“Trump’ın Rusya’yı Suriye’nin dışına itmek gibi bir çabası yok. İran’ı Suriye’den çıkarmak için açıkça dile getirdiği veya izlediği tutarlı bir stratejisi mevcut değil. Yaptığı tek iş, Suriye’ye müdahale etmesi için Türkiye’ye davetiye çıkarmak. İran’ın Hizbullah’ı silahlandırmasını engelleme noktasında tek adım atmış değil. Kürtleri dikkate almadığı ortada. Suudi Arabistan’ın Cemal Kaşıkçı cinayetini işlemesine verdiği saçma tepkinin daha fazla para sızdırmaktan ibaret olduğunu biliyoruz. Basın özgürlüğü veya dini özgürlük kavramlarınının üzerine basa basa konuşamıyor çünkü bunlara kendi ülkesinde saldıran bizzat kendisi. İsrail-Filistin barışı için hala açıklanmamış gizli planı her iki toplumu da kendisine karşı birleştirmekten başka bir işe yaramış değil. Bunların hangisi İsrail için iyidir denilebilir?
Bret Stephens New York Times
Trump’ın Suriye’ye ilişkin aldığı çekilme kararı İsrail’de ve İsrail yanlısı Amerikalılar nezdinde büyük bir hayal kırıklığına neden oldu. Bazıları onun bugüne dek İsrail için yaptıklarını bile sorgulamaya kalktı. Amerika’nın New Jersey eyaletinde yaşayan reformist kanada mensup Yahudi din adamı Eric H. Yoffie onlardan biri. 24 Aralık’ta İsrail’in Haaretz gazetesi için bir yazı kaleme alan Yoffie “Kabul edin. Donald Trump İsrail ve Yahudiler için bir felakettir” şeklinde başlık attı. Yahudi din adamı bakın Trump hakkında neler söyledi?
“Amerika aklını yitirmiş bir başkana sahip. Görev süresini belki tamamlayacak, belki de tamamlayamayacak. Belki istifa edecek, belki de etmeyecek. Belki görevinden azledilecek. Kim bilir belki ülkesini soyup soğana çevirecek, mali açıdan batağa sürükleyecek çılgın biri oturuyor Beyaz Saray’da. İsrail’i ilgilendiren husus, bu şahsın dünyaya karşı herhangi bir sorumluluk duymuyor oluşu. Ne Avrupa’ya, ne Ortadoğu’ya, ne de herhangi bir coğrafyaya karşı bir sorumluluk duygusu yok. Ortadoğu’da olaylar tehlikeli bir seyir izlemeye başlar ve İsrail tehdit altında kalırsa Amerika’nın bu durumu kavrayabileceğine, umursayacağına Yahudi devleti pek güvenmesin.”
Daniel Pipes çıldırdı
İsrail’in Zaferi Projesi’nin mimarı, Trump’ın Ortadoğu’ya dönük politikalarını etkileyen isimlerin başında gelen Daniel Pipes bile kılıcı kınından sıyırmış durumda. Pipes’ın sahibi olduğu Ortadoğu Forumu’nun internet sayfasında yayınlanan son yazılar gelinen noktayı net bir şekilde gösteriyor. Bunlar içerisinde Jerusalem Post yazarı Seth Frantzman’a ait makaleler özellikle dikkat çekiyor. Makalelerin sadece başlıklarına bakmak bile yeterince açıklayıcı.
“Dünya taraflı mı? Türkiye’nin Ortadoğu’daki operasyonları İsrailinkinden farklı algılanıyor”
“Amerika’nın Suriye’den çekilmesi, (PKK’ya katılan) gönüllü savaşçıların hatırasına ihanettir”
“ABD’nin Suriye politikası karmaşaya girdi. DEAŞ mı kazanacak?”
“Türkiye, İran ve Rusya Suriye’nin doğusu üzerinde ne şekilde anlaşmaya varacak?”
Teröristin ağzından Türkiye’yi tehdit
Daniel Pipes’ın sitesinde yayınlanan şu satırlara bakın.
“Suriye’de YPG safında ölenlerin aileleriyle aynı safta savaşıp evlerine dönenler ABD’nin Suriye’den çekilme kararına tepki olarak sosyal medyadan paylaşımlar yaptılar. Örneğin “Rojava diğer Yemen olmasın” başlıklı sanal dilekçeyi imzaya açtılar ve dört günde dört bin imzaya ulaştılar. Dilekçede ‘ABD ortalığın bir kan gölüne dönmesini ve yüzbinlerce insanın yerinden edilmesini önleyebilir. ABD talep ederse Erdoğan geri adım atacaktır. Başkan Trump’ı ve Kongre’yi çok geç olmadan Rojava için bir şeyler yapmaya davet ediyoruz’ ifadeleri yer aldı.”
YPG saflarında savaşmış Macer Gifford takma ismini kullanan İngiliz serseriyi insan hakları aktivisti olarak pazarlayan Pipes, “Uğruna savaştığım şeyin saldırıya uğramasına izin vermeyeceğim” diyen teröristin ağzından aklı sıra Türkiye’yi tehdit etmeye çalışıyor.
Gezi olayları sonrası ne demişti?
27 Ağustos 2013 tarihinde akademisyen Ozan Örmeci tarafından Daniel Pipes ile yapılan bir röportaj var. Gezi olaylarının hemen ertesinde gerçekleşen röportajda Örmeci Pipes’a “Yakın gelecekte Türk siyasetinde önemli bir gelişme olabilir mi?” şeklinde bir soru yöneltiyor. Pipes’tan gelen cevap şu şekilde:
“Eğer AKP 1990’da İngiliz Muhafazakar Parti’nin Margaret Thatcher’a yaptığını yapar ve geçen harika on yıl için Erdoğan’a teşekkür edip artık gitme zamanının geldiğini söylerse fazla şaşırmam. Gül veya Bülent Arınç gibi birisi onun yerine geçebilir, İslamcı yaklaşımı biraz daha yumuşatabilir.”
Aynı röportajda Pipes’ın “Suriye Esed rejimi, muhalifler ve Kürt bölgesi olarak üçe bölünecek” sözünü ayrıca not edelim.
Hesaplar tutmayınca panik oluştu
Daniel Pipes’ın yıllar önce söylediği gibi İsrail cephesinin Ortadoğu’ya ilişkin planlarında iki temel beklenti mevcuttu. İlki, sürekli başlarına bela olan Erdoğan figürünü siyaset sahnesinden alaşağı edip yerine daha uyumlu, birlikte çalışacakları bir isimle yola devam edebilmekti. Bunun için az gayret sarfetmediler. Gezi sürecinden bugüne dek yaşananları şöyle bir hafızada yoklamamız yeterli. Diğer beklenti ise parçalanmış Suriye’den bir ucu Akdeniz’e, diğer ucu Kuzey Irak’a ulaşan terör örgütüne ait bağımsız bir toprak parçası koparabilmekti. Bunun için de az uğraşmadılar. DEAŞ diye figüran bir örgüt bile icat ettiler. Yüzdüler, yüzdüler, tam kuyruğa gelinmişti ki Erdoğan-Trump görüşmesi gerçekleşti. Erdoğan’ın Trump’ı Suriye’den çekilmeye ikna etmesi, kararın ardından İsrail’in planına hizmet eden Pentagon ekibinin peşpeşe istifası Siyonist cephede büyük gürültü kopardı. Kolay değil, Büyük İsrail Projesi tehlikeye girmişti çünkü.
YPG/PKK Büyük İsrail’in taşeronudur
Tevratın ilk bölümü Tekvin’in ‘Rabbin İbrahim’le yaptığı anlaşma’ başlıklı on beşinci babı şöyle der: “O gün Rab İbrahim’le antlaşma yaparak ona şöyle dedi: Mısır Irmağı’ndan büyük Fırat Irmağı’na kadar uzanan bu toprakları –Ken, Keniz, Kadmon, Hitit, Periz, Refa, Amor, Kenan, Girgaş ve Yevus topraklarını– senin soyuna vereceğim.”
Beşinci bölüm olan Tesniye’nin “Rabbin Büyüklüğü” başlıklı on birinci babında ise şunlar yazılı:
“Uymanız için size bildirdiğim bu buyrukları eksiksiz yerine getirir, Tanrınız Rabbi sever, yolunda yürür, O’na bağlı kalırsanız, Rab bu ulusların tümünü önünüzden kovacak. Sizden daha büyük, daha güçlü ulusların topraklarını mülk edineceksiniz. Ayak basacağınız her yer sizin olacak. Sınırlarınız çölden Lübnan’a, Fırat Irmağı’ndan Akdeniz’e kadar uzanacak.”
İsrail devletinin fikir babası olarak bilinen Theodor Herz, Zionistisches Tagebücher adıyla Johannes Wachten editörlüğünde basılan günlüklerinde 1898 yılında Yahudi yerleşimleri için Sultan II. Abdülhamid’e sunulmak üzere bir plan hazırladığını ve bu yerleşimler için Mısır sınırından Fırat nehrine dek uzanan toprakları düşündüğünü ifade ediyordu.
Pipes ve benzeri Siyonistlerin Nil’den Fırat’a dek uzanan Büyük İsrail Projesi’nin Fırat ayağında taşeronluk yapan terör örgütü YPG/PKK’yı savunması kadar normal ne olabilir?
Netanyahu hezimete uğradı
İsrail’de erken seçim var. 9 Nisan 2019 tarihinde yapılacak erken seçimler, hakkında açılan yolsuzluk soruşturması nedeniyle zor günler geçiren Netanyahu açısından son derece kritik. Başbakanlık koltuğundan cezaevine doğru uzun ince bir yola girmesi muhtemel Netanyahu Trump’ı Suriye’den çekilme kararından caydırmak için çok uğraştı fakat başaramadı. Bu, Netanyahu açısından tam bir hezimet. Kendisi Trump hakkında büyük laflar edebilecek durumda olmadığı için susmayı tercih etti. Kabinesi adına konuşan isim ise Adalet Bakanı Ayelet Şaked oldu. Şaked “Trump’ın aldığı karar İsrail için kötü. Atılan bu adım İsrail’e yardım etmiyor. Tam aksine Yahudi karşıtı Erdoğan’ı güçlendiriyor” ifadesini kullandı. Ve bakın İsrailli bakan konuşmasına hangi sözlerle devam etti: “Kürtler büyük kahramanlar. Batı’nın DEAŞ ile savaşı onların sayesinde başarıya ulaştı. Onlar bizim müttefiklerimiz. Türklere karşı verdikleri mücadeleyi kazanmalarını umuyorum. Umarım, uluslararası toplum Erdoğan’ın Kürtleri katletmesini önler.”