Aslında bu konuda pek sık yazmam fakat bazı gözlemler bu durumu gerekli kıldı diyelim. İngiliz parlamenter sistemi iki ana parti arasında tartışılan doğru/yanlış şeklindeki basit soruların hakkından gelme üzerine kurgulanmıştır. Parlamentoda yer alan her iki parti de iç çekişmelerle darmadağındır. Sorunlar sistemin başa çıkamayacağı cinstentir çünkü başa çıkılacak derecede basit doğru/yanlış seçeneklerine indirgenmiş değildir.
Parlamentoda 12 Mart tarihli oylamada vekillerin çoğunluğunun May’in ‘Geri Çekilme Anlaşması’na karşı oy vermesi İrlanda sınırı koşulunun neredeyse tek geçerli durum olduğunu ortaya koyuyor. Bu da İngiliz siyasetinin mantıksızlığı hakkında bize bir şeyler söylüyor. AB kötü niyetini ortaya koyar ve İrlanda sınırı meselesini İngiltere’yi Gümrük Birliği içerisinde tutmak için kullanırsa ne olacağı üzerine dönüp duran bir tartışma bu. AB’nin kötü niyetli hareket ettiğine dair kanaat açıkçası çok komik. Şimdiye dek AB’yi bu şekilde suçlayan bir ticari ortak çıkmış değil. Son derece şeffaf bir müzakere süreci yürüten bir mekanizma hakkında bu tür yaklaşım yanlış. AB kendi menfaatlerini gözetmiyor mu? Elbette gözetiyor. Fakat bunu bir “yalan veya dalavere” olarak görmek doğru değil.
AB’yi bir “hayalet ya da gulyabani” olarak görmek doğru bir yaklaşım değil. ABD liderleri bir masanın etrafına oturmuş İngiltere’yi bir gümrük birliği için nasıl tuzağa düşürürüz diye sabahtan akşama kafa yoruyor değiller. Bu tür şeyler, deli saçması komplo teorileri. Kimsenin kafa karışıklığı yaşamasına gerek yok. AB, Başbakan May ve partisi için gerekeni fazlasıyla yaptı. Kendisinin kötü niyetine dair parlamento tartışmalarını izlemek zorunda bile kaldı. Bir kötü niyet aranacaksa bunun adresi May olmalı, AB değil. Çünkü kötü niyet oradan geliyor.
Parlamentoda şahit olduğumuz, işlemeyen bir politik sistemin varlığı. İskoç Milli Partisi’nin şu an İskoçya’nın bağımsızlığı için harekete geçmesi önem arzediyor. İngiliz Parlamentosu kamuoyu önünde bugünkünden daha rezil bir durumda bulunamayacağına göre, İskoç halkının bağımsızlık kararı vermesi için tam vaktidir. Parlamento bu defa istese de bunu engelleyemez.
Jeremy Corbyn’in İşçi Partisi lideri olarak yükselişi bir şans değildir. Bu durum, İngiliz politik sisteminin başarısızlığından kaynaklanan popüler bir tepkinin eseridir. İngiliz politik sistemi toplumun ihtiyaçlarına ve âdil toplum düzeni talebine cevap veremez hâldedir. Umutsuz durumdaki yerleşik düzenin sol hareketi bastırmak için yaptıkları ortada. Ancak ben yine de Corbyn’in zafere ulaşacağı konusunda şüpheliyim. Bu mağduriyet bile ona yetmeyecek görünüyor. Yapması gereken, İskoçya’nın kendi kaderini çizme hakkını teslim etmesi. Ve elbette İskoçları sinir bozucu olarak görmekten vazgeçmesi.
Yaşanan olumsuzluklara, bilhassa May’in düzenbaz planları ve düşülen o yüz kızartıcı duruma bakıldığında yine de bir teselli söz konusu. Çünkü bütün bunlar İngiliz yerleşik sisteminin sallantıda olduğunun işaretleri. Nitekim çok uzun sürmeyecek gibi.