BİR VENEZUELALININ OYU İLE BİR FRANSIZ’IN OYU “BİR” DEĞİL Mİ?
Amerika’nın Venezuela’da yapmak istediği darbe, dergimizin elinizde tuttuğunuz bu sayısında genişçe ele alındı. Arkadaşımız Süleyman Şahin, Trump’un bir ABD geleneği olan başka ülkelere müdahale etme hamlelerinin kodlarını detaylıca yazdı. Ben ise burada Maduro’nun Türkiye’deki algısına dikkat çekeceğim. Üç gündür sosyal medyada yüzlerce tepki ve yorum okudum. Birkaç tane de çok iyi analiz. Türkiye’den görünen Venezuela ve “Maduro bizim neyimiz olur” sorusunun yanıtı sosyal medyada var aslında. Trump’ın Juan Guaido’yu “geçici devlet başkanı” olarak destekleme kararı sonrasında yani darbe girişiminde bulunduğu andan itibaren yazılanlara şöyle bir bakınca, 15 Temmuz öncesi Türkiye’sinin gündemini yeniden yaşamış gibi oluyorsunuz adeta. 15 Temmuz hafızamız da tazelenmiş oluyor böylece.
Türkiye ilk andan itibaren Madoru’ya destek oldu, oluyor. Erdoğan bizzat arayarak ABD darbesine karşı “Dik dur eğilme, Türkiye seninle” dedi. O anlarda aranmanın ya da aranmamanın nasıl bir eksiklik olduğunu en iyi Erdoğan bilir. 15 Temmuz akşamından hatta ertesi günlerden… Maduro da zaten halkının önüne çıkar çıkmaz Erdoğan’ın kendisini aradığını duyurdu. Gelelim Türkiye kamuoyuna. Siyasi kamplaşma bu darbe girişimi ile de kendini gösterdi. Bir, ikiye bölünmüşlük hali göze çarpıyor. Darbeyi, 10 bin 500 kilometre uzaktan ayakta alkışlayanlar, “niye direniyor bırakıp gitsin” diyenler ve “son seçimlerde şaibe yapmıştı. Sandığa katılım da düşüktü, sonuçlar meşru değildi zaten” bahaneleri ile doldu sosyal medya.
Yapılanın darbe olmasının, darbenin en kötü senaryo olduğunun, sonuçlarının içinde bulunulan durum her ne ise ondan çok ama çok ağır olacağının hiçbir önemi yokmuşçasına ABD ve Turmp’a alkış tutanlar var. Venezuela neresi? Haritada yerini bulabilir misin? Maduro kim? Ülkesinde neler olup bitiyor? ABD neden darbe yapmak istiyor? Bu soruları sorsan tek kelime edemeyecek bizim “uzaktan darbecilerin” profillerine bakınca gerçek çıktı ortaya. Çok büyük bir kısmı Türkiye’de solu destekleyenler yani Erdoğan karşıtlarıydı.
Aslında tüm mesele anlaşılıyor. Chavez kanser tedavisi gördüğü süreçlerde, eski bir otobüs şoförü olan yardımcısı Maduro için “tam bir devrimci” demişti. Türkiye’deki solcular özledikleri liderin Maduro olduğunu söyleyip durmuştu. Türkiye’deki solcular.. Yani aslında Amerikan düşmanları. Emperyalizmin karşısına dikilen siyasi ruh! Şimdi neden Maduro gitsin, hatta darbe ile indirilmesini istiyor olabilirler? Yanıt: O Maduro varya Maduro, Erdoğan hayranı çıktı. Sıkı bir Diriliş izleyicisi. Hatta Türkiye’ye geldiğinde setine bile gitti, fotoğraf verdi. Böyle devrimci, böyle sosyalist mi olurdu? Tüm mesele bu aslında.
Maduro eğer Erdoğan’ı sevmeseydi, Türkiye’deki solcular “Dik dur eğilme Türkiye solu seninle” sloganı ile yollara düşmüştü çoktan. Ama düşmediler. 15 Temmuz gecesi de kendi ülkelerindeki darbeyi izlediler, hatta bazı caddelerde tankları alkışlamakla meşguldüler. Şimdi Erdoğan yanlısı ve hayranı bir liderin, her ne kadar devrimci, solcu ve sosyalist olsa da Amerikan darbesi ile indirilmesine mi karşı duracaklar? Bahaneleri de hazır, neymiş, Maduro’nun 2018’in Mayıs ayında yüzde 67 ile kazandığı seçimler meşru değilmiş. Katılım oranı yüzde 46’da kalmış ve bu Venezuela halkının iradesi sayılamazmış. Sonuçlar da adil olamazmış. Demokrasinin darbeyle yok edilmesine demokratik bir kılıf bulmuşlar bile! Oysa bakın bakalım Fransa’ya. Macron seçildiğinde halkın sandığa gitme oranı 66’ydı. Bu yüzde 66’nın yüzde 30’u da geçersiz oy attı. Yani Fransa seçmeninin geçerli olan oyu yüzde 40’tı. Macron da bu oyların yüzde 66’sını aldı. Yani, geçerli oyların 25’ine tekabül ediyor. Geri kalan yüzde 75’in oyu nerede?
Soran, sorgulayan meşruiyet arayan bir Fransız ya da Avrupalı yok. Benzer oranlar Venezuela’da çıkınca seçimler meşru görülmüyor. Yani Macron’u seçen seçmen ile Maduro’yu seçen seçmenin oyu bir sayılmıyor bu dünyada. Demokrasi, Türkiye’deki darbeci gelenek için böyle bir araç işte. Kendi ideolojileri iktidara gelmeyince darbeye giden her yola taş döşüyorlar. 27 Mayıs’ta, 12 Eylül’de, 28 Şubat’ta, 27 Nisan’da aynıydılar. 15 Temmuz’da fırsat bulamadılar. Özlemlerini Venezuela’daki darbe girişimi ile gideriyorlar. Mesele benim açımdan böyle. Maduro ülkesini kötü yönetmiştir, petrol ve altın rezervlerini doğru kullanamamıştır, ülkesinin ekonomisi batmıştır. Bunlar çok önemli fakat farklı konular. Sabaha kadar eleştir dur. Mesele darbe olunca dur ama! Darbe her yerde darbedir. Amerika her yerde Amerika’dır. Dün Mısır, bugün Venezuela… Dün Mursi bugün Maduro. Yarın… Ne hayaller kurduğunuzu, ne ümitler beslediğinizi bu vesileler ile yazıp duruyorsunuz.
Her yerde iz bırakmış
15 Temmuz darbe girişiminin yönetim merkezi Akıncı Üssü’ndeki eylemlere ilişkin 475 sanığın yargılandığı davada savcı, esasa ilişkin mütalaasını önceki gün sundu. 713 sayfalık mütalaada, 79 kez ağırlaştırılmış müebbet hapsi istenen FETÖ imamı Kemal Batmaz ile ilgili dikkat çeken ayrıntılar yer aldı. Akıncı davasında 79 kez ağırlaştırılmış müebbet hapsi istenen FETÖ imamı Kemal Batmaz ile ilgili yeni detaylar ortaya çıktı. Batmaz, 2011-2014 yılları arasında ankesörlü telefonlardan birçok askerle görüştü. Darbenin yönetildiği 143. Filo’da parmak izi bulunan Batmaz, tanımadığını iddia ettiği Adil Öksüz’ün eşiyle de aynı şirkette çalışmış. Batmaz’ın, Adil Öksüz’ün kayınbiraderi Abdulhadi Yıldırım ile de yakın ilişki içerisinde olduğu ortaya çıkmıştı.
Fenerbahçe doğrulamıyor
Spor Toto Süper Lig’deki kötü gidişatını Ziraat Türkiye Kupası’na taşıyan sarı-lacivertliler, son 30 resmi maçta sadece 7 galibiyet elde ederek taraftarını üzdü. Phillip Cocu ve Erwin Koeman’dan istediğini alamayan Fenerbahçe, taraftarın da büyük desteğiyle göreve gelen teknik direktör Ersun Yanal’la da istediği çıkışı yakalayamadı. Yanal yönetiminde 6 resmi maça çıkan Fenerbahçe, sadece kupada Giresunspor’u mağlup edebildi. Ligde 3 maçta da sahadan beraberlikle ayrılan Fenerbahçe, Ümraniyespor yenilgileriyle beraber Ersun Yanal dönemine de kötü bir başlangıç yapmış oldu. Fenerbahçe, Türkiye Kupası’nda 5 yıl sonra çeyrek finali göremeden elendi. Yine Ersun Yanal döneminde 2013-2014’te 4. turda alt lig ekibi Fethiyespor’a elenen Fenerbahçe, daha sonraki 4 sezonda ise en az yarı finale kadar gelmişti. Fenerbahçe’nin bu sezonki kupa macerası ise son 16 turunda sona erdi.
‘Suriyeli’ dediler Urfalı dilenci çıktı
İngiliz medya şirketi BBC’de yayınlanan belgeselde Suriyeli ‘Fatma’ isimli kadının Halep’ten kaçarak Türkiye’ye geldiği ve kızının DEAŞ tarafından kaçırıldığı iddia edildi. Belgeseli sunan Stacey Dooley, Fatma’nın Aksaray’da dilencilik yaptığını ancak geçinmek için yeteri kadar para kazanamadığı için bedenini satmak zorunda kaldığını öne sürdü. Ancak BBC Tree kanalında yayınlanan belgeselin kurgu olduğu ortaya çıktı. Belgesele konu olan Fatma’nın Urfa Harranlı olduğu ve yaz aylarında İstanbul’a gelerek dilencilik yaptığı öğrenildi. Bunun üzerine İngiliz yayın kuruluşu, belgeseli yayınlamakta olduğu tüm platformlardan kaldırdı.
İngiliz yayın kuruluşu BBC’nin yalanını Vakıflar Çarşısı esnaflarından Veysel Gül ortaya çıkardı. BBC’nin Suriyeli diye tanıtılan kadına bir miktar para verip dilendirmeye çalıştığını fakat esnaf olarak buna izin vermediklerini kaydeden Gül, “BBC’ye konu olan kadının kendisi aslen Urfa Harranlıdır. 20 Yıldır bu civarda esnaflık yaptığım için kendisini iyi tanıyorum. Her Ramazan ayında camimizdeki iftar yemeklerine gelir. 50 yaşlarında Arapça, Türkçe ve Kürtçe bilen bir kadındır. O kadını tanıdığımız için çekim yapmalarına izin vermedik ve aramızda bir tartışma oldu. Onların amacı ülkeyi tamamen kötülemek. Bizleri küçük düşürmek istiyorlar. Bir vatansever olarak bu duruma kesinlikle müsaade etmedim” dedi.