hayat dergimizin de eski yazarlarından İsmet Özel kalp krizi geçirdi. 74 yaşındaki şair fenalaşınca ailesi tarafından Cerrahpaşa Tıp Fakültesine getirildi. Yoğun bakıma alınan İsmet Özel’in kalp krizi geçirdiği anlaşıldı ve anjiyo yapıldı. Özel’in yoğun bakımdan çıktığı ve durumunun iyi olduğu bilgisi geldi. Ardından maalesef şairin gece beyin kanaması geçirdiği ve beyin ameliyatına alındığı öğrenildi. Özel’in sağlık durumu ciddiyetini koruyor.
***
Bir bebek katilinin hezeyanları
İsrail’in eli kanlı Başbakanı Benyamin Netanyahu, ülkesindeki seçimler öncesinde halktan destek almak için Cumhurbaşkanı Erdoğan’a iftira ve hakaret içeren sözlerle saldırdı. Türkiye’nin özgür bir ülke olmadığını savunan Netanyahu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı diktatörlükle suçladı. Netanyahu’nun sözlerin sert bir şekilde tepki gösteren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Netanyahu kendine gel. Sen 7 yaşındaki çocukları katleden bir zalimsin” dedi. Erdoğan, “Kendi iç seçimleriniz için bizi tahrik etmeyin. Yaptıklarınızın hesabını size uluslararası camiada soracağız” ifadesini kullandı. İsrail Başbakanı Netanyahu, seçim öncesi kullandığı ayrıştırıcı ve saldırgan dilini de giderek sertleştiriyor. Netanyahu, “İsrail sadece Yahudilerin ulus devletidir” diyerek 2 milyona yakın İsrail vatandaşı Filistinliyi yok saydı. İsrail Başbakanı, Filistinlilerin partilerine getirilen seçim yasağına destek verdi. Netanyahu’nun partisi Likud, İsrail askerlerine ait mezarlığı seçim kampanyası için hazırladığı videoda kullandı. Tepkiler üzerine Netanyahu özür diledi.
***
Sivaslılar geri dönüyor
Türkiye’de göç hareketleri son dönemde tersine dönerek büyük şehirlerden küçük illere ve batıdan doğuya doğru kaymaya başladı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, geçtiğimiz yıllarda en çok göç alan İstanbul’dan diğer şehirlere göç ciddi oranda arttı. 15 milyonluk şehir, geçen yıl net bazda 210 bin 321 kişilik göç verdi. Net bazda en çok göç veren 10 ilin, İstanbul, Ankara, Adana, Gaziantep, Şanlıurfa, Van, Kayseri, Diyarbakır, Hatay ve Mersin gibi geçmiş yıllarda net göç alan iller olması dikkat çekiyor. En çok göç alan illerin ilk üç sırasında Çankırı, Ordu ve Sivas bulunuyor. Onları Muğla, Antalya, Balıkesir, Rize, Giresun, Trabzon, İzmir takip ediyor. En çok göç alan 10 ilin 6’sı net bazda göç veriyordu.
***
İsrail Âksâ’ya yine saldırdı
İsrail devlet terörü bir kez daha Mescid-i Âksâ’yı hedef aldı. Kubbetu’s Sahra’ya baskın düzenleyen İsrail polisi kapıları kapattı. Harem-i Şerif’in imamlarına, görevlilerine ve ibadet için içeride bulunanlara saldıran İsrail askerleri, Kudüs Şeriat Mahkemesi Başkanı ve Kudüs İslami Vakıflar İdaresi Başkadısı Şeyh Vasıf el-Bekri ile Mescid-i Âksâ Vakfı Müdürü Şeyh Ömer el-Kisvani’yi de darp etti. İsrail polisinin Mescid-i Âksâ’nın tüm kapılarını kapatmasının ardından onlarca Filistinli, ikindi namazını Harem-i Şerif’in El-Esbat (Aslanlı) Kapısı’nda kıldı. Kudüs İslami Vakıflar İdaresi tarafından basına dağıtılan görüntülerde, çok sayıda İsrail polisinin Harem-i Şerif’in avlularında ve Kubbetu’s Sahra’nın etrafında koşuşturduğu görüldü. İsrail polisinin Kubbetu’s Sahra’ya baskın düzenleyerek, Mescid-i Âksâ’nın imamlarına ve görevlilerine saldırmasına ve Harem-i Şerif’in bazı kapılarını kapatmasına Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu sert tepki gösterdi. Çavuşoğlu, “ABD’nin cesaretlendirmesiyle İsrail’in saldırganlığı arttı, artık İsrail’in pervasızlığına ‘dur’ demek gerekiyor, dünya tepki göstermeli” dedi.
***
SPOR
Zidane 10 ay sonra döndü
İspanya La Liga’nın üçüncü sırasındaki Real Madrid, takımdan 10 ay önce ayrılan Zinedine Zidane’ı yeniden teknik direktörlüğe getirdi. Zidane, yeni görevi için düzenlenen resmi törende “Eve döndüğüm için çok mutluyum” dedi. Zidane, 2022’ye kadar takımın teknik direktörlüğü görevini üstlenmeyi kabul etti. Fransız teknik direktör, beş ay takımı yönetip görevine son verilen Santiago Solari’nin yerini aldı. Real Madrid’in eski orta saha oyuncusu 46 yaşındaki Zidane, takıma üç defa üst üste UEFA Şampiyonlar Ligi kupası kazandırıp geçen yıl Mayıs ayında Real Madrid’den ayrılmıştı.
***
DÜNYADAN KISA KISA
Katoliklerin yüz karasına 6 yıl hapis
Avustralya’da görev yaptığı dönemde “iki erkek çocuğa cinsel tacizde bulunmaktan” suçlu bulunan Avustralya Kardinali George Pell, 6 yıl hapse mahkum edildi. Avustralya’nın Melbourne kentinde 1996-2001 yıllarında başpiskoposluk yaptığı dönemde 13 yaşındaki iki erkek çocuğa cinsel tacizde bulunmaktan jürinin suçlu bulduğu 77 yaşındaki Kardinal George Pell’in karar duruşması, Melbourne Bölge Mahkemesi’nde görüldü. Televizyonlardan canlı yayınlanan duruşma esnasında Pell’e ‘‘Mağdurların sana güveni vardı sen makamını kullanarak bu güveni kötüye kullandın’’ ifadelerini kullanan Yargıç Peter Kidd, Kardinale 6 yıl hapis cezası verdi. Katolik dünyasında çocuklara yönelik suçlardan en üst makamdaki kişi olarak cezaevine gönderilen Pell, Haziran 2019’da temyiz, üç yıl sekiz ay sonra ise kefalet başvurusunda bulunabilecek. Çıkan kararı heyecanla karşıladığını belirten mağdurlardan Rob House, Avustralya’daki çocukların bundan sonra daha güvende olacağını ifade etti.
***
Kötü haberi ‘robot doktor’ verdi
ABD’nin Kaliforniya eyaletinde Fremont şehrinde kronik akciğer hastalığı nedeniyle tedavi gören bir hastaya ‘günlerinin sayılı olduğu’ haberi doktor tarafından video ekranı aracılığıyla verildi. Bundan iki gün sonra yaşamını yitiren hastanın kızı Catherine Quintana, “Normal bir haber verecekseniz kabul edilebilir. Ama gelip bize akciğerlerin bittiğini söyleyip ve ölene kadar morfin vermeyi önerecekseniz, bu bizzat bir insan tarafından yapılmalıydı, bir makine tarafından değil” dedi.