Haftanın Manzarası #19

Üniversitede katliam

Geride bıraktığımız haftanın en acı olaylarından biri Eskişehir’de yaşandı. Osmangazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde araştırma görevlisi olan Volkan Bayar, fakülte binasının üçüncü katında Dekan Yardımcısı Mikail Yalçın, Fakülte Sekreteri Fatih Özmutlu, araştırma görevlisi Yasir Armağan ile öğretim üyesi Yard. Doç. Dr. Serdar Çağlak’ı silahla öldürdü, üç kişiyi de yaraladı. Volkan Bayar, fakülte binasının kapısına gelen polislere elindeki tabancayla birlikte teslim oldu.

Katliam sonrası öğrenciler ve üniversite personeli büyük şok yaşarken, fakültedeki sınavlar ertelendi. Volkan Bayar’ın aynı fakültede öğretim görevlisi olan eşi Saadet Aylin Bayar da gözaltına alındı. Öte yandan, Eskişehir Valisi Özdemir Çakanak, Bayar’ın emniyetteki ilk ifadesini açıkladı. Vali Çakacak, gazetecilere yaptığı açıklamada üç savcının soruşturmayı yürüttüğünü belirterek şunları söyledi:

“Olayın faili araştırma görevlisi Volkan Bayar, emniyette şu ifadede bulunmuştur; Volkan Bayar, kendisi ve eşi hakkında sözlü ve fiili saldırıda bulunulduğu iddiasıyla Yasir Armağan tarafından şikâyet edilmiş ve üniversite rektörlüğü tarafından hakkında idari soruşturma açılmış. Yürütülen soruşturma kapsamında soruşturmacı bunların savunmasını almak üzere bir yazı yazıyor ve ‘19 Nisan’da şu odada bulunup savunmanızı vermenizi rica ediyorum’ diyor. Bugün bu zarf eline geçince eşini de çağırıyor zarfı okuyor. Ve zarfı okuduktan sonra sinirlendiğini, aşağıda otoparkta bulunan aracına inerek bulundurma ruhsatlı silahını alarak önce Yasir Armağan’ın odasına gelerek ateş ettiğini ve öldürdüğünü daha sonra da diğer odalara giderek olayı işlediğini ifade etmiş. Bu bilgiyi açıklamak istedik, çünkü olay çok farklı yönlere çekilmek isteniyor.”

Çakarlı araçlar Valilik’e tosladı

İstanbul trafiğinde bulunanların uzun zamandan beri şikâyetçi olduğu “çakarlı araç” meselesine İstanbul Valiliği sonunda el attı. Geçtiğimiz hafta Vali Vasip Şahin imzasıyla gönderilen yazıda, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 71. maddesi ve Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 141. maddesi ile geçiş üstünlüğüne sahip araçlar ve bu hakkın hangi hallerde ve ne şekilde kullanılacağının hükme bağlandığı hatırlatıldı.

Yoğun araç trafiğine sahip İstanbul’da geçiş üstünlüğü hakkına sahip olmadığı halde bazı kamu kurum ve kuruluşlarına ait araçlara mevzuata aykırı olarak ışıklı ve sesli uyarı cihazlarının takıldığı hatırlatılan yazıda, başta emniyet şeridi ihlalinde bulunularak, trafik seyrinin tehlikeye düşürüldüğü, bu hakkı kullanmak durumunda olan ambulans, itfaiye, polis araçları gibi araçların zamanında gidecekleri yere ulaşamamaları sonucunda da yine can ve mal kayıplarına neden olduklarının, vatandaşlardan valiliğe intikal eden şikâyetlerden ve yapılan denetimlerden tespit edildiği aktarıldı.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına, 39 ilçe kaymakamlığına, İl Emniyet Müdürlüğüne, İl Jandarma Komutanlığına, tüm kamu kurum ve kuruluşlarına gönderilen yazıyla geçiş üstünlüğüne sahip olmayan tüm araçlardaki ışıklı ve sesli uyarı cihazların söktürülmesi istendi.

Deizm tartışması büyüyor

Geçtiğimiz sayıda “Anne ben deist oldum” başlığıyla hazırladığımız ve “Müslüman gençlik arasında deizm yayılıyor mu?” sorusuna cevap aradığımız dosya tartışılmaya devam ediyor. Toplumun birçok kesiminde yankı bulan bu tartışmaya katılan isimlerden biri de AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk oldu. Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) Kırşehir Şube Başkanlığı’nın Kayseri’de düzenlediği “Büyük Türkiye İdeali” konulu konferansa katılan Külünk, deizmin Türk gençliğini bekleyen en büyük tehlikelerden biri olduğunu söyledi.

Külünk’ün konuşmasındaki bazı satırbaşları şunlardı:

“Eğer tedbir almazsak bu milletin evlatlarını bekleyen tehlike; Kur’an’sız İslam, Peygambersiz Kur’an… Daha ötesini söylüyorum, Allah’ın yeryüzünde hiçbir şeye karışmayacaklarını iddia ettikleri deizm. FETÖ belasını savdık; ama Türkiye kendi başına bırakılmayacak.”

“Şimdi Allah’ın varlığını kabul eden, ama Kur’an hükümlerinin Allah’ın yeryüzüne karışamayacağını iddia eden, her noktaya sirayet edecek yeni tehlikenin farkında olun. Bu tehlikeyi fark etmezsek 10 yıl sonra çok değil, 15 yıl sonra bambaşka tehlikeyle karşı karşıya geleceğiz.”

“Gençler, dünyanın sizi beklediğini bilin. Dünyanın Türkiye’yi beklediğini bilin. Dünya insanlığını bir kez daha düştüğü yerden ayağa kalkmak için Anadolu topraklarında sizi beklediğini bilin. Bugün insanlığın çektiği acıyı, ıstırabı, ancak sizin elinizle inanacağına inanın; çünkü Anadolu toprakları insanların beklediği medeniyetin üzeri küllerle örtülmüş yuvasıdır.”

Mehmetçiğin annesi bitmez

Kemal Kılıçdaroğlu ve partisi yerden yere vuradursun, Türk halkı hem Afrin Harekâtına hem de Mehmetçik’e varıyla yoğuyla destek vermeye devam ediyor. Harekât esnasında atkı ve bere ören, askerlerimize neredeyse her gün yemek pişirip gönderen annelerimizden sonra, Antalya’da yaşayan 92 yaşındaki Döndü Tozlu’nun yaşlılık maaşından biriktirdiği bin lirayı Mehmetçik Vakfı’na bağışlaması hepimizi duygulandırdı.

Serik ilçesinde yalnız yaşayan Döndü Tozlu, Serik Kaymakamı Haluk Şimşek’i makamında ziyaret etti. Duygulanan Kaymakam Şimşek, “Söyleyecek söz bulamıyorum. Döndü teyze devletimizin kendisine vermiş olduğu yaşlılık maaşını biriktirip Türk Silahlı Kuvvetlerimize bağışlamıştır. Mehmetçik’in operasyonlarından çok etkilenince böyle bir örnek davranış sergilemeye karar vermiş. İşte Türk milleti bu, Türk anası bu.” dedi.

Döndü Tozlu da Mehmetçik için bir şeyler yapmak istediğini, bunun için maaşını seve seve bağışladığını anlattıktan sonra, “Askerimizin Zeytin Dalı Harekâtından çok duygulandım. Devletin bana verdiği yaşlılık maaşını ben de devletimin askerlerine bağışlıyorum. Allah onları korusun.” dedi.

Katilin son numarası

Esed rejimi, 7 yıldır iç savaşın sürdüğü ülkede yeniden imar edilecek bölgeleri kapsayan bir kanun hazırladı. “10 numaralı” olarak bilinen yasaya göre, taşınmaz mallara sahip kişiler, 30 gün içinde tapularını ilgili makamlara sunacak. Kendileri sunamadığı takdirde yakınlarına vekâlet verecek. Rejim böylece, sivillere mülklerini muhafaza etme şansı sağlıyormuş imajı verse de asıl hedef, düşmanı olarak gördüğü kişilerin terk etmek zorunda kaldıkları ev, iş yeri ve diğer taşınmazlara el koymak. Zira ülkenin neredeyse tamamında yıllarca rejimin ablukada tuttuğu, sakinlerini yoğun saldırılarla göçe zorladığı bölgeler yer alıyor.

Mülk sahipleri ve akrabaları, ya komşu ülkelere sığındı ya da zorunlu tahliyelerle Suriye’nin kuzeyine, genellikle muhaliflerin kontrolündeki kentlere gönderildi. Mal beyanı yapabilecek kimsenin kalmadığı yerleşimlerde, mülk sahiplerinin vekâlet verebileceği yakını da bulunmuyor. Yasanın bir diğer kurnazlığı da 30 günlük sürenin oldukça kısa olması. Bu zaman zarfında yurtdışına ya da ülkenin diğer ucuna göç etmek zorunda kalmış insanların herhangi bir belge temin etmeleri ve yedi yıldır iç savaştaki ülkenin resmi kurumlarına sunabilmeleri de mümkün değil. Bu nedenle rejim, yeniden tapulama işlemi yapabilecek, böylece yerinden edilmiş kitlelerin taşınmazlarını sahipsiz bırakacak.

Dünya onu konuşuyor: Muhammed Salah

Futbolda bu senenin en çok konuşulan ismi Livepool’ın Mısırlı yıldızı Muhammed Salah oldu. Premier Lig’de sergilediği akıl almaz performansa tüm dünyayı kendine hayran bırakan yıldız oyuncu, futbol dışında da bir fenomen olma yolunda ilerliyor. Mısır’da yapılan seçimler bunun en açık göstergelerinden biri oldu: Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yaklaşık 1 milyon oy kâğıdında seçmenler adayların isimlerine çarpı koyup yerine Muhammed Salah’ın adını yazdı. Yine Mısır’da, uyuşturucuya karşı gençleri korumak ve uzak tutmak adına kameralar karşısına geçen ve gençlere mesaj gönderen Salah sayesinde ülkedeki rehabilitasyon merkezleri ve hastanelere üç gün içerisinde açılan telefon sayısı yüzde 400 oranında arttı.

Chelsea’deki Premier Lig macerası istediği gibi gitmeyen Muhammed Salah, Roma’da geçirdiği etkileyici sezonun ardından Liverpool’a 42 milyon Euro karşılığında transfer olmuştu. Mısırlı futbolcuya verilen para ilk dönemlerde eleştiri konusu olurken, yıldız isim şimdilerde altın ayakkabı ödülüne en yakın isim olarak görülüyor.

Kanı yerde kalmadı

Diyarbakır’ın Kulp ilçesinde düzenlenen operasyonda, güvenlik korucusu Malik Yıldız’ın şehit düştüğü saldırının da faili olan 2 PKK’lı terörist etkisiz hale getirildi. Valilikten yapılan açıklamaya göre, İl Jandarma Komutanlığınca Kocaköy, Lice, Hazro, Silvan ve Kulp ilçeleri kırsalında 4 Nisan’da terör örgütü PKK’ya yönelik “Bayrak-81 Gönüllü Köy Korucusu Yaseddin Opçin Operasyonu” kapsamında Kulp’a bağlı Demirli köyü Keçiveren mezrasının Ricit deresi mevkiinde bir grup teröristle sıcak temas sağlandı. Çıkan çatışmada 3 Nisan’da yasal olarak kesilen odunları kamyonla Kulp ilçesine taşıyan güvenlik korucularına yönelik gerçekleştirilen, güvenlik korucusu Yıldız’ın şehit düştüğü, 5 güvenlik korucusu ve bir vatandaşın yaralandığı silahlı saldırının faili de olan, İçişleri Bakanlığının yeşil renkli arananlar listesinde bulunan “Demhat Cilo” kod adlı Eyüp Çelik’in de bulunduğu 2 terörist ölü ele geçirildi.

Benzer konular