Kârîsine kitap suâlleri

KİMDİR
Aydın Işık, 1957’de Van’da doğdu. Hz Peygamber (s.a.v.)’in “Ya öğreten, ya öğrenen, ya dinleyen ya da ilmi sevip destekleyen ol, beşincisi olma helak olursun” emrini düstur edindi. Cehaletini gidermek ve bir medeniyeti yakalamak üzere vaktini kültüre ayırdı. Bu hayatı aralıksız devam ediyor. Öğrenmenin temel gıdasının okumak olduğunu düşünüyor. Uzun bir süre Eskişehir’de ticaretle meşgul oldu. Şair ve ediplik yönü de bulunan Aydın Işık, vaktinin büyük bölümünü okuma ve okuduğu eserleri farklı kesimlere okutturma faaliyeti ile geçiriyor.

 Yakın zamanda ruh, gönül ve zihin dünyanızda müspet tesir icra eden bir kitap adı lütfeder misiniz?
Celalettin Vatandaş’a ait Cumhuriyet’in Tarihi ile Tevhid ve Toplum, Pierre Jean Luizard’un İslam Topraklarında Otoriter Rejimler ve D. Mehmet Doğan’ın Batılılaşma İhaneti kitabı benim üzerimde müspet tesir bırakmış ilk akla gelen eserler.
 Sizde bu tesiri vareden âmil nedir?
Yakın tarihi bilmeden bir zihin inşası asla olamaz. Şuurlanmamız için nasıl bir toplumda yaşadığımızı bilmeden, sağlıklı düşünme ve sağlıklı kararlar almak mümkün değildir. Evvela yaşadığınız toplumu, sizin farklılığınızdan dolayı üzerinizde yaptığı uygulamaların farkına varmalısınız. Bu nedenle de öncelikle Cumhuriyet tarihini doğru öğrenmemiz gerekir. Eğer Cumhuriyet tarihini doğru öğrenmemiş olursanız, etrafınıza nasıl bir çit örüldüğünü göremezsiniz. İşte bu eserler Cumhuriyet tarihi ile birlikte gelişen zihni yapıyı tanımamızı sağlamaktadır.
 Sizde fark vareden bir eseri “bu eseri mutlaka okumalısınız” diyerek etrafınıza tavsiye ediyor musunuz?
Evet ediyorum. “İslam Topraklarında Otoriter Rejimler” kitabını, aklıselimle okuduğunuzda, belki de daha önce düşünemediğiniz, asla tasavvur edemediğiniz çok ciddi sorunlarla karşı karşıya olduğunuzu göreceksiniz. Bu eserde karşınıza, ülkenin genelinde uygulanmakta olan kılık kıyafetten tutun da harf dayatmasına kadar bir erozyona maruz bırakıldığınız gerçeğini koyar. Bu yüzden hem bu, hem de benzer eserleri çok farklı kesimlere tavsiye ederim.
 Sizin için mânâlı kitapların ferdi okuma dışında cemiyet halinde okunmasını faydalı bulur musunuz?
Şüphesiz ki okunmalıdır. Zikrettiğim eserler de bu minvalde okunabilir.
 Kendi kimliğinizi bir kitap ya da müellifle adlandırıyor musunuz?
Kendi kimliğimizi bir müellifle ve bir eser ile adlandırmamız söz konusu olmamalıdır. Çünkü önümüzde Müslüman hakları için esası teşkil eden vahiy ve nebevî düşünce vardır. Bu düşünceden hareketle diyebiliriz ki, bugün de yarın da düşüncesiyle, eseriyle önünüze çıkan birçok kişinin sözlerinde doğru ve yanlışla karşılaşabilirsiniz. Bu yüzden Kur’an ve Sünnet dışında hiçbir şey mutlak doğru değildir.
 Kitap alırken dil çehresi sizi şekillendiriyor mu, yani tercihinizi etkiliyor mu?
Yerel dille yazılmış bir eserin usul ve üslubun makul çağrışımlarda bulunması çok önemlidir. Çünkü usul ve üslup vazgeçilmez estetik mecburiyettir. Buna herkesin en az öncelikle kendisine, sonra da topluma inandığını doğru anlatabilecek bir dil hâkimiyetine sahip olması şarttır. Bu yüzden eserin dili son derece önemlidir.
 Kitap alırken kitabın (isim, kapak, kâğıt gibi) şekli size tesir ediyor mu?
Şüphesiz ki, bir eserin estetiği ifade etme açısından kapak ve kâğıt önemli olmakla birlikte, almamızı veya almamamızı gerektiren tek başına yeterli bir neden değildir. Bazen kıymetli bir eserin kâğıt ve kapağı nitelikli olmayabilir. Ya da sadece hedonizmine hitaptan ibaret olabilir. Bir eserin muhtevası her şeyin üstündedir. Bir eser sadece kâğıt ve ismi için alınamaz. Bir eserin alınması için ya o eserle ilgili yeterli bir bilgiye sahip olmanız gerekir ya da itimat ettiğimiz kişilerin tavsiyesine sahip olmalıyız. Yahut da zahmete girip incelemeliyiz.
 Kitap neşreden yayınevi sizin için önemli mi?
Kitap neşreden yayınevinin bir önemi yok. Önemli olan şey, müellif ve yayıncının kitaba yükledikleridir. Yayıncının şöhretli veya şöhretsiz olması bende farklı bir tesir meydana getirmez.

Okul mu hapishane mi?

30 yıl öğretmenlik yapan, defalarca yılın öğretmeni seçilen John Taylor Gatto, ‘Eğitim: Bir Kitle İmha Silahı’ adlı kitabıyla, zorunlu kitlesel eğitimin, çocukları eğitmediği aksine tektipleştirdiğini anlatıyor.

Kitaptaki en önemli noktalardan biri “eğitim” ve “zorunlu okul eğitimi” ayrımı. Eğitimi kişinin kendisinin başlattığı bir şey olarak tanımlayan Gatto, bunun dikkat dağıtıcı şartlara rağmen kendi amacına odaklanabilme başarısı olduğunu söylüyor: “Eğitim merak, sabır, yoğun gözlemden oluşan bir bileşimdir ve esaslı bir şekilde deneme yanılmaya bağlı risk alma yanında, çevreden geri bildirim edinebilme yeteneği gerektirir” diyor.

Okul eğitimi için ise şunları söylüyor Gatto: “Okul genç zihinlerin denek olduğu bir laboratuvardır, bir şirkete dönüşmüş toplumun ihtiyaç duyduğu alışkanlıkların ve davranış kalıplarının üretildiği bir imalathanedir. Zorunlu eğitimin çocuklara ancak kazara faydası olabilir zira asıl amacı çocukları birer uşağa dönüştürmektir.” Gatto’ya göre okul çocukları doğrudan düşünmemeye teşvik ediyor, böylece çocuklar modern çağın bir başka büyük buluşu yani “pazarlama” için kaderlerini bekleyen birer koyuna dönüştürülüyor.

KURAL TAKİPÇİSİ YAPILIYORUZ
Okulların müfredatlarının öğrencilerin uzun mahpusluk saatlerini doldurmak için basit bir dolgu maddesi gibi kullanıldığını ifade eden Gatto, karmaşık bir toplumda esnek bir yapıya sahip olan insanların adaptasyon yetenekleri sayesinde en güzel şekilde yaşayabileceklerini ancak okul dediğimiz kurumsal yapının ancak acınası kural takipçilerini ve katı tutumlu insanları ödüllendirdiğine dikkat çekiyor.

Gatto, gün boyu süren hapishane benzeri bir okul sisteminin insanların kendi adına bir şey öğrenme şevkini yok edeceğine dikkat çekiyor.

MACERACI OLMAYI ÖĞRETİN
Peki, ne olmalı? Gatto’nun çocuk eğitimine yönelik tavsiyeleri şöyle: “Uzun hayatım ve devlet okullarının duvarları arkasında geçirdiğim otuz yıllık sürenin ardından diyebilirim ki, etrafımız dâhilerle dolu. Gerçekten eğitilmiş erkek ve kadınlardan oluşan bir insan grubunu nasıl idare edeceğimizi henüz belirleyemediğimiz için dehayı bastırıyoruz. Siz kendi çocuklarınıza lider ve maceracı kişiler olmayı öğretin.

Okullar çocuklara düşünsel olarak itaat etmeyi öğretir, siz kendi çocuklarınıza eleştirel ve bağımsız düşünmeyi öğretin. Okulun istediği gibi yetiştirilmiş çocukların sıkılma eşikleri çok düşüktür, siz kendi çocuklarınıza hiçbir zaman sıkılmamalarını sağlayacak kendilerine ait bir dünya yaratmaları için yardım edin. Çocuklarınıza tarih, edebiyat, felsefe, müzik, sanat, ekonomi, ilahiyat ve okulda öğretmenlerinin itinayla kaçındığı daha pek çok konuda ciddi, “yetişkin işi” kaynaklar sağlayın.

Çocuklarınızı yeterli bir süre yalnız bırakın, böylece kendi başlarına kaldıkları zaman mutlu geçirmeyi öğrensinler. Okulların istediği gibi yetiştirilmiş kimseler yalnız kalmaktan nefret etmeye koşullanmışlardır. Sürekli olarak televizyonun, bilgisayarın, cep telefonunun, çabuk edinilen ve çabuk kaybedilen sığ dostlukların kendilerine arkadaşlık etmesini isterler. Oysa çocuklarınız daha önemli bir hayat sürmelidir ve sürebilirler de.”

Benzer konular