Haftanın Manzarası #15

PKK’nın silah deposuna sığındı

Suriye’nin kuzeyindeki kitlesel kıyımlardan ve ülkemizdeki terör saldırılarından sorumlu PYD’nin temsilcisi Salih Müslüm’ü Türkiye’nin talebiyle tutuklayan Çekya, terörist başını ilk mahkemede serbest bıraktı. Türkiye’nin gönderdiği 200 sayfalık suç dosyasını dikkate almayan Çekya, PKK ve PYD’lilerin yeni ikametgah adresi olabileceğinin işaretini verdi ve terörü desteklediğini de resmen belli etmiş oldu. Salih Müslüm’ün yeni sığınma evi Çekya’nın terör örgütleri konusundaki sicili ise bir hayli kabarık. PYD elebaşı Salih Müslüm’ü korumaya alan Çekya, Türkiye’yi hedef alan silahların da kaynağı. ABD’nin 2014 yılından başlayarak PKK terör örgütüne verdiği silahlar büyük oranda PYD elebaşı Salih Müslüm’ü koruyan Çekya’dan sağlandı. Çekya’daki silah baronlarının eski Varşova Paktı üyesi ülkelerden topladığı BKS, Doçka, Draganof, Kalaşnikof silahları, 23 milimetrelik ZU23’ler, IGLA(SA-18) tipi uçaksavarlar, farklı çaplarda havan topları ve Katyuşa, Grad gibi hafif füzeler CIA/Pentagon temsilcileri tarafından toplanıp önce Bulgaristan ile Romanya’daki ABD üslerine, oradan da Suriye-Haseke’deki terör depolarına gönderildi. Suriye PKK’sının Avrupa’da ilk temsilcilik açtığı ülke olan Çekya; DHKP-C, Devrimci Karargâh, TİKKO ve MLKP gibi terör örgütlerinin de silah tedarikçisi konumunda.

Şampiyon ‘amca’sı ile buluştu

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a kazandığı kemerleri hediye eden Suriye asıllı Dünya Ağır Sıklet Boks Şampiyonu Mahmut Ömer Manuel Charr, ziyaret sırasında Erdoğan’a ‘amca’ diye hitap ettiğini söyledi. Charr, sürpriz bir açıklama yaparak unvan karşılaşması için Türkiye’yi adres gösterdi. Charr, ziyarete ilişkin ayrıntıları Yeni Şafak’a anlattı. Rus boksör Alexander Ustinov’u yenip ilk kez dünya şampiyonu olarak kazandığı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a takdim ettiği kemerlerin üzerine merhum boksör Muhammed Ali ve Erdoğan’ın fotoğraflarını koyan Charr, “Benim için dünyanın en büyük liderlerinden birisi olan Erdoğan amca ile görüşmek çok önemliydi” dedi. Charr, “Ülkem Suriye’yi, dünya barışını, yardımlaşma ve insan haklarını konuştuk. Bunlar ana konumuzdu” dedi.

İtibar cellatları fırçayı yedi

Sosyal medyada siyasetçileri, gazetecileri ve sanatçıları hedef gösteren, linç ettiren ve itibar suikastleri yapan trollere Cumhurbaşkanı Erdoğan çok sert bir dille tepki gösterdi. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun memleketi Trabzon’daki bir programda sarf ettiği sözler, sosyal medyada istifa şeklinde yorumlandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise Afrika ziyareti öncesinde bir gazetecinin, “Soylu görevden mi ayrılacak yoksa bir kabine revizyonu mu söz konusu?” sorusu üzerine çarpıcı bir açıklama yaparak dikkatleri trollere çekti. Erdoğan şunları söyledi: “Ahlaksız troller vasıtasıyla yapılanlar, bizleri ciddi manada rahatsız etmektedir. İçişleri Bakanımızın Trabzon’daki konuşmasında belli bir yerinde bir duygusallık şahsıyla alakalı olabilir ama ben de kendisiyle dün akşam görüştüm. Böyle bu trollerin yapmış olduğu açıklamalardaki bu tür kabine vesaire falan bunlarla alakalı hiçbir şey söz konusu değil. Arkadaşımızın istifası vesaire bu tür şeyler asla söz konusu değil. İşte bu trol ahlaksızlıkları maalesef ülkemizin kendi içindeki birlikteliğini, beraberliğini bozmaya yönelik atılan adımlardır. Biz emin adımlarla yolumuza devam ediyoruz. Türkiye’yi troller idare etmeyecek. Türkiye’yi biz idare ediyoruz, biz idare etmeye devam edeceğiz.”

Nişantaşı ve Etiler tahriki

Hazırlayıp sunduğu televizyon programında, “Sivil öldürecek olsak Cihangir’den başlarız, Nişantaşı, Etiler, değil mi yani bir sürü hain var. TBMM var” diyen AkitTV spikeri Ahmet Keser geçtiğimiz haftanın en fazla konuşulan ismi oldu. Skandal ifadelerine gelen tepkilerden sonra görevinden istifa eden Keser’e savcılık tarafından soruşturma da açıldı. “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama” suçlamasıyla 4,5 yıla kadar hapis istemiyle dava açılan Keser’e AK Parti Sözcüsü Mahir Ünal da sert tepki gösterdi. Ünal, “Böyle bir şey apaçık bir provokasyondur, sabotajdır. ‘Buradan, şuradan başlarız’ derken, siz kimsiniz?” dedi.

Yerli ilaca “ilaç” gibi karar

Yeni Şafak’ın “yerli ve ucuz ilacı” zorlaştıran bürokratik engellere ilişkin yayınları büyük ses getirdi. Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK) ilaç ruhsat komisyonlarında 2 yıldan fazla süredir görev yapan tüm komisyon başkanları ve üyelerinin görevine son verildi. TİTCK bünyesinde 19 komisyon bulunuyor. Her komisyonda 5 ila 25 üye görev yapıyor. Tıbbi cihaz komisyonlarıyla beraber toplam üye sayısı 300’ü buluyor. Alınan bilgiye göre, son görevlendirme döneminde ilk kez seçilen ve 2 yıldır görevde olan üyeler, 3 yıllık sürelerini tamamlayacak. Komisyonlara yeni görevlendirilecek isimlerin seçildiği yaklaşık 500 kişilik bilim insanı havuzuna eklenmek üzere yaklaşık bir ay önce üniversitelere ve hastanelere isim bildirmeleri için yazı yazıldığı da belirtildi.

Nargile Türkiye’yi boğuyor

Birkaç yıl öncesine kadar sadece geleneksel mekânlarında rastlanılan nargile, kent geneline yayılarak restoranlara kadar girdi. Kamu spotlarıyla tehlikelerine dikkat çekilen nargile, ağızlığı ve hortumu değişse de tüberküloz, hepatit gibi bulaşıcı hastalıklara ve gırtlak kanserine yol açıyor. Dumanında yüksek oranda karbonmonoksit, ağır metaller ve kanser yapıcı kimyasallar bulunan bir nargile, 100 sigaraya bedel. Haber Türk’e konuşan Türkiye Sigarayla Savaş Derneği Başkanı Dr. Mustafa Aydın, nargileye entelektüel bir hava katılmak istendiğini ve zararlarının gizlendiğini söyledi: “Nargile kullanımında suyun içerisinden geçen duman nemleniyor. Islak dumanı ağzınıza çekmiş oluyorsunuz. O duman ağzınızdaki ıslaklıkla da birleşerek ciğerlerinize doğru giderken bütün nikotini boğazınıza yapıştırıyor. Hele ki bunun yanında çay ya da şekerli birtakım içecekler içiyorsanız, glikozla birleşerek ve karışarak tamamen boğazınızda bir tabaka oluşturuyor. Hepsinin sonu gırtlak kanseridir.”
Siz kime ne takmıştınız?

Kayseri’de eski komşuları Meryem Ç.’den, 7 yıl önce kızının düğününde taktıkları çeyrek altını not göndererek geri isteyen kadın ile kocası düğünlerdeki takı törenlerine gölge düşürdü. M.K. isimli kadın oğlu bir türlü evlenmeyince komşusu Meryem Ç.’ye mektup yazarak 7 yıl önce kızının düğününde taktığı çeyrek altını geri istedi. Mektup karşısında şoke olan Meryem Ç.’nin ağabeyi, altını M.K.’ya iade etti. Ağabey Murat Ç. “Demek ki kardeşimin düğününde altını hediye etmemişler, emanet vermişler. Çocukları evlenmediği için emaneti geri alamayınca da istemişler. Bunu da gördük. Hemen götürüp iade ettim” diye konuştu. Çeyrek altınını isteyen M.K ise tepkiler üzerine “Medeni bir şekilde oğlum evlenmeyince takıyı geri istedim. Çocuğumun sünnet düğününde takı takan bir komşumun taktığı çeyrek altını o istemeden 8 yıl sonra kendisine iade ettim. Bu âdettir. Bunlar çok anormal bir durum değil” açıklamasını yaptı.

Benzer konular