İşe bakın ki, tam da Tişa Be’Av öncesi Siyon dağında tilkiler cirit atıyor. Nüfusu 1 milyona dayanmış olan Kudüs’ün orta yerinde. Yıllık 3 milyondan fazla turistin ziyaret ettiği mekânda. Kehanet filan deyip işi tilkilere yıkmaya çalışmak durumu kurtarmıyor. Ortada bir tilkilik var, bu belli. Bu işi kehanetçiler organize etmiş, anlaşılıyor. Ama hangisi? Evangelistler mi? Yahudiler mi? Yoksa ortak yapım mı?
“Aşikâr ki, Eski Ahit’teki eski peygamberlerinize ve Armageddon’la ilgili önceden haber verilmiş alametlere geri dönüp baktığımızda, acaba olacakları görecek nesil biz miyiz diye merak ediyorum. İnanın bana bu kehanetler açık bir şekilde yaşamakta olduğumuz şu günleri tasvir ediyor.”
ABD Başkanı Reagan’ın Yahudi lobisinden Tom Dine ile konuşması
Grace Halsell, 1965-68 yılları arasında ABD Başkanı Lyndon B. Johnson’ın konuşma metinlerini yazan bir gazeteci. Aynı zamanda ilginç kitaplara imza atan bir yazar olarak biliniyor. 1969 basımı Soul Sister / Zenci Bacı ve 1973 tarihli Bessie Yellowhair / Sarısaç Bessie , Günther Wallraf’ın 1985’te yayınlanan ‘En Alttakiler’ine ilham vermiş midir bilinmez ama beyaz toplumunda öteki olmanın ne anlama geldiğini gayet net ve trajik bir şekilde ortaya koyuyor.
İlkinde tüm bedenini siyaha boyamak suretiyle Harlemli bir zenci kadının kimliğine bürünen ve değişik işlerde çalışan Halsell, ikincisinde Navajo Kızılderili olarak yaşamayı çarpıcı bir üslupta hikâye ediyor. 1978 yılında basılan The Illegals / Yasadışılar kitabında ise hâlen kanayan, Trump yönetiminde daha da katmerlenen mültecilerin dramını yine aynı şekilde ‘içerden’ anlatıyor. Bir mülteci kervanına dâhil olan Halsell, bin bir çileye katlanarak Meksika sınırından ABD’ye giriş yapıyor ve yine bir mülteci kimliğiyle soğan tarlalarında çalışmaya başlıyor.
Halsell’in duyarlı bir yazar olarak Ortadoğu meselesine kayıtsız kalması elbette mümkün değil. Nitekim yayınlandığı yıl (1981) ülkesindeki mâlum klişeleri ters yüz eden Journey to Jerusalem / Kudüs’e Seyahat kitabıyla farklı bir anlatım tarzını hedefliyor. Bir Müslüman, bir Hristiyan ve bir Yahudi ailenin zorluklarla dolu hayatı, bambaşka bir İsrail gerçeğini gözler önüne seriyor.
KEHANETLE KAFAYI BOZANLAR
Kehanet ve Politika’da Halsell, Kudüs seyahatlerinde tanıştığı bazı kimselerin kehanetle kafayı iyice bozduğundan bahis açıyor. Bunlardan birisi 59 yaşında emekli bir Amerikan subayı olan Owen. Emeklilik sonrası emlak işine girişen Owen buradan büyük paralar kazanmakta ve Evangelist rahiplere para yağdırmaktadır.
1909 yılında piyasaya sürülen ve Amerikan toplumunu Siyonistleştirme gayesi güden Scofield İncili’ni yanından ayırmayan Owen’a göre dünyada olan biten tüm hâdiseler İncil’in kehanetleri sayesinde anlaşılabilir. Halsell Owen ile Mescid-i Aksâ’yı ziyaret ettiğinde yanlarındaki İsrailli rehber Süleyman Mâbedi’nden söz açar. Bunun üzerine Owen aynen şöyle der:
“Müslümanların Mâbedi yok olacak. Biliyorsun, İncil’e göre Süleyman Mâbedi yeniden inşa edilecek. Orası, işte tam burası!. Musa’nın kanunlarında da böyle yazıyor.”
3. DÜNYA SAVAŞI’NI ÇIKARIR
Kudüs’e defalarca gelmiş bulunan Halsell, Müslümanların Mescid-i Aksâ’ya duyduğu sevgi ve bağlılığı çok iyi bildiği için bunun mümkün olamayacağını düşünür. Mescid-i Aksâ’nın yıkılması demek, 3. Dünya Savaşı’nın çıkması demektir. Düşüncesini Owen’a açtığında aldığı cevap gayet nettir.
“Bunun bir önemi yok. Yahudi mâbedi kesinlikle üçüncü kez inşa edilmeli.”
Niçin? Çünkü kehanet öyle söylüyor.
NEHEMYA DA KİM?
Halsell, Kudüs seyahatlerinden birinde bu kez Oklahomalı bir Amerikan vatandaşıyla karşılaşıyor. Terry Reisenhoover ismindeki adamın işi petrol sondajı yapmak. Filistin topraklarına bu nedenle gelmiş görünüyor. Fakat ilginçtir, bu şahsın Kudüs’te bir vakfı var. Vakfı beraber kurdukları isimlerden birisi Amerikalı bir Yahudi haham, David Ben Ami. Haham’ın Ariel Şaron ile yakın ilişkisi mevcut.
Vakfın adı ne peki?
Kudüs Mâbed Vakfı.
Amaç belli, Süleyman Mâbedi’ni yeniden inşa etmek. Bunun için Mâbed Tepesi başta olmak üzere Kudüs’te Müslümanlara ait ibadet yeri bırakmama, hepsini yıkma diye bir iddiaya sahipler. Bunun için ne yapıyorlar, biliyor musunuz? 1930’lu yıllarda Güney Afrika’dan göçmüş bir caniyi, Stanley Goldfoot’u vakfın yönetimine getiriyorlar. Çoluk çocuk demeden binlerce masum Filistinliyi katleden Siyonist terör örgütü Stern’in üyesi Goldfoot, aynı zamanda 1946 yılındaki King David Oteli’ne yapılan bombalı saldırının da faili. O saldırıda Manda Sekreteri ve komutanların da içinde bulunduğu 100 civarında İngiliz vatandaşı can veriyor.
Halsell’in anlattığına bakılırsa Evangelist Reisenhoover kendisini ‘Yeni Nehemya’ olarak görüyormuş.
Nehemya kim mi?
İncil’e bakılırsa Kudüs’ü yeniden inşa eden kişi.
YİNE BİR KEHANET: TİLKİ
8 Ağustos’ta Jerusalem Post gazetesinde bir haber dikkati çekti. Haberde Ağlama Duvarı’nın yakınlarında tilkilerin görüldüğü, İncil’de dile getirilen kehanetin gerçekleşeceği yazıyordu. Bilmiyorduk, meğer İsrail’de Ağlama Duvarı ve sözde kutsî Mekânlar’dan sorumlu bir haham varmış. Şimuel Rabinoviç isimli bu haham tilkilerin fotoğraflarını görünce şöyle bir yorumda bulunmuş:
“Tilkilerin görüneceğini bildiren kehanetin gerçekleşmesi karşısında kimse kendini ağlamaktan alıkoyamaz.”
Muharref Tevrat’ta biliyorsunuz, ‘Ağıtlar Kitabı’ diye bir bölüm var. Bu bölüm, Kudüs’ün ve Süleyman Mâbedi’nin yıkılışını anlatır. Buna göre Mâbed’in üzerinde bulunduğu Siyon Dağı öylesine harabeye dönecek ve terk edilmiş olacaktır ki üzerinde tilkiler gezinecektir. Yahudilerin diğer kutsal kitabı Talmud’un meseleye yaptığı yorum ise ilginçtir. Mâbed’in tamamen harap olması demek, aynı zamanda yeniden yapılacağı zamanın geldiğine işarettir.
Yeri gelmişken belirtelim. Yahudilikte Tişa Be’Av olarak bilinen bir gün var. Yahudi takvimine göre Temmuz-Ağustos aylarına denk düşen Av ayının dokuzuncu günü anlamına geliyor. Her yıl başka bir tarihe denk gelen günün 2019 yılındaki karşılığı ise 10 Ağustos. Tişa Be’Av bir oruç ve matem günü. Zira Süleyman Mâbedi o gün yıkılmış.
BU İŞTE BİR TİLKİLİK VAR
İşe bakın ki, tam da Tişa Be’Av öncesi Siyon dağında tilkiler cirit atıyor.
Nüfusu 1 milyona dayanmış olan Kudüs’ün orta yerinde…
Yıllık 3 milyondan fazla turistin ziyaret ettiği mekânda…
‘Kehanet’ filan deyip işi tilkilere yıkmaya çalışmak durumu kurtarmıyor.
Ortada bir tilkilik var, bu belli.
Bu işi kehanetçiler organize etmiş, anlaşılıyor.
Ama hangisi?
Evangelistler mi?
Yahudiler mi?
Yoksa ortak yapım mı?